NEVRUZ, TÜRK GELENEĞİ
Farsça Nev (yeni), Ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden oluşan ve 'yeni gün' anlamına gelen 'Nevruz'un, Türkler'de çok eskiden beri bilindiği ve törenlerle kutlandığı belirtiliyor.
Gece ve gündüzün eşit olduğu miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlayan nevruzla ilgili geleneğin, Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türklerinin, canlı olarak günümüze kadar yaşattığı bildiriliyor.
KAZAKİSTAN, KIRGIZİSTAN VE ÖZBEKİSTAN
Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde ve Anadolu'da nevruz şu şekilde kutlanıyor.
Kazaklar, nevruz törenlerinde mevlit okuturlar. Evler baştan başa temizlenir, herkes en iyi elbiselerini giyer. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyalar üzerine kil kaplar atılarak parçalanır, ateş üzerinden atlanır. Ateşten atlamakla, eski yılın kötülüklerinden ve hastalıklarından sıyrılacaklarına ve yeni yıla sağlıklı şekilde gireceklerine inanırlar. Kazaklar, nevruzda yaptıkları yemeğe "Nevruz-köcö" adını verir. Ayrıca, nevruz çorbası veya lapa adı verilen başka bir yemek de yaparlar ve bunları o gün komşularına dağıtırlar.
Kırgızlar, yeni yılın ilk gününe 'Nooruz' adını verirler ve o gün "Nooruz köcö" denilen özel yemek yerler. "Köcö", darı yarması yahut bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir. "Auz köcö" denilen "kavut" da bu günün özel yemeklerindendir. Kırgız yılı, gece ile gündüzün bir olduğu günde yapılan 'Nevruz Festivali' ile başlar ve Yılbaşı Bayramı 21 Mart'ta kutlanır.
Özbekistan'ın Semerkand, Buhara, Andican taraflarında törenler, nevruz günü başlar ve bir hafta devam eder. Halk, bu nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını verir ve 'Seyil Yerleri' dönme dolaplar, çalgıcılar ve seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. İkramların yanısıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir, nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.
TÜRKMENİSTAN VE AZERBAYCAN
Türkmenler, yeni yılın ilk gününe 'Novruz' adını verirler. Novruz'dan beş-altı gün önce, her Türkmen ailesi temizlik yapmaya başlar. Novruz için Türkmen çöreği, Türkmen petiri, külce, yağlı börek, şekşeke, koko, bovursak, Türkmen pilavı hazırlanır. Ne kadar çok yiyecek hazırlanırsa, yeni yılın o denli iyi geçeceğine inanılır. Semeni, Novruz'un özel yiyeceğidir. Birkaç aile birleşip büyük bir kazanda buğday özüne, un, su ve şeker ekleyerek hazırlarlar. Bir gün önceden pişirilmeye başlanan semeni, 21 Mart sabahı hazır olur.
Azerbaycan'da nevruz, üç gün sürmektedir. Her yıl Mart ayının 21-23'üncü günleri, büyük törenle kutlanır. Nevruz'dan sonraki en önemli gün, "ahir çerşenbe/son çarşamba"dır. Bu güne, "ılin ahir tek tek" günü de denir. Bayram ayı içindeki dört haftanın çarşamba günleri de önemlidir. Buna "üskü" denilmektedir. "Ahir çerşenbe"den önceki salı günü mezarlığa giden erkekler, Fatiha okuyup dönerler. Kadınlar ise mezarlığa, hazırladıkları helva, pilav ve daha başka yiyecekler ile giderler. Mezarlıkta Kur'an-ı Kerim okunur, fatihaların ardından yemekler fakirlere dağıtılıp, 1-2 saat sonra mezardan ayrılınır. Böylece nevruzda kabir-üstü uygulaması da sona erer.
Nevruz'dan bir gün öncesine, "baca-baca" denir. Çeşitli renklere boyanmış, suda pişirilmiş yumurtalar, kapı kapı dolaşan çocuklara verilir. Çocuklar o gün gruplar halinde dolaşarak,
"Nevruz, Nevruz bahara
Güller güller nahara
Bağçamızda gül olsun
Gül olsun, bülbül olsun" şeklinde maniler söylerler, yeşil alanlarda boyalı yumurtalar ve aşıklarla oyun oynarlar.
Bayram günü erkekler ve kadınlar, ayrı ayrı toplanarak bayramlaşırlar. O yıl ölenlerin, evleri ziyaret edilir. Ancak o gün yas tutulması günah sayılır. Evler dolaşılarak şeker, pirinç, yumurta vb. yiyecekler fakirlere dağıtılır. Hasta ve dost ziyaretleri önemlidir.
