“SORUNLARI ÇÖZMEDE, FONKSİYONEL OLABİLECEK MANEVİYAT EĞİTİMİ, ETKİLİ OL ACAKTIR” DİYEN PROF.DR. USTA:
“ Kalkınmada, Manevi unsurlar göz ardı edilemez”
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Usta, Erzurum’da etkili olan yoksulluk ve işsizlik gibi ekonomik olumsuzlukların giderilmesinde manevi argümanların rolü nedir? Erzurum’da suç olaylarındaki artışın manevi eksikliklerden kaynaklanması söz konusu mudur?, sorularını ERZURUM’a cevaplandırdı.
Prof. Dr. Usta:
“Erzurum'da yeni istihdam alanlarının oluşturulması gerekir. Belirli bir maddi güce sahip olanların hem ahlakilik hem de akılcılık adına Erzurum'daki bu söz konusu problemler ile ilgilenmeleri beklenir. Oysa Erzurum'da buna dair bir faaliyete hemen hemen hiç tanık olunmaz.”
”Erzurum, doğusundaki şehirlerden ya da kırsal kesimden göç almaktadır ki, bu göçmenler vasıfsızdır. Aynı zamanda Erzurum kendi sanayileşme ya da sosyo-kültürel gelişmişlik açısından bu göçü massedemeyecek seviyededir. Her halükarda göç, gerek göç edenlerin gerekse yerli halkın tutum ve davranışları üzerinde büyük etkilere neden olmaktadır.”
“Diğer sosyal problemlerde olduğu gibi, suç konusunda da, sosyo ekonomik şartlarda yapılacak iyileştirmeler paralelinde, doğru ve sağlıklı bir ahlaki ve manevi değerler eğitiminin, problemlerin çözümünde yardımcı olabileceği kanaatini taşıyorum”
“Çalışma, yardımseverlik gibi manevi değerler dinimiz açısından en az formal ibadetler kadar önemlidir ki, Kur'an bunları Salih amel olarak nitelendirmiştir. Ancak bu değerler bizim zihniyet dünyamızda olması gereken yeri alamamışlardır. Dindarlık anlayışımız, sadece formal ibadetleri yerine getirmekten ibaret biçimsel bir hale dönüşmüş; özellikle dünyevi faydalı işler peşinde koşmanın dini değeri göz ardı edilmiştir.”
SORUNLARIN ÖNCELİKLERİ BELİRLENMELİ
Erzurum kentinde var olan yoksulluk ve işsizlik gibi olumsuzlukların Türkiye'nin bulunduğu genel ekonomik durumla alakalı olduğu; sorunu etkileyen bir çok genel ve lokal sosyo-ekonomik nedenlerin bulunduğuna değinen Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Usta, " olumsuzlukların giderilmesi ya da asgari düzeye indirilebilmesi, bu süreçte olumsuz yönde etkili, sosyo-ekonomik faktörlerin tespit edilerek, önem ve öncelik sırasına göre ortadan kaldırılması ile mümkündür" dedi.
MANEVİ ARGÜMANLARIN TOPLUMSAL SORUNLARI ÇÖZMEDEKİ KATKISI TARTIŞILMAZ BİR GERÇEKTİR
Dini ya da manevi etkenlerin toplumların ya da insanların duyuş, düşünce hatta davranışları üzerindeki etkilerinin artık harcı alem olmuş bir bilgi olduğunu ve tartışılamayacağını söyleyen Prof. Dr.Usta, "Ancak belirtilmesi gereken husus, bu manevi amiller tek başına ne yıkıcıdır ne de yapıcıdır. Manevi amillerin toplumsal problemlerde yeterliliklerini gösterebilmesi için diğer sair maddi unsurlara, şartlara ihtiyacı vardır. Aynı şekilde, bu maddi şartların da toplumsal problemleri çözmede etkili olabilmesi için manevi amillere ihtiyaçları vardır. Kısaca manevi amiller herhangi bir toplumsal süreç ya da olayda diğer sosyal, kültürel, ekonomik ve benzeri şartların mevcudiyeti ile birlikte fonksiyoneldirler. Görgü ya da öğrenme yoluyla kazanılmış olduklarından dolayı zorlayıcı değil özendiricidirler. Dini ya da manevi argümanların toplumsal problemleri çözmedeki etkileri belli bir süreci gerektirir" şeklinde konuştu.
