GEMALMAZ'IN DADAŞLIK MESAJI...
Erzurum bir değerini yitirdi..Barbaşısını..Palandöken gibi dik ve kar gibi ak bir kıymetini…Dadaş kimliğinin tarifini bulduğu bir şahsiyeti..Rahmetler yağsın üzerine…Dualar, dualar..Dadaş kimdir ve neyin nesidir sualine işte budur diye verilen bir cevaptı Sedat amca..Hayat ritmi asudeydi..Ve Erzurum gibi temiz…Adı anıldığında ağız çalkalanacak hüviyetinde bir değer..Gıybet etmez, riyaya yüreğini, dimağını kapamış, doğruluğu ve dürüstlüğü ilke edinmiş bir Erzurumlu..Kelimenin manasıyla tam bir dadaş…Barla dadaşlaşanlardan değil, barı dadaşlandıranlardan..Erzurum üslubunu hayatının bütün rengi ve zevkine katanlardan..Hayatın çıkarlarına tenezzülü olmayan, nefsini çevresindeki dostlarına, muhitine ve Erzurum'a adayan bir dadaş…Dadaş Sadi Ayrıçay gözyaşı dökerken, aslında ağlayanın Erzurum olduğunu düşündüm hep..Ve Erzurum bir dadaşını daha yitirmenin acısını yaşıyordu..Ayrıçay belki cenneti meva'da buluşacağı dostuna olduğu kadar, Erzurum'un dünyevi ihtiraslarla kararmış ambiansı için, dadaşlık lafzına delil kalacakların sayısı azaldığı için, bir çığ gibi Palandöken'den koparak hakka yürüyen ve ardındakileri dadaşsızlığa terk edenler için ağlıyordu zannımca…Bar'ın manasıydı giden..Erce, erkekçe bir duruşun temsilcisi..Hami Akbaba "dadaşım gitti" diye göz yaşı döküyordu, biz Erzurum birer birer gidiyor diye ağladık…Son Erzurumlular bunlar..Son barbaşları…Erzurumluğun ifade ettiği heybet ve bütünüyle şekillendirdiği kıymetti ahirete göçenler..Bar da ağlasın artık..Tanzara dursun..Baş barı sükut etsin..Mükerrem'in "göç göç oldu"su, hakka giden dadaşlar için ünlensin artık..Gezmiş; Bir vakarlı duruş..Bir haysiyetli ifadeydi ki…Dadaştı..Zurna sesini yitirdi, davul patladı artık..Bar durdu…Palandöken karını yitirdi..Erzurum rengini…Togay Gemalmaz'ı bilmeyenimiz Erzurumlu olur mu?Dadaşların hayatları da ölümleri de hisse veriyor inanın..Gemalmaz, Sedat ağabeyinin arkadaşlarından..Gece duyuyor elim haberi..Sonra işini gücünü bırakıp Erzurum'a yönleniyor..Dostunun, dadaşının cenazesine katılıp, üç gününü onun ruhaniyeti emrine veriyor.."Görevimiz bu" diyor ya Togay bey..Anlayana "Dadaşlığin töresi budur" demeye getiriyor;"Ölümüne dostluk ve ölümüne kardeşlik..Kavgası kavgam, onuru onurum…"Bugün arkanızı dönmekten korkuyor, ardınızdan edilecek laflardan çekiniyorsanız; bugün aleyhinizde bir şeyler söylendiğinde hakkınızı savunanların yokluğunu hissediyorsanız, bilin ki dadaş dostunuz kalmamıştır, ya da dadaşlık…Her fani gibi Hakka yürüdü elbette Sedat ağabeyi..Kul fani ve Hüv'el Baki..Mesele dadaşlığın da merhum olup olmadığıdır aslında..Son dadaşlardı gidenler..Geride ne kaldı diye gama teslim olmuştuk..Togay bey, Dadaşlığın ölmediğini ve ölmeyeceğini gösterdi bir kez daha..Serden geçilir de Dostluktan geçilmez diyordu..Dadaşça konuşuyordu..İlhamını bu mübarek topraktan alanların nesli kesilmez diye bir ferahlık gönderdi yüreğimize..Sedat ağabeyiler gitti, ardında Togay ağabeyiler, Ayrıçaylar, Cindilliler, Hami Akbabalar……Daha yüzlerce temiz ve daha binlerce lekesiz dadaş var şükür..Anladım..Ve belki yüreğimin dadaşca gereğince atmadığına üzülüp, kendim için ağladım..Alvarlı Efeye misafir gitmişti ya Sedat ağabeyi..Ben ya da biz, yüreğimizi kime konuk edecektik ya…Erzurum..Ve adına gurban..Ve dadaşına..Mübareksin…