Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tam Gün Yasası ile sosyal güvencesi olan bir vatandaşın sağlık hizmeti alırken ayrıca bir muayenehane veya özel muayene ilişkisine zorlanmasının kaldırılacağını söyleyerek, "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sosyal güvencemle, yoksulsam devletim şefkatli yaklaşımıyla bu sağlık hizmetini alabiliyorsam hekim seçme hakkım var demektir" dedi.
AKDAĞ SUNUM YAPTI
Tasarı hakkında bir sunum yapan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de son 6 yılın ciddi bir sağlık dönüşüm programıyla geçtiğini belirterek, OECD'nin 2008 yılında hazırladığı Türkiye raporunda bu dönüşümden 'devasa bir reform' olarak söz edildiğini söyledi. Bir sağlık sisteminin dönüşümü sırasında 3 çıktının önemli olduğunu vurgulayan Akdağ, bunları vatandaş memnuniyeti, vatandaşın finansal riskten korunması ve sağlık göstergeleri olarak sıraladı.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN 7 YILI
Dönüşümün 7. yılında olduklarına işaret eden Akdağ, bu süre içinde sağlık göstergeleri açısından önemli iyileşmeler sağladıklarını söyledi. TÜİK'in hazırladığı verilerin, 2003 yılında yüzde 39 olan vatandaşın sağlık hizmetlerinden memnuniyetinin, 2008 yılında yüzde 64'e çıktığını belirten Akdağ, bu araştırmalarda 'sağlık hizmetlerinden niçin memnun değilsiniz?' sorusuna vatandaşların büyük bölümünün, 'muayenehanelere para ödediğim için' cevabını verdiğine dikkat çekti. Akdağ, cebinden para vermesinin, vatandaşın memnuniyetini büyük ölçüde azalttığını vurguladı.
2003 yılında aşırı sağlık harcaması nedeniyle fakirleşen ailelerin oranının binde 15 olduğunu, bu oranın 2006'da binde 7'ye indiğini söyleyen Akdağ, son iki yılda ise bu oranın binde 5'e düştüğünü tahmin ettiklerin belirtti.
"ÜNİVERSİTELERDEKİ SİSTEM EĞİTİMİ İLERİ DERECEDE BOZUYOR"
Türkiye'de sistemin arızasından dolayı hekimlerin yüzde 90'ının muayenehane ile çalıştıklarının bilindiğini belirten Akdağ, son 6 yıldır verilen teşvikler sonucunda Sağlık Bakanlığı hastanelerinde görev yapan uzman hekimlerin yüzde 80'nin artık kısmi zamanlı çalışmadıklarını anlattı. Akdağ, verilen bu teşviklerin, yüzde 20'lik hekim grubunun tercihlerini değiştirmediğini söyledi. Üniversitelerde de yanlış sistem uygulanması nedeniyle vahim bir durumun ortaya çıktığını anlatan Akdağ, öğretimgörevlilerinin kazanç yollarının ya muayenehane ya da özel muayenelere yönlendirildiğini söyledi.
TAŞMA SENDROMU
Bu sistemi 'taşma sendromu' olarak adlandırdığını belirten Akdağ, üniversite hastanelerinde vatandaşların, çoğu zaman 'özel işlem' adı altında para ödemek zorunda kaldıklarını ifade etti. Dar ve orta gelirlilerinin bu ödemeleri yaparken nasıl zorluk çektiklerini bildiklerini söyleyen Akdağ, hiçbir üniversitede hiçbir hocanın da bundan memnun olmadığını düşündüğünü söyledi. Akdağ şunları söyledi: "Bir öğretim üyesi olarak öğle üzeri muayenehaneme gitmek zorunda kalıyorsam veya öğleden sonra öğrencim, asistanım bir taraftayken hastayı özel muayene etmek, özel ameliyat zorunda bırakılıyorsam bu kabul edilebilir değildir. Bu, eğitimi ileri derecede bozmaktadır. Bir öğretim üyesinin mesaisi muayenehanesinde veya bir özel hasta ile ilgilenerek geçiyorsa burada bir eğitimden, bir araştırmadan söz edilemez."