“ÇALIŞMA VE YARDIMLAŞMA FORMAL İBADETLER KADAR ÖNEMLİDİR”
“İnsanların kendileri ya da başkaları için faydalı üretici bir aktiviteye dolayısıyla kendi yoksulluklarını gidermeye yönelik çalışmaya yönelmeleri, güdülenmeleri sadece fizyolojik ihtiyaçların etkisiyle değil, sosyal ve psikolojik hatta manevi faktörlerin etkisiyle de gerçekleşir” diyen Prof. Dr. Usta, "Çalışma, topluma faydalı olma, görev ve sorumluluk bilinci, fedakarlık, paylaşma gibi manevi değerler; toplumların karşı karşıya olduğu problemleri çözme konusunda hiç bir zaman vazgeçemeyecekleri hasletlerdir. Ayrıca dini manevi unsurlar sosyal problemlerin çözümlerinde etkili olmakla birlikte, maliyeti ucuz enstrümanlardır. Çalışma, yardımseverlik gibi manevi değerler dinimiz açısından en az formal ibadetler kadar önemlidir ki, Kur'an bunları Salih amel olarak nitelendirmiştir. Ancak bu değerler bizim zihniyet dünyamızda olması gereken yeri alamamışlardır. Dindarlık anlayışımız, sadece formal ibadetleri yerine getirmekten ibaret biçimsel bir hale dönüşmüş; özellikle dünyevi faydalı işler peşinde koşmanın dini değeri göz ardı edilmiştir. Din anlayışımızda bu, insana ve insanlığa faydalı olacak işlere koşulmaya yönelik tembihler silik kalmıştır. Dolayısıyla halkın arasındaki İslam'ın; vurgu ve önemsenme itibariyle Kur'an’ın bütünlüğünde görülen islam olduğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla dini ve manevi amilleri yoksulluk, işsizlik ya da benzeri türden problemlerin çözümünde etkin kılabilmek için; dinin bu problemlere yönelik çözümleri üzerindeki vurgu artırılmalı ve dini sosyalleşme süreci olan formal ve informal din eğitimi bu şekilde bir din anlayışı üzerinde temellendirilmelidir" dedi.
“SORUNLARI ÇÖZMEDE, FONKSİYONEL OLABİLECEK MANEVİYAT EĞİTİMİ, ETKİLİ OL ACAKTIR”
Eğitim’in; kitleyi hedef alan ve insana toplumsal yapıyı değiştirecek, karşılaşılan problemleri çözmede gerekli bilgi ve beceriyi kazandırma uğraşı olduğunu belirten Prof. Dr.Usta, insana bu problemleri çözmede fonksiyonel olabilecek değerlere yönelik bir maneviyat eğitimi verebilirse istenilen hedefe ulaşılabileceğini kaydetti.
Erzurum'da yeni istihdam alanlarının oluşturulması gerektiğini vurgulayan Usta, "Belirli bir maddi güce sahip olanların hem ahlakilik hem de akılcılık adına Erzurum'daki bu söz konusu problemler ile ilgilenmeleri beklenir. Oysa Erzurum'da buna dair bir faaliyete hemen hemen hiç tanık olunmaz. Erzurum'da dini cemaatlerin yapısının güçlü olduğu bilinir. Ancak bu yapılanmaların Erzurum'un problemleriyle ilgilenmeleri noktasında bir çabalarına tanık olunmamaktadır. Modern toplumlarda bu nevi sivil toplum örgütlerinin etkinliklerinin önemli faydalar temin ettikleri gözlenmektedir" açıklamasını yaptı.
SUÇ TOPLUMSAL BİR OLAYDIR
Erzurum’daki suç olaylarındaki artışın manevi eksikliklerden kaynaklanması söz konusu mudur sorusunu cevaplandıran Prof. Dr. Niyazi Usta, suçun hem tanımı itibariyle, hem de suça iten faktörler itibariyle toplumsal bir olay olduğunu dile getirerek, "Dolayısıyla neyin suç sayılıp, neyin sayılmayacağı hususu toplumdan topluma farklılık arz etmekle birlikte, bir suçu doğuran etkenler de belli bir toplum ya da topluluk yapısı içerisinde çeşitlilik arz etmektedirler. Bu etkenler psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik olabilirler" dedi.
