Misak-ı Milli’yi biçimlendiren kongre
ERZURUM KONGRESİ
Osmanlı devleti işgal edilmiş, emperyalist güçler ''hasta adamdan'' pay kapma telaşıyla Anadolu'yu talan etmeye çalışırken 19 Mayısta Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Atatürk, 23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'nde milli mücadelenin ilk meşalesini yaktı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi'nin kapanışında yaptığı konuşmada, ''Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir'' şeklindeki ifadeleriyle kongrenin önemine dikkat çekti.
Atatürk, 3 Temmuz 1919'da geldiği Erzurum'da 20 gün sonra toplanan kongrenin başkanlığına getirildi. Kongrede alınan kararlarla manda ve himaye kabul edilmeyerek, ''Ya İstiklal Ya Ölüm'' parolasıyla yedi düvele karşı büyük bir mücadele başlatıldı.
Bu yıl 87. yıldönümü kutlanan Erzurum Kongresi, Türk Cumhuriyeti tarihinde arz ettiği önem nedeniyle, tarih sayfalarında hak ettiği yeri alırken, Misak-ı Milliye'yi biçimlendiren kongre olarak da büyük önem taşıyor.
Atatürk, Nutuk'ta Erzurum Kongresi için ''Ve milletin mukadderatına hakim bir milli iradenin, ancak Anadolu'dan doğabileceğini belirttim. Milli iradeye dayanan bir Millet Meclisinin meydana getirilmesini ve gücünü milli iradeden alacak bir hükümetin kurulmasını, kongre çalışmalarının ilk hedefi olarak gösterdim'' ifadelerine yer veriyor.
ATATÜRK'Ü DUYGULANDIRAN MEVLÜT AĞA
3. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da İstanbul'dan Samsun'a ulaşan Mustafa Kemal Paşa, 3 Temmuzda Erzurum'un Ilıca ilçesinde coşkuyla karşılanır.
Ilıca'da bir süre dinlenen Atatürk'ün, Çukurova'da muhacir olarak bulunup Erzurum'a dönen ihtiyar Mevlüt Ağa ile aralarında geçen konuşma ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunu oldukça duygulandırmıştır.
Çukurova gibi verimli bir memleketten niye döndüğü yönündeki sorusunu Mevlüt Ağa'nın, ''Hayır Paşam, geçimimiz çok rahattı. Son günlerde işittim ki İstanbul'daki bazı ırzı kırıklar, bizim Erzurum'u Ermenilere vereceklermiş. Geldim ki göreyim; bu namertler kimin malını kime veriyorlar?'' diye cevaplaması üzerine Atatürk çok duygulanmış, gözleri yaşarmış ve etraflarındakilere, ''Bu milletle neler yapılmaz ki...'' diyerek Türk milletinin sahip olduğu güce işaret etmiştir.
ASKERLİKTEN İSTİFA
Vatanı kurtarmak amacıyla canlarını feda etmeyi göze alanları bir araya toplamak için mücadeleye girişen Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'a döndürmek için başlatılan mücadele sonuçsuz kalmıştır.
Yapılan tüm entrikalara karşı başlattığı mücadeleden ödün vermeyen Atatürk, 8 Temmuz 1919'da Erzurum'da çok sevdiği askerlik görevinden istifa ederek, üniformasını çıkarmak zorunda kalmıştır.
Mustafa Kemal, İstanbul'a gönderdiği istifa mektubunun sonunda ''Gaye-i mukaddese-i milliyemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sine-i millette bir fert sıfatıyla bulunmakta olduğumu arz ve ilan ederim'' ifadelerini kullanması, Erzurum'da yayımlanan, milli mücadelenin savunucusu Albayrak gazetesinde ''Millette eski kanın sönmemiş olduğunu gösterir muazzam bir hücre'' olarak değerlendirilmiştir.
ERZURUM KONGRESİ TOPLANIYOR
Erzurum Kongresi'nin delegelerinden Cevat Dursunoğlu ''Milli Mücadelede Erzurum'' adlı kitabında, 23 Temmuz 1919 gününü şöyle tarif ediyor:
''O gün Erzurum'un en güzel günlerinden biri idi. Gök bulutsuz ve koyu mavi. Dumlu Dağı'ndan esen serin bir şimal rüzgarı ovayı yalıyor ve bin yıllık Türk şehrine bir temizlik ve ferahlık veriyordu. Sabah saat 11.00'de başlayacak kongrenin azaları erkenden, şimdiki yapı usta okulunun yerindeki pek mütevazı mektebin bahçesinde kurulmuş çadırlar altında toplanmaya başlamışlardı. Bütün yüzlerde esaslı kararlar vermeye hazırlanmış insanların ciddiliği görünüyordu...''
