PROF. DR. HALMAN:
“TÜRKÇEYİ DOĞRU VE GÜZEL KULLANMALIYIZ”
Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı ve Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Talat Sait Halman, Türkçede yaşanan sorunların ''bozulma ve yabancılaşma'' olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu belirterek, ''Eğitim sistemimiz, Türkçeyi öğretmek bakımından vahim denecek kadar yetersiz kalmaktadır'' dedi.
Halman, Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonuna bilgi verdi.
TÜRÇE/YE DİĞER DİLLERİN ETKİSİ
Türkçenin, Arapça ve Farsça kelimelerin istilası yüzünden Tazminattan 20. Yüzyılın ortasına kadar Fransızcanın etkisi, son 50 yılda da İngiliz dili ve Amerikan terimlerinin ağır basması nedeniyle yabancılaşma süreci geçirdiğini anlatan Halman, benzer olguların bilimsel ve teknolojik terimler bakımından başka dillerde de yaşandığını vurguladı.
KARAMSAR YORUMLARA KAPILMAMAK GEREK
Türkçenin sorunlarına kaynak olarak yabancılaşma ve bozulma gibi nedenlerin gösterilmesinin isabetli bir teşhis olmadığını kaydeden Halman, diğer diller gibi Türk dilini de kötü ve hatalı kullananlar kadar doğru ve güzel kullananlar olduğunu ifade etti. Bazı kimselerin dilde bozulma dediği şeyin ''değişme sürecine verilen karamsar bir tanımlama'' olduğunu savunan Halman, şöyle konuştu: ''Bu bakış açısına göre Türkçe daima bozuluyordu veya değişim geçiyordu ya da zenginleşiyordu. Arapça ve Farsça etkilerini saymayarak sadece Batı dillerinden aktarılan terim ve sözcükleri düşünürsek, böyle bir durum her zaman geçerliydi. Türkçenin bugün yaşandığı sorunlar başka açılardan da tanımlanabilir. Eğitim sistemimiz Türkçeyi öğretmek bakımından vahim denecek kadar yetersiz kalmaktadır. Bunun kanıtı arasında her öğretim düzeyindeki elemanların, öğretmenlerin imla kurallarını bilmemesi gösterilebilir. Eğitimimizde kavram ve terimlerin bilinmemesi ve iyi öğretilmemesi kadar, yeni terimler türetilmesinde çaba gösterilmemesi de sorundur.''
TÜRKÇEYİ SEVDİRMELİYİZ
Halman, televizyon dizilerinin popüler olduğu gözönünde bulundurularak en çok sevilen dizilerde doğru Türkçeyi eğlendirici ve zahmetsiz şekilde öğretebilecek bir veya iki renkli kişilik kullanılmasını önerdi.
Çocuklara ve yetişkinlere Türkçenin özelliklerini ve güzelliklerini öğretecek eğlenceli, renkli kitap ve broşürler hazırlanması, ayrıca televizyon kanallarında dille ilgili yarışma programları düzenlenmesinin yararlı olacağını belirten Halman, ''Yeni bir zihniyetle ve özenle tasarlanacak Türkçe seferberliği, başarılı olacak ve hayırlı sonuçlar verecektir'' dedi.
Dünyanın dil açısından televizyonun ve bilgisayarın yarattığı sorunları çözmede yetersiz kaldığını anlatan Halman, ''Gelecekte dilin kullanımı konusunda bugünleri bile arar hale geliriz'' görüşünü savundu.
YANLIŞ TELAFFUZ
İşyeri tabelalarında yabancı kelime kullanılmasının nasıl önleneceği sorusuna karşılık Halman, ''Bu sorunu çözmek mümkün değil. Bizde ne kadar büyük bir sorunsa, başka ülkeler de bunu yaşıyor. Bu, biraz da marka ve ürün adlarıyla da alakalıdır. Bununla uğraşmak bizim için yanlış bir milliyetçiliktir'' görüşünü kaydetti.
Türkçenin asıl büyük sorununun başka şekilde ele alınmasını isteyen Halman, ''Cumhurbaşkanımız, 'Meclis' kelimesini yanlış telaffuz ediyor. Milyonlarca insan televizyonlardan bunu duyuyor. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, TBMM'nin adını yanlış telaffuz etmemelidir'' dedi.
MİLLETVEKİLLERİ DE TÜRKÇE’Yİ HATALI KULLANIYOR
En çok yapılan yanlışlardan berinin de ''dahi'' anlamına gelen ''-de, -da''nın kelimeyle bitişik yazıldığını ve ifade edildiğini kaydeden Halman, milletvekillerinin bile bu hatayı yaptığını anlattı. Halman, ''Bunları elit zümremizin düzeltmemesi, benim hafızamın almadığı bir şey... Yani 100 kelimeyi düzeltebilsek; milletvekillerimiz, bakanlarımız, üst düzey bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı dahil olmak üzere...'' diye konuştu.
Her dilin yazım ve konuşulmasında hata yapıldığını, ancak Türkçenin imlasının ve kurallarının çok basit olması avantajı kullanılarak hataların en aza indirgenebileceğini kaydeden Halman, bunun için özenli ve dikkatli olunmasının yeterli olabileceğini vurguladı.
Halman, Komisyon tarafından kendisine gönderilen davette, Türkçe ile ilgili araştırma önergesi metinlerinde dil yanlışları yapıldığını söyledi.
''REKLAMCI DİLİ SOKAKTAN ALIR''
Reklam Yaratıcıları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karaşahin, reklamların dil üzerindeki etkisine işaret ederek, 'Reklamcı dili sokaktan alır. Sokakta olmayan bir dili almıyoruz. Reklamda kullanılan bir dilin sokakta karşılığı vardır'' dedi.
Okullarda dil yerine dil bilgisinin öğretildiğini savunan Karaşahin, Türkçeyi güzel ve doğru konuşmanın ders müfredatı içinde yer almadığını kaydetti.
''Dili kirletenin televizyon ya da reklamlar değil, mobil iletişim araçları olduğunu'' ifade eden Karaşahin, bunun topluma da yansıdığını vurguladı.