Ne diyeyeim Güzel...Ne diyeyeim sana!
UMUT SEVDAMIZ.
Baharla başlardı umutlarımız,
Sümbül kokulu dağlarımızda.
Sonra; buz olur sarkardı çatılarımızdan,
Hançer misali.
Bir hasret türküsü değildi saplanan yüreğimize.
Vefasızlığın kör kurşunuydu. Kapımızı çalan.
Oysa, toprak damlı bacalarımızın altında filizlenirdi,
Umut çiçeklerimiz.
Ve...
Daha on üçünde başlardı sevdalarımız.
Belki, komşunun al yanaklı körpesi.
Belki, uzak diyarların hasret kokan sevdasıydı,
Küçücük yüreğimizin, çırpınan kanatları.
Yorgunluk, yorganlarımızdır kara kıştan hatıra,
Ve yürek sancılarımızdır, kış gecelerimizde dost.
Bize Züleyha köşküdür. Bize Kenan yurdudur.
Tezek kokulu, tandır başlarımız ve
Kapısı kırılmış, virane evlerimiz.
Yadigârdır anadan, yadigârdır atadan,
Sevda yataklarımız.
Baharda açılan umutlarımız, kardelenler gibi aktır.
Ve beyazın güzelidir renklerimiz, parlak mı parlak.
Ne Hafızın kabrindeki gül, Ne feryada hasret bülbül.
Yeşeren bir umut, kaynayan bir pınardır gecelerimize,
Baharla gelen sevdamız.
Bir yürek yarasıdır sade, bir yürek sancısıdır riyasız.
Ve lakin buruk ve lakin umutsuz, umutlarımız.
Gün doğumunda ezilir seher dualarımız, mahzun.
Gün batımın da bükülür boyunlarımız, öksüz.
Palandöken yamaçlarına emanet, umut sevdamız.
Bir vefasızlık mermisine teslim edilir,
Tozpembe sevdalarımız.
Toprak damlı bacalarımızda buz,
Gönüllerimizde umut çiçeklerimiz,
Mahzun ve öksüz.