Erzurum’da,2006 Yılının ilk dokuz ayında bin 253 işyeri kapısına kilit vurdu
Kapanan işyeri sayısında ciddi artış
Erzurum Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği verilerine göre, 2006 yılının eylül ayına kadar bin 253 işyeri kapanırken, geçen yıla göre kapanan işyeri sayısında yüzde 30’luk artış yaşandı.
Erzurum Esnaf ve sanatkarlar Odaları Birliği verilerine göre 2006 yılının Eylül ayına kadar bin 253 işyeri kapanırken, geçen yıla göre kapanan işyeri sayısında yüzde 30’luk artış yaşandı. Aynı dönemde bin 107 işyeri açılmasına rağmen, bu işyerlerinden büyük çoğunluğunun sicili olmayan işyerlerinin birliğe kayıt yaptıranlardan oluşuyor. Geçen yıl bir ayda yaklaşık 100 işyeri kapanırken., bu yıl rakam, aylık bazda 139’a yükseldi.
ESNAF FEVERAN İÇERİSİNDE
Erzurum Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Rasim Fırat, 2006 yılının Eylül ayına kadar Erzurum da bin 253 işyerinin kapandığını belirterek, geçen yıl aynı dönemde kapanan işyeri sayısının 900 olduğunu hatırlattı.
Esnafın önemli sıkıntıları olduğunu belirten Fırat, ‘Erzurum da kapanan işyeri sayısı artıyor. Alım gücü düşüklüğü bu konuda önemli bir faktör. Halkın alım gücünün düşük olması doğrudan esnafa olumsuzluk olarak yansıyor. Hükümetin ayrıca alım gücünün düzeltilmesine yönelik kararlar almasını istiyoruz. Piyasalardaki durgunluk ve ekonomik istikrarsızlığın olması kredi taleplerini önemli ölçüde artırmış, piyasalarda tahsilat soru oluşmasına neden olmuştur.esnaf kepenk indiriyor” dedi.
Özelleştirmenin ekonomi açısından son derece önemli olduğunu belirten Fırat, “ Ekonominin düzlüğe çıkması açısından özelleştirme çok önemli, özelleştirilen kurumlar değerinde satılmalı ve ehil kişilere verilmelidir. Bu konuda kamunun elinde bulunan lokal, misafir hane ve kafe tarzı işletmeler küçük esnafa büyük darbeler vuruyor. Özelleştirme daha rasyonel yapılmalıdır” dedi.
DOĞUYA ÖZGÜ DESTEKLEMELER YAPILMALI
Doğu da ekonominin kırılgan bir yapıya sahip olduğunu belirten Fırat, “Teşvik yasasının çıkarılmasından sonra batıda onlarca fabrika kurulurken, ikilim şartları ve pazarlama olanakların yetersiz oluşu ile yatırımcı doğu da yatarım yapmayı tercih etmedi. Doğunun şartları göz önüne alacak kararlar hayata geçirilmelidir. Doğunun şartları göz önüne alınarak, alım gücünün düşüklüğü ve üretimsizlik konusunda önlemler artırılmalıdır. Teşvik yasası doğunun şartları göz önünde de bulundurularak, yeniden düzenlenmelidir. Teşvik yasasındaki eksikler haksız rekabeti artıracak boyutta, bu konuda hükümetin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu Üretim ve istihdam artırılmalıdır. Doğu ile batı arasında kalkınmışlık farkı her geçen gün artıyor, bu farkın giderilmesi için doğuyu kalkındıracak politikalar hayata geçirilmeli, bu alandaki teşvikler cazip hale getirilmelidir” diye konuştu.
HERKES ESNAF OLAMAZ
İşi olmayan, köyünde istenilen üretimi gerçekleştiremeyenlerin esnaflık mesleğine yöneldiğini belirten Fırat, “Bu konuda hiç bir deneyimi olmayan kişilerin, esnaflık yaptığına tanık oluyoruz. Daha sonra işyeri kapanmaları ve iflaslar artıyor. Esnaflık sanıldığı kadar kolay bir meslek değil ve çekirdekten yetiştirilmeyi esas alınması gerekiyor. İyi bir esnaf halkla ilişkiler prensibine önem vererek, bu işi satış aşamasından itibaren tüm yönleriyle öğrenmeli daha sonra işyeri açmalıdır. Bu işi baba mesleği olarak öğrenenlerin daha başarılı olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı, Erzurum’da açılan ve kapanan işyeri sayısı, ekonomik göstergelerle ilgili tam bir belirleyici olamıyor, esnaflık son dönemlerde işsizlerin yöneldiği bir meslek haline geldi” dedi.
GÜÇ BİRLİĞİ OLUŞTURMALYIZ
Kentin kalkınması için tarım ve hayvancılık sektörlerinin de önemli bir yere sahip olduğunu belirten Fırat, “Erzurum’da tarım ve hayvancılığın desteklenmesi gerekiyor ve doğuya özgün, teşviklere ihtiyaç duyuluyor. Tarıma dayalı sanayi geliştirilmeli. Hepsinden önemlisi de kolektif çalışma ruhun hayata geçirecek uygulamalara Erzurum olarak ihtiyacımız var. Güç birliği oluşturmak zorundayız. Küçük sermayeler bir araya getirilmeli, beyin gücümüz bunların doğru işletilmesinde kullanılmalı.. Halka açık şirketler kurularak, sermayenin etkin kullanımı sağlanmalıdır. Sivil kitle örgütleri birlik ve beraberlik içerisinde olmalıdır. Bir kentte geri kalmışlık var ise, bunda hepimiz sorumluyuz. Kendimize özeleştiri yöneltebilmeliyiz”