Nevruz: Karapapaklar'da Nevruz, Kırım Türkleri'nde Navrez, Gündönümü; Batı Trakya Türkleri'nde Mevris, Makedonya ve Kosova Türkleri'nde Sultan-ı Navrız adlarıyla kutlanmaktadır.
TÜRKİYE'DE NEVRUZ KUTLAMALARI
Anadolu'da "Sultan-ı Nevruz", "Nevruz Sultan", "Mart Dokuzu" ve "Mart Bozumu" gibi adlarla bilinen nevruz, gelenekleriyle Türk toplumu içinde de yaşamaya devam ediyor. Ağaç işleriyle uğraşmaları sebebiyle 'tahtacı' olarak isimlendirilen ve Türkiye'de yaşayan Tahtacı Türkmenleri'nde, Nevruz Bayramı, eski Martın dokuzudur ve 'Sultan Nevruz' olarak adlandırılmaktadır. Nevruz, Tahtacı Türkmenlerinin yayla çıkışında, 22-23 Mart tarihlerinde kutlanmaktadır. Tahtacı Türkmenlerinde nevruz, ölülerin yedirilip içirildiği gün olarak kabul edilir.
22 Mart, nevruzdan bir gün önceyi karşılar ve o gün, nebşlar ve bir hafta devam eder. Hvruz hazırlıkları yapılır, çamaşırlar yıkanır, yemekler hazırlanır. Nevruz günü yenilen yemekler ve ikram edilen yiyecekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı-burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir. Bu arada yakın akraba ve komşular, birbirlerine nevruz ziyaretine gidip gelmeye başlarlar.
23 Mart sabahı erken kalkılır. Yeni ve temiz elbiseler giyilerek, önceden hazırlanan yiyeceklerle birlikte mezarlığa gidilir. Mezarlığın başında bulunan ocaklarda kahve pişirilir, sohbet edilir. Herkes komşu mezarları ziyaret etmek ve çay, kahve içmek zorundadır. Daha sonra topluca yemek yenir. Bu arada sazlar çalınır, şarkılar, türküler söylenir, ağaçlarda salıncaklar kurulur ve çocuklar "bayrak" adı verilen uçurtmaları uçururlar.
Öğleden sonra kadınlar geniş bir tabağa çerezler koyarak, "hak üleştirir" ler. Yiyecekler gelen geçene dağıtılarak, "ölünün ruhuna değsin" dileğinde bulunur. Yemekten sonra aile fertleri teker teker mezar taşını öperler, daha sonra mezarlıktan dönülür.
"SUÇLAR BAĞIŞLANIR, KATILMAYAN DIŞLANIR"
Akşam komşu ve akrabalar, eğlencelerini ve sohbetlerini, yeme ve içmelerini sürdürürler, sohbetler sabaha kadar devam eder. Bu bayramda herkes güler yüzlüdür. Suçlar bağışlanır. Bayrama katılmak mecburidir, katılmayan köy halkınca dışlanır.
Yörükler arasında, nevruz ile birlikte kışın bittiği ve bahar mevsimin başladığı kabul edilir. Köy ve yaylalarda 22 Mart'ta şehirlerde ise nevruz pazar gününe rastlamazsa, bu tarihi takip eden pazar günü kutlanır. Köy halkı, 22 Mart sabahı yaylalara doğru yola çıkar, daha önceden "davar evleri" ne yerleşmiş olanlar, köyden gelen akraba ve komşularına ev sahipliği ederler. Köylerden gelen grupla yayladakiler karşılaştıklarında, bir el silah atarak "Nevruzunuz kutlu. Dölünüz hayır ve bereketli olsun" şeklinde selamlaşırlar. Gelen misafirler çadırlara yerleşir, kendilerine ikramlarda bulunulur. Sürü sahipleri tarafından kesilen kurbanlar, hep birlikte yenilir. Yörüklerde, imamlar tarafından yapılan dualara halk da katılır ve şükredilir. Gençler tarafından yapılan eğlenceler düzenlenir, yemekler yenir, şarkı ve türküler söylenir, oyun oynanır. Eğlenceler geç saatlere kadar devam eder.
Bu sebeple evdeki bütün kap kacağa su doldurulur, sabaha kadar beklenir ve nevruz gecesi, ay ışığında avluya bir tekne içerisinde su bırakılır ve sabaha kadar ibadet edilir. Yöresel inanca göre, dilek kabul edilirse, teknedeki suyun altına dönüşeceğine inanılır. Ertesi sabah bütün halk kırlara, bostanlara gider, orada çiğ köfte, şareli pirinç aşı, yumurta yerler, çeşitli oyunlar oynarlar, eğlenirler.
