Öksüz Türkçemin Bayramı!
Doç. Dr. Muhsine BÖREKÇİ
Türkçe’de “bayram” kutluluğun ve mutluluğun adıdır.
Kutsal değerler ve mutluluk aracı olan olaylar için bayram yapılır; özel bir kültür oluşturulur. Bayram kavramının içinin boşalmaması için de bütün toplumun özel bir çaba harcaması gerektiği bilinir.
Aksi taktirde bayram, anlamsızlaşır; bayram olmaktan çıkar.
Dil, gerçekten bayrama konu olacak kadar kutsal bir değerdir millet için.
Türkçe için de biri 15 Mayıs’ta, diğeri 27 Eylül’de olmak üzere, iki bayram kutlanmaktadır.
Bu yıl 15 Mayıs’a rastlayan Dil Bayramının dayandığı olay Türk Dili Tarihinin gerçekten önemli olaylarındandır:
Dandanakan Savaşı’ndan sonra batıya doğru ilerleyen Oğuzlar, önce İran'a yerleşerek burada Büyük Selçuklu İmparatorluğunu kurmuşlardır.
1071'deki Malazgirt savaşıyla da Anadolu'ya girip burayı Türk yurdu haline getirmişlerdir. Ancak Türkçe, Selçuklu sarayına ve Selçuklu medreselerine girememiştir.
Arapça bilim; Farsça divan ve edebiyat dili olarak kabul görmüş; Selçuklu sultanları Türkçe adlarını bırakıp Keykubat, Keyhüsrev gibi Farsça adlar, unvanlar almışlardır..
Bu dönemde bilim, sanat ve yönetim ortamında uzun bir sessizlik yaşayan Türkçe, ancak halk arasında canlılığını sürdürmüştür. 1277'de Karamanoğlu Mehmet Bey, ayaklanarak Konya'yı ele geçirdikten sonra þu fermanı yayınlamıştır:
"Bu günden sonra divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil kullanılmaya.”
Bu ferman Türkçenin ilk defa resmen devlet dili olarak kabul edildiği şeklinde değerlendirilmekte, bu olayın yıl dönümü olan 15 Mayıs'ta, Karaman'da törenler düzenlenmekte,"dil bayramı” kutlanmaktadır.
Bu ferman, Türkçenin “Devlet Dili” olmasını sağlayamamıştır aslında.
Çünkü Mehmet Bey, kısa bir süre sonra III. Gıyaseddin'i destekleyen Moğollar tarafından şehid edilmiş, Selçuklu sarayında Türkçenin devlet dili olarak kullanılmasına son verilmiştir. Ancak Mehmet Bey'in Anadolu Türkmen halkının tepkisini de yansıtan bu fermanı, Türkçecilik bilincine büyük ölçüde katkıda bulunmuş, beylikler döneminde Türkçe devlet dili olmuştur.
Yani olay, sonuçları bakımından değilse de felsefesi bakımından “bayram” şenliği oluşturacak niteliktedir. Ancak “dil bayramı”nın anlam kazanabilmesi için Türkçe’nin yasal olarak değil fiilî olarak devlet dili konumuna getirilmesi gerekir. Bu bayramın sadece Karaman’da veya Türk Dil Kurumu’nun etkinlikleri çerçevesinde yapılan törenlerle kutlanması biçimsel bir
yaklaşımdan öteye geçemez. Türkçeye gereken saygınlık kazandırılmadığı sürece bu törenler de anlamsız kalmaya mahkûm olacaktır.
Bir ulusal dile saygınlık kazandıracak tutum onu devlet dili olarak, bilim dili olarak, eğitim dili olarak ve edebiyat dili olarak etkin bir biçimde kullanmak; bunun için ona güvenmek; bütün kurum ve bireyleriyle onu her türlü yozlaşmaya, bozulmaya, karşı korumak; bir dünya dili haline getirmektir.
Bunun için dil bilinci ile birlikte çok iyi bir dil bilgisine sahip olmak gerekmektedir.
Resmî yazışmalarda kullanılmayan, eğitim dili olarak benimsenmeyen, ithal edilen teknolojik ürünlerin kullanma kılavuzunda yer almayan, devlet televizyonunda dil kimliği arayışındaki ağızlara yer vermek için zaman zaman susturulan Türkçe’m!
Olabilirse, bayramın kutlu olsun!....