TOKAT GİBİ CEVAP
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, “Belgelerin Işığı Altında Ermeni Sorunu”nu Aşkale’de anlattı.
KONFERANSA ALKIŞLI DESTEK
Osmanlı döneminde “Millet-i Sadıka” diye adlandırılan Ermenilerin, ekmek yedikleri kapıya ihanet ettikleri kaydedildi. Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu’nun, Aşkale Meslek Yüksekokulu’nda verdiği “Belgelerin Işığı Altında Ermeni Sorunu” konulu konferans ayakta alkışlandı.
SOYKIRIM İDDİALARI TARİHLE ALAY ETMEKTİR
Kürkçüoğlu, “Millet-i Sadıka” diye adlandırılan Ermenilerin, ekmek yedikleri kapıya ihanet ettiklerini ve yıllar boyu birlikte yaşadıkları Türklere ihanet ettiklerini söyledi.
İlçe protokolü, eğitimciler, öğrenciler ve vatandaşların takip ettiği konferansta, Ermenilerce gerçekleştirilen soykırım olaylarını belgeleriyle aktaran Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, “Sadık millet dediğimiz Ermenilerle dostane ilişkiler yaşamış, uzun yıllar birlikte yaşam mücadelesi vermiştik. Ancak onlar bu dostluğa bir anda neşter vurmuş, ekmeğini yedikleri komşularını bile soykırıma uğratmışlardır. Böylesine acımasız katliamlarla dolu olan tarih, aslında meraklısı olana gereken cevabı vermektedir. Ama ne yazık ki, bugün soykırım yapan sanki bizlermişiz gibi üzerimize geliniyor. Her fırsatta sözde soykırım iddialarıyla karşımıza çıkan batılı devletler, hunharca katledilen milletimizle de, tarihle de adeta alay ediyorlar” diye konuştu.
NAHCIVAN’DAN OLTU’YA ERMENİ ZULMÜ
Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Kürkçüoğlu, Ermeniler'in çeşitli bölgelerde Türkler'e karşı yaptıkları yabaniliğin 4 Temmuz 1919'da artarak devam ettiğini söyleyen Kürkçüoğlu, "Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermeniler, gördükleri dış yardım ve özendirmeler sonucu milli haysiyetimizi yaralayacak taşkınlıklardan başlayarak kanlı eylemlerini akıl almaz boyutlara varıncaya kadar götürdüler.” dedi.
Kürkçüoğlu, “Bu durum Osmanlı Hükümeti'nin çaresizliği nedeniyle gittikçe büyüdü. Bunun sonucu yabancı devletler, Türkiye'yi kendi aralarında parçalamaya başladılar. Bir istila amacını güden Ermeniler, Nahcıvan'dan Oltu'ya kadar bütün Türk halkını katletmeye ve mallarını yağma etmeye başladılar. Türkleri bu bölgeden kaçırmak veya yok etmek, çoğunluğu sağlamak ve böylece Doğu Anadolu vilayetleri üzerindeki gayelerine ulaşmak istiyorlardı" diye konuştu.
KAPILAR DOSTA AÇILIR
Öte yandan Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, bazı işadamları ve ticaretçilerin, Ermenistan sınır kapısının açılması yönünde çeşitli teklifleri bulunduğunu anımsatarak, “Kapılar açılmalı, bu doğrudur. Ama kapılar düşmana değil, dosta açılmalıdır. İşadamlarımız da bu gerçeğin farkına varsınlar artık.” dedi.
TARİHİN HER SAYFASI ERMENİLERCE YAPILAN KATLİAMLARLA DOLMUŞTUR
Konuşması sık sık alkışlarla bölünen Kürkçüoğlu, Türk milletinin tarihinde asla hiçbir millete yönelik soykırım yapmadığına vurgu yaparak, konuşmasını şöyle devam ettirdi: "Biz Türk milleti olarak darda kalan her millete yardım elini uzatan, yardım eden bir milletiz. Yerli ve yabancı bilim adamlarının yaptıkları bilimsel araştırmalarda asıl soykırıma uğrayan, kendi köyünde, kasabasında, vilayetinde katledilen masumların Türk insanı olduğunu belgelemelerine rağmen bunları kamuoyuyla paylaşamadılar. Özetle Doğu ve Güneydoğu'da Taşnak, Hınçak, Ramgavar, Veragöz adlı Ermeni çeteleri tarafından bir Türk soykırımı yapılmıştır. Osmanlı Hükümeti, 1919'da Paris Konferansı'nda verdiği muhtırada Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 519 bin Müslüman Türk ahalinin katledildiğini belgelemiştir. 29 Nisan 1918'de Gümrü'den 500 arabayla Ahılkelek'e götürülmekte olan 3 bin kadın, ihtiyar, çocuk ve erkek yolda öldürülerek katledilmiştir. İşte tarih budur, belge buludur, gerçek budur."