SAĞLIKTA YENİ HEDEF: ÖZERK İŞLETMELER''
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Kamuya ait sağlık kuruluşlarını Sağlık Bakanlığı çatısı altına topladığımızdan bu yana 1.5 yıla yakın bir zaman geçti. Bu sürecin devamı ise kamuya ait sağlık kuruluşlarının özerk işletmeler haline dönüştürülmesidir'' dedi.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM DİNAMİK BİR SÜREÇ
Bakan Akdağ, ''Sağlıkta Dönüşüm Programı''nın dinamik bir süreç olduğuna dikkat çekerek, ülkenin şartlarına uygun bir modeli uygulamaya koyduklarını söyledi.
Programda başlatılan uygulamaların değiştirildiği, zaman zaman da bu uygulamalardan geri dönüldüğüne de işaret eden Recep Akdağ, şunları kaydetti: ''Ana yoldan 3.5 yıldır hiç ayrılmadık. Bütün vatandaşlarımızın istifade edebileceği, yoksulların primlerinin devlet tarafından ödendiği bir Genel Sağlık Sigortası, 2007 Ocak ayından itibaren yürürlüğe girmiş olacak. Kamuya ait sağlık kuruluşlarının bir elden yönetildiği bir sağlık sistemi var. Kamuya ait sağlık kuruluşlarını Sağlık Bakanlığı çatısı altına topladığımızdan bu yana 1.5 yıla yakın bir zaman geçti. Bu sürecin devamı ise kamuya ait sağlık kuruluşlarının özerk işletmeler haline dönüştürülmesidir. O zaman Sağlık Bakanlığı, rehberlik yapan, genel kuralları koyan, kalite değerlendirmeleri yapan ve denetlemeler yapan bir bakanlık olarak yoluna devam edecek. Şimdi olduğu gibi 900'ün üzerinde döner sermaye işletmesini doğrudan yöneten, merkezden yöneten bir bakanlık görünümünden de çıkmış olacağız.''
AİLE HEKİMLİĞİ
Akdağ, pilot uygulamasına Düzce'de başlanılan ''Aile Hekimliği'' uygulamasının da, 10 ilde daha başlayacağını bildirdi. Sağlıkta Dönüşüm Programı sürecinde, ilaçla ilgili ciddi değişiklikler olduğunu ve ilaç fiyatlarının ucuzladığını hatırlatan Akdağ, 50 YTL'ye satılan bir ilacın 11 YTL'ye satılır hale geldiğini, ilaçta yılda 1 milyar doları bulan tasarruf sağlandığını, böylece SSK'lıların da serbest eczanelerden ilaçlarını satın alır hale geldiğini söyledi.
Bakan Akdağ, 112 acil sağlık hizmetlerinin de 3.5 yılda 2.5 katına çıktığını belirterek, 1500 gönüllü sağlık elemanından bir afet ekibi kurulduğunu da ifade etti.
-HEKİM NOKSANLIĞI-
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, daha yapılacak çok iş bulunduğunu da dile getirerek, ''Sağlık sisteminin, reformların, önünde en önemli engel ne diye sorarsanız, size vereceğim cevap hekim noksanlığıdır. Bunun bedelini çok ağır bir biçimde ödüyoruz. Yıllarca Türkiye'de hekim sayısının fazlalığından bahsedildi'' dedi.
Akdağ, Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesinde yer alan Türkiye'nin, nüfusa göre hekim sayısında sonuncu sırada bulunduğunu, bu bölge içerisinde Gürcistan, Kırgızistan, Moldova gibi ülkelerin de yer aldığını anlattı.
Türkiye'de geçen yıl vatandaşların hekim karşısına çıkma sayısının 300 milyonu aştığını da kaydeden Akdağ, vatandaşın hekime kolay ulaşmasının sağlandığını ifade etti.
Bakan Akdağ, Türkiye'de bir hekimin, günde ortalama 40 hastaya baktığını dile getirerek, hekim yetersizliğinin sağlık hizmeti alma açısından bir handikap oluşturduğunu söyledi. Recep Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Başta Türk Tabipleri Birliğini bu yanlış tavrından vazgeçmeye çağırıyorum. 'Hekim sayısı Türkiye'de fazladır' demek hem vatandaşa, vatandaşın geleceğine, ülkenin geleceğine hem de hekimlere, hekimlerin geleceğine yapılabilecek en büyük kötülüktür. Hekimler için de bu büyük bir zorluk oluşturuyor.
YÖK'e ve üniversitelere de mesajım var. Biz mutlaka tıp fakültelerinin hem sayılarını artırmalıyız hem de kontenjanlarını artırmalıyız. Tabii ki kaliteden taviz vermeksizin bunu yapacağız. Özellikle büyükşehir üniversite hastanelerimizde, tıp fakültelerinde çok sayıda öğretim üyesi var, bu bir zenginliktir. Bu çok sayıdaki öğretim üyelerimiz ikinci fakülteleri rahatça yönetebilecek sayıdadır. Bu insan kaynağı zenginliğinden de istifade etmemiz lazım.'' Sağlık Bakanı Recep Akdağ, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.