VASIFSIZ GÖÇMEN ALIYORUZ
Erzurum'un, kendi doğusundaki şehirlere göre gelişmiş bir şehir olduğunu belirten Prof. Dr. Usta, "Erzurum, doğusundaki şehirlerden ya da kırsal kesimden göç almaktadır ki, bu göçmenler vasıfsızdır. Aynı zamanda Erzurum kendi sanayileşme ya da sosyo-kültürel gelişmişlik açısından bu göçü massedemeyecek seviyededir. Her halükarda göç, gerek göç edenlerin gerekse yerli halkın tutum ve davranışları üzerinde büyük etkilere neden olmaktadır. Öncelikle göçe iten sebepler, sonrada da şehrin bunu karşılama kapasitesi, sosyal bütünleşme, yaşam tarzı ve benzeri noktalarda çarpıklıklara neden olmaktadır. Şüphesiz bu çarpıklıkların manevi hayata yansımaları kaçınılmazdır" açıklamasını yaptı.
GÖÇ, GELENEKSEL BAĞLARI DA ZAYIFLATIYOR
Kentleşme ile birlikte, geleneksel bağların zayıflaması, sekülerleşme, kitle iletişim araçlarının yoğunluğu ve etkisinin, şehrin sosyo-ekonomik ihtiyaçlara dönük tatminsizliği ister istemez çok yönlü bir değişimi, bireyselleşmeyi ve çatışmayı beraberinde getirdiğini savunan Prof. Dr.Usta, Mekansal değişime; bir zihniyet, tutum ve davranış değişiminin de eşlik ettiğini, kentleşme isteğinin yerini; hızlı ve ister meşru ister gayri meşru yoldan yükselme isteğine bıraktığını dile getirdi.
TAŞ YERİNDE AĞIRDIR
Toplum açısından din ya da manevi faktörlerin, toplumsal bütünlüğün kaynağı ve geleneksel bir sosyal kontrol mekanizması mesabesinde bulunduğunu anlatan Usta, "Şehirleşme ya da göçle birlikte dini ve manevi değerler, kişilerin sosyo-kültürel değişimine ve sekülerleşmeye binaen, artık bu özelliklerini ya başka kurumlara bırakırlar ya da kaybederler. Şehirde aynı mekanizma işlevini gören, problem çözücü sosyal kurumların eksiklikleri ya da bunları kullanma bilincinin yoksunluğu suç ve benzeri. problemlerin ana nedenlerinden birisi olarak karşımıza çıkar. "Taş yerinde ağırdır", taşı yerinde ağır yapan etrafındaki kum, çakıl vb. unsurlardır. Ferdi, toplum içinde ağırlaştıran ise sosyal kontrol mekanizmalarıdır. "Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz" tabirinde ifade edildiği gibi, insanların birbirinden utanması azalınca; kınanmaktan, ayıplanmaktan çekinmez oluyorlar. Bu durum sosyal kontrolün zayıflamasına neden oluyor" dedi.
AİLE YAPISINDAKİ BOZULMA, YOZLAŞMAYI BERABERİNDE GETİRİYOR
Prof. Dr.Usta, özellikle manevi değerlerin öğretildiği ve benimsetildiği aile yapısında şehirleşme ve göçle birlikte meydana gelen bozulmanın; çarpıklık, manevi ve ahlaki değerlerde bir eğitim eksikliğini ve dolayısıyla yozlaşmayı da beraberinde getirdiğini, suç olaylarındaki artışın manevi değer ve argümanların eksikliğine bakan tarafını da bu noktalarda aramanın gerekli olduğunu söyledi.
DİN HEP İBADET TARAFIYLA ALGILANIYOR
Din deyince insanların aklına namaz kılmak, oruç tutmak, hac vb. geldiğini, ahlaklı olmak, dürüst olmak, namuslu davranmak, suç işlemekten korkmak gibi hususların gelmediğini belirten Usta, "Doğru dürüst davranmanın dini değerine inanılmadığına şahit oluyoruz. Maalesef din eğitimiyle uğraşanlar da, dini hep ibadet tarafı ile anlatıyorlar" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Usta, diğer sosyal problemlerde olduğu gibi, suç konusunda da, sosyo ekonomik şartlarda yapılacak iyileştirmeler paralelinde, doğru ve sağlıklı bir ahlaki ve manevi değerler eğitiminin, problemlerin çözümünde yardımcı olabileceği kanaatini taşıdığını söyledi.