DOĞU ANADOLU'DA NEVRUZ KUTLAMASI
Doğu Anadolu halkı için nevruz gecesi kutsaldır. O gece, canlı cansız bütün varlıkların Yüve Yaradan’a secde ettiklerine inanılır. İnanışa göre, o gün, herkesin yıllık rızkı ve mukadderatı belirlenir. Herkes, güzel ve yeni elbiseler giyerek yeni yıla hazırlanır. Evlerde yemekler yapılır, karşılıklı ziyaretler birbirini takip eder, fakirlere yardım edilir. 17 Mart gününe bağlanan gece, aile reisi aile mensuplarının sayısı kadar küçük taş toplar, bunları evin bacasının dış kısmında bir yere koyar. Taşların kimi temsil ettiği, daha önceden belirlenir. Bayram sabahı bu taşlar yoklandığında, hangisinin altında kırmızı böcek bulunursa, uğur ona atfedilir. Bununla ilgili olarak, ailenin o uğurlu ferdi yf0uüzünden rızkın kendilerine verildiğine inanılır.
Tunceli çevresinde o gün, erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek, dua ve niyazda bulunurlar. Bunun yanında, kötülük ve sıkıntılardan kurtulma dileği taşıyan farklı uygulamalara da rastlanır.
ORTA ANADOLU'DAKİ NEVRUZ
Özellikle Orta Anadolu'da nevruz, "Mart Dokuzu" olarak bilinir. Diğer bölgelerde olduğu gibi 22 Mart sabahı oldukça erken kalkılır, mezarlar ziyaret edilir, niyet tutulur. Niyetlenecek kişi mezarlardan birer taş alarak, kırka tamamlar. Taşları bir torbaya koyup, niyet tuttuktan sonra evine asar ve bir yıl bekler. Niyet kabul olursa, taşların kırkbir adet olacağına inanılır. Bir dahaki Mart Dokuzu'nda, niyet kabul olsa da olmasa da taşlar, iade edilir.
Ziyaretlerden sonra çeşitli yemekler yenilir, oyunlar oynanır, dilekler tutulur, eğlenceler düzenlenir, büyük ateşler yakılır. 21 Mart'ı 22 Mart'a bağlayan gece de seyirlik oyunlar oynanır, eğlence ve sohbetler geç saatlere kadar sürer.
Nevruzla ilgili olarak Anadolu'da görülen diğer gelenekler arasında, ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan "Mart ipliği" adeti ve özellikle Giresun'da "Mart bozumu" adeti önem taşımaktadır. Mart bozumunda, akarsulardan alınıp getirilen su evlere serpilir, ayağı uğurlu bir misafirin gelmesi ve "Mart'ınızı bozuyorum" demesi beklenir.
Tekirdağ'da nevruz, soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve "Nevruz Şenlikleri" adıyla kutlanır. Edirne'de, 22 Mart günü yapılan nevruz kutlamalarında mesire yerlerine gidilir, eski hasırlar yakılarak üzerinden atlanır. Kırklareli'nde Nevruz, "Mart Dokuzu" adıyla kutlanır, çeşitli yiyecekler hazırlanarak kırlara gidilir.
Nevruz, İzmir Urla'da "Mart Dokuzu Şenlikleri" adıyla kutlanırken, Tire'de "Sultan Nevruz Bayramı" olarak bilinir. Uşak'ta Nevruz kutlamaları oldukça yaygındır. O gün için, "yıl yenilendi" tabiri kullanılır. Sivas'ta Mart Dokuzu'nda gök gürlerse, o yıl ürünün bol olacağına inanılır. Şebinkarahisar'da 22 Mart sabahı akarsularda yıkanıldığı takdirde, kuvvet ve sağlık kazanılacağına inanılır.
OSMANLI'DA NEVRUZ
Osmanlı padişahlarınca da Nevruz'a özel önem verildiği görülüyor. Padişahlara nevruz günlerinde "Nevruziye" adı verilen telhisler yazılarak, padişah kutlanırdı. Nevruz günlerinde müneccimbaşı, yeni takvimi padişahlara sunar, o anda aldığı bahşişe de "Nevruziye Bahşişi"adı verilirdi. Saray hekimbaşları tarafından hazırlanan ve Nevruziye denen çeşitli baharatlardan yapılmış macunlar, padişah ailelerine ve büyüklere sunulurdu. O gün için yapılmış olan macunlar, porselen kapaklı kaseler içinde takdim edilir ve müneccimbaşılar tarafından nevruz günün hangi saatinde yenmesi gerektiğini yazan bir kağıt, bu kaselere iliştirilirdi.
Geçmişte nevruziyeler, sadece fakirlere ve hastalara verilirken, zamanla talebin artması sebebiyle, haksızlık olmaması için çevreye saçılmaya başlanmıştır.