DOĞAL ZENGİNLİĞİ KULLANAMIYORUZ
Erzurum’da 30 yılı aşkın bir zamandır avcılık yapan Mükremin Taş isimli vatandaş, Lale çiçeğini, diğer çiçek türlerinden ayıran çok farklı özelliklerinin bulunduğunu söyledi. Özellikle Osmanlı döneminde Lale çiçeğine olan tutku ve bağlılığın, tarihi kayıtlarda bile yer bulduğuna dikkati çeken Taş, “Erzurum’da Lale yetişmeyeceğini düşünenler, yılın bu aylarında dağlara doğru bir gezintiye çıkmalılar. Çünkü Erzurum’un dağları, Mayıs ve Haziran ayında adeta Lale kaynıyor.” dedi. Lale çiçeğinin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir devre bile ismini verdiğine vurgu yapan Mükremin Taş, “Okuduğumuz tarih bilgiler ışığında, Lale çiçeğinin tohumunun özel olarak getirtildiği, saraylarda ve kasırlarda büyük bir ihtimamla yetiştirildiğini görüyoruz. Padişahların bile bizzat kendi elleriyle diktikleri ve özel bahçeler oluşturdukları Lale çiçekleri, Erzurum dağlarında kendiliğinden yetişiyor.” şeklinde konuştu.
ERZURUM KIŞIYLA OLDUĞU KADAR, LALELERİYLE DE ÜNLÜ OLABİLİR
Isparta’nın bugün gülleriyle meşhur bir şehir olduğunu ve bu şehirde gül yetiştiriciliğinin artık marka olmaktan çıkıp bir ekonomiye yön veren bir sektör halini aldığını vurgulayan Mükremin Taş, “Dağlardaki manzara gösteriyor ki, Erzurum’da Lale çiçeği yetiştiriciliği yapılabilir. Bu çiçek, bilen bilmeyen herkesin her zaman ilgisini çekmiştir. Hatta geleneksel Türk el sanatlarından olan Ebru sanatına bile konu edilmiştir. Erzurum’da Lale çiçeği üzerine yetiştiricilik projeleri uygulanabilir. Erzurum, kışıyla olduğu gibi, baharı, çiçeği ve laleleriyle de ünlü bir şehir olabilir.” diye konuştu.
ERZURUM DAĞLARINDA LALE SERGİSİ
Kendisinin 30 yıldır dağlarda gezdiğini söyleyen Mükremin Taş, avcılığın yanında, çiçek türlerine olan ilgisinin de büyük olduğunu belirtti. Av yapmak için çıktığı dağlarda, karşılaştığı ilginç çiçek ve bitki türlerinin de fotoğraflarını çektiğini kaydeden Taş, “Erzurum’da öyle bitkiler var ki, kim bilir, belki de dünya peşinden koşuyordur. Ama bizim bundan haberimiz yok, o başka.” dedi.