Adaların karakteristik en önemli özelliklerinden birisi susuzluk çekiyor olmalarıdır. Diğer eksiklerinin yanı sıra susuzluğun adalardaki göçü tetikliyor olduğunu kaydetmek gerekiyor. Kıbrıs adasının da sürekli olarak göç verdiği biliniyor. Adadaki Türklerin genellikle Türkiye ile İngiltere’ye göç ettiklerini söylemek olasıdır. Buna karşın Rumların ağırlıklı olarak Yunanistan’ın yanı sıra Kanada, Amerika ve özellikle son dönemde AB ülkelerine göç ettiklerini söylemek gerekiyor. Rumların gittikleri ülkelerde yerel siyasi çalışmalarını ağırlıklı olarak dış siyasetini devam ettirirlerken aynı çabanın Türkler tarafından da yapıldığını söylemek olasıdır.
Rumların yerleştikleri ülkelerin iç ve ağırlıklı olarak da dış siyasetine de müdahil olduklarını bir kez daha belirtmek gerekiyor. biliniyor. Bu nedenle her yıl Ağustos son haftasında yerel derneklerle işbirliği için strateji planladıkları ve önümüzdeki dönemde yapacakları çalışmaları ortak olarak değerlendikleri biliniyor. Çalışmalarına ilişkin olarak son toplantıdan sonra DIŞ RUMLAR KOMİTESİ olarak yaptıkları açıklamalarında “Türkiye’nin Kıbrıs’taki askerlerini çekmesi ve mülkiyet haklarını yerine getirmesi, Avrupa İnsan Haklarının kararlarına saygı gösterilmesi isteniyor”. (bu yıl Rumların toplantılarının 28/29 AĞUSTOS tarihlerinde Lefkoşa’da yapıldı.)
Toplantılar sırasında ve sonrasında yapılan konuşmalara gelirsek öne çıkarılan görüşler…
Buna koşut başta İngiltere’nin AB’nin ve Amerika’nın Özlü Müzakerelere derhal başlanması için diplomatik baskıların yapılması isteniyor. Ayrıca buna koşut isteklerinin sonunu da getirmiyorlar. BMGK kararlarına dayalı sürdürülebilir ve demokratik işleyebilir bir çözüm bütün Kıbrıslıların çıkarına olacağı ve jeopolitik çıkarlarına hizmet edeceği belirtiliyor”. Açıklamalarının devamında olası bütün çözümlerin Avrupa Müktesebatı ile AB ilkeleri ve değerleriyle tam uyum İÇİNDE ve değerleriyle tam uyum içinde olması da kaydediliyor.
Bu isteklerini okuduktan sonra içimden baş üstüne demek istiyorum. BMGK kararlarına uyum için fazla zaman yitirmeden başlanılmasına gerekiyor. 04 MART 1964 tarih ve 186 sayılı BMGK kararı ile Kıbrıs Türklerinden çaldığınız haklarımızı teslim ederek başlasak mı … ne diyorsunuz? Buna koşut yıllar öncesinde aradan geçen 60 yıla karşın kendi içinizdeki Makariosçu Grivasçı ayrımı nedeniyle karşılıklı olarak katlettiğininiz yurttaşlarınızın ailelerinin haklarını da teslim ediniz ki inandırıcı olasınız. Aynı şekilde mülkiyet haklarını Türklere ait olan malları kendi üzerlerine tapu işlemi yaptığını duyurduğunuz görevlilere ne gibi cezai yaptırım uyguladığınız açıklayınız ki sizlere olan güven belki bir kıpırdamış olsun.
Bir de şunu unutmayınız … Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’ı terk etmesini sıklıkla dillendirmenin sizlere bir yararının olmayacağını bilmeniz gerekiyor. Ada’nın güneyini silah deposuna çevirdiniz bunun da hesabını Kıbrıs Türklerine vermeniz gerekiyor mu ne…
Sevgi ile kalınız…