Tasarı hazırlanırken üniversitelerde eğitim ve araştırmanın arızalanacağından bahsedenler olduğunu hatırlatan Akdağ, bugün Sağlık Bakanlığı'nın eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şef ve şef yardımcılarının ek ödemesini teşkil eden bileşenlerin yaptırdığı eğitim, yaptığı veya yaptırdığı araştırmalar, kendi kliniğinde oluşturduğu toplam hizmet olduğunu bildirdi. Üniversitelerde de tam zamanlı çalışma sistemine geçildiğinde ek ödemelerin bu şekilde dağıtılacağını belirten Akdağ, profesörler vedoçentlerin sabahtan akşama kadar hasta muayene ederek para kazanabilecekleri ve eğitimin aksayacağı iddialarının gerçek dışı olduğunu söyledi. Bugün öğretim üyelerinin kazanabilmek için sadece hasta bakmak durumunda kaldıklarını söyleyen Akdağ, bu çarpık durumun tasarı ile ortadan kaldırılacağını vurguladı.
HEKİMLER TAM GÜN İSTİYOR
Hekimlerin büyük bölümünün böyle bir düzenlemeden yana olduklarını kaydeden Akdağ, vatandaşların yüzde 90'ından fazlasının da tasarıyı desteklediğini belirtti. Hekimlerin, maaş-ek ödeme oranlarının birbirine yakın olmasını talep ettiklerini dile getiren Akdağ, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bir uzman hekim 2008 yılında ortalama bin 625 TL maaş alırken, 4 bin 400 TL civarında ek ödeme aldığını söyledi. Hekimlerin, maaş kısmının da en azından ek ödemelerin yarısına yakın bir noktaya çıkmasını arzu ettiklerini ifade eden Akdağ, bunun, hekimlerin emekli maaşlarına da olumlu yansıyacağını dile getirdi. Akdağ, meselenin daha çok bu noktada yoğunlaştığını görünce Ekonomi Koordinasyon Kurulu üyesi ilgili bakanlarla görüştüğünü, komisyon çalışmaları sırasında bu konuda bir gelişme yaşanabileceğini açıkladı.
"VARLIKLI İNSANLARIN HEKİM SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ KALDIRILMIYOR"
Tasarı ile hekim seçme hakkının engelleneceğini söyleyenler bulunduğunu kaydeden Akdağ, bunun ironik bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Parası olanın bir muayenehaneden veya üniversitede özel işlem yoluyla hizmet almasını hekim seçme özgürlüğü diye lanse etmenin bir ironi olduğunu vurgulayan Akdağ, "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sosyal güvencemle, yoksulsam devletim şefkatli yaklaşımıyla bu sağlık hizmetini alabiliyorsam hekim seçme hakkım var demektir. Yalnızca parası olanların hekiminiseçebileceği bir sisteme 'bu sistemde hekim seçme hakkı vardır' demek çok ilginç bir paradokstur. Türkiye'de hekim seçme hakkı varlıklı insanlar için bu yasayla ortadan kaldırılmıyor. Özel hastaneler, özel muayenehaneler bu yasada kalıyor. Ama biz şu ilişkiyi ortadan kaldırıyoruz. Sosyal güvencesi olan bir vatandaşın sağlık hizmeti alırken ayrıca bir muayenehane veya özel muayene ilişkisini ortadan kaldırıyoruz. Hiçbir çağdaş ülkede böyle bir uygulama yoktur" şeklinde konuştu. Vatandaşın gücünü aşmayacak katkı payı ödenmesinin doğal olduğunu kaydeden Akdağ, buna karşın bir ameliyat için 5 bin lira istenmesinin sosyal adalete ters olduğunu bildirdi.
"ÜNİVERSİTELERİN FİNANSMAN İHTİYACI KARŞILANACAK"
Üniversitelerin yeterli finansmanı elde edip edemeyeceğinin de tartışıldığına işaret eden Akdağ, üniversitelere 2008 yılında sosyal güvenlikten aktarılan paranın 3.5 milyar TL olduğunu açıkladı. Vatandaşlardan özel işlem adıyla alınan paranın miktarının ise yalnızca 400 milyon TL olduğuna dikkat çeken Akdağ şunları kaydetti:
"Bu 400 milyon TL için bir sistemi verimsiz hale getirmişiz, fakir fukara vatandaşımızı gereksiz yere sıkıntıya sokmuşuz. Yasanın uygulaması 2010 yılına kalacaktır. Dolayısıyla üniversitelere aktarılması gereken miktarlarla ilgili olarak çalışıyoruz. Üniversitelerin finansman ihtiyacı bu yasayla birlikte sağlanacaktır. Devlet ve üniversite hastanelerinde hasta kuyrukları daha da azalacaktır. Halkımızın aldığı sağlık hizmeti daha nitelikli hale gelecek, hekimlerimiz bu kanunla daha rahat ve ideal birhizmet ortamı bulacak, vatandaşlarımız da sağlık haklarına daha kolay ulaşacaklardır."