Kongrede önce Şiran Azası Müftü Hasan Efendi'nin çok güzel bir Türkçe dua okuduğunu anlatan Dursunoğlu, duanın kongreye manevi bir hava kattığını belirterek, duadan sonra Mustafa Kemal Paşa'nın oy birliğiyle reis seçildiğine anılarında yer veriyor.
YAŞANAN TARTIŞMA
Kongre nizamnamesinin 10 Temmuzdan itibaren Mustafa Kemal Paşa'nın reisliğinde toplanarak Heyet-i Faale konuşmaların da tespit edildiğine anılarında yer veren Dursunoğlu, Süleyman Necati tarafından kaleme alınan nizamname teşkilat kısmıyla ilgili müzakere bölümünün ateşlendiğini ifade ediyor.
Atatürk'ün araya girmesiyle tartışmanın sona erdiğini belirten Dursunoğlu, Atatürk'ün Rauf Bey'e tartışmayla ilgili, ''Israr etme, bu mesele bana o kadar ehemmiyetli görünmüyor. Biz bir iken beş, beş iken bin olmak istiyoruz'' dediğini aktarıyor.
''ENDER VE BÜYÜK ESER''
Bir ilkokul binasında 23 Temmuzda başlayan ve 7 Ağustosta sona eren kongrenin kapanışında konuşan Atatürk, kongre için şu değerlendirmede bulunuyor:
''Bilhassa bütün cihana karşı, milletimizin mevcudiyetini ve birliğini gösterdi. Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir.''
ERZURUMLULARIN HEMŞEHRİSİ OLUYOR
Atatürk'e 25 Ağustos 1919'da yapılan teklifi ise Dursunoğlu, anılarında şöyle anlatıyor:
''Paşa, kendisinin Erzurum'dan mebus seçilmek istediğini ve ilk ihtilal adımının atıldığı bu tarihi şehri temsil etmek şerefini her yere tercih edeceğini anlattı. Bu arada Selanik'i hatırlayarak, insanın doğup, büyüdüğü yerlerin yabancıların eline geçmesindeki acıyı gözleri yaşararak tekrarladı. Yeni istiladan kurtulmuş olan Erzurum'da bizler bu duyguyu çok iyi anlıyorduk. Bizleri de acı bir keder sardı. Kazım, Erzurum'un geçmişte yetiştirdiği kahramanlar arasına bir kahramanın daha girmesi şerefini bize vermesini ve bunun için de nüfusunu Erzurum'a nakle muvafakat buyurmasını rica etti. Paşa çok mütehassis oldu. Böyle bir teklifi kabul etmeyi bir şeref bildiğini söyledi.''
Müdafaa-i Hukuk'ta 26 Ağustosta toplanarak, cemiyet adına Mustafa Kemal Atatürk'e yazdıkları mektupta Erzurum hemşehrililiğini kabul buyurmaları temennisini ilettiklerini kaydeden Dursunoğlu, 27 Ağustosta Yaver Cevat Abbay Bey'in getirdiği Atatürk'ün cevabının ise şöyle olduğunu belirtiyor:
''Erzurum'un bu erler yatağının hemşehrileri meyanında bulunmak acizler için en büyük saadettir. Erzurum nüfusuna kaydımın icrası için icabeden muameleye tevessül edildiğini beyan ve revabıt-ı kalbiye ve samimanemi teyit eylerim.''
SÜLEYMAN NECATİ'NİN KALEMİNDEN KONGRE VE ATATÜRK
Milli Mücadeledeki çalışmalarıyla önemli isimler arasında yer alan Süleyman Necati'nin yayınlanan anılarında da kongreyle ilgili önemli bilgiler bulunuyor.
Erzurum Kongresi'nin ardından Atatürk'ün ''Milli kıyamın timsali olduğunu'' belirten Necati, anılarında, ''Kim ne derse desin, bu tarih Atatürk tarihidir. Bunun aksini ispat etmek vatana karşı küfrandır'' ifadelerini kullanmıştır.