ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM:
ANADOLU’DAKİ POTANSİYELİ İYİ GÖRMEMİZ LAZIM
Ulaştırma Bakanı Yıldırım, ''Anadolu'daki potansiyelimizi iyi görmemiz lazım. Biz üretiyoruz meyvesini başkası yiyor. Türkiye'nin katma değerli ürünlere ihtiyacı var. Örneğin buğdayı ofise verdiğinizde alacağınız fiyatla makarna yapımında alacağınız fiyat arasında fark vardır. Son senelerde ülkemizde her alanda marka oluştuğunu görüyoruz.”dedi.
KAYNAKLARI KAMUDA TUTARAK BÜYÜYEMEYİZ
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Telekom'un özelleştirilmesi 1995'ten beri konuşulmuş ama hep lafta kalmıştır'' dedi. Yıldırım, Palandöken Kış Turizm Merkezi'nde düzenlenen ''Anadolu'daki Avrupa Toplantıları 2005''te yaptığı konuşmada, Telekom'un özelleştirilmesinde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük hisse devrinin gerçekleştirildiğini söyledi. Telekom'un özelleştirilmesinin, 1995 yılından beri konuşulduğunu ama hep lafta kaldığını ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: ''Sadece 2000'de bir ihale kararı var. Türk Telekom'un 1994- 1995'teki değeri ve gücü bugün mümkün değildir. 1995'te Telekom'dan postayı ayırıyorsunuz. Sonra cep telefonları çıkıyor. Daha sonra 2004'te tekeli kaldırıyorsunuz. Uyduyu ayırıyorsunuz. Kabloyu ayırmışız. Bütün avantajları birer birer kaybetmişsiniz. Kısa süre önce Telekom 2 milyar dolar etmez deniyordu. Ama biz 12 milyar dolarlık bir hisse devri gerçekleştirdik. '' ÜRETTİĞİMİZ KAYNAKLA BÜYÜMEMİZ SINIRLIDIR.. Yıldırım, Türkiye'de süratle kamu elinde bulunan kaynakların devrinin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirterek, ''Kaynakları kamunun elinde tutarsak istediğimiz büyümeyi sağlayamayız'' dedi. ''Kendi ürettiğimiz kaynakla büyümemiz sınırlıdır'' diyen Yıldırım, şöyle devam etti: ''Pastanın büyümesi, zenginliğin artması için yabancı kaynak lazımdır. Bunun için de istikrar ve güven lazım. Mevzuatınızın istikrarlı olması lazım. Hukuk sisteminizin şüphelere yer vermemesi lazım. Bunun örneklerini yaşadık. Bir GSM şirketinin, Türkiye'de yaşadığı süreç buna en iyi örneklerden biridir. Bu işte eğer hızlı davranmasaydık, gereken müdahaleyi yapmasaydık, bugün Türkiye yabancı sermaye girişinde çok daha kötü durumda olabilirdi. İdarecinin görevi, gerektiği zaman inisiyatif almaktır. Şimdi siz GSM vermişsiniz. Hem de rekor sayılabilecek ölçüde. Tam 21 Şubat krizinden önce. Sonrasında kendi halinde bırakmışsınız. Böyle bir şey olabilir mi? Tedbiri tehlike büyümeden almak lazım. Günün birinde firma diyor (ben hayal kırıklığına uğradım hadi bana eyvallah). İşte burada inisiyatif almanız gerek.'' ''HER ALANDA MARKA OLUŞTURUYORUZ'' Yıldırım, bir ülkenin, sahip olduğu markalar kadar zengin olduğunu belirterek, ''Marka sahibi olabilmenin çok büyük bedeli var. Kararlılık, mücadele ve evrensel düşünce gerekiyor'' dedi. Dünyanın artık tek pazar haline geldiğini bildiren Yıldırım, şunları kaydetti: ''Anadolu'daki potansiyelimizi iyi görmemiz lazım. Biz üretiyoruz meyvesini başkası yiyor. Türkiye'nin katma değerli ürünlere ihtiyacı var. Örneğin buğdayı ofise verdiğinizde alacağınız fiyatla makarna yapımında alacağınız fiyat arasında fark vardır. Son senelerde ülkemizde her alanda marka oluştuğunu görüyoruz. Türkiye dünüyle, 10 yıl öncesiyle yetinmiyor. Gelişmiş ülkelerde hangi kıstaslarda ekonomiler yönlendiriliyorsa görüp, ülkeyi bu normlara getirmek lazımdır. Şu anda yapılan budur.''