HAC SEYAHATNAMELERİ GEÇMİŞE IŞIK TUTUYOR
Milyonlarca hacı adayı kutsal topraklarda, Erzurum’dan 2 bin 200 hacı namzedi hac farizalarını yerine getirirken, Osmanlı döneminde 8 aydan uzun süren hac yolculuğu ile ilgili eserler kaleme alınmış. Bu yıl Erzurum’dan giden 2 bin 200 hacı adayı da kutsal yolculuklarını tamamlayıp geldikten sonra, beraberlerinde onlarca güzel hatırayı da Erzurum’a taşıyacaklar. Kimisi hacı arkadaşlarıyla anılarını, kimisi kutsal mekanlardaki heyecanını yaşamı boyunca canlı tutacak. Hac’da çekilmiş fotoğraflar Erzurumlu hacıların aziz anıları olarak kalacak.
HAC UNUTULMAZ BİR İBADET
Hac özel bir ibadet. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de hacı olmak özel bir imtiyaz ve seçkinlik. Ulaşımın bugünkü imkanlara kavuşmadığı dönemlerde, develer, gemilerle kutsal topraklara ulaşma mazhariyetine erişenler, hac serüvenlerini kaleme alarak, mübarek hatıraların asırlar boyunca canlı kalmasını sağlamışlar.
HAC İBADETİNİ KİTAPLAŞTIRANLAR
Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan manzum ve mensur Hac Seyahatnameleri'nde, kutsal yolculukla ilgili kervanların, uğrak yerleri belirtilmiş, İslam dininin 5 şartından biri olan hac görevinin yerine getirilmesiyle ilgili de hacı adaylarına bilgi verilmiş.
Kültür Bakanlığı'nın yayınları arasında yer alan ve Menderes Coşkun, tarafından yazılan ''Manzum ve Mensur Osmanlı Hac Seyahatnameleri ve Nabi'nin Tuhfeta'l-Harameyn'i'' adlı eserde, Osmanlı hac eserleri, içerik ve yazılma gayelerine göre hac el kitapları, rehber nitelikle hac seyahatnameleri, hatıra ve rapor nitelikli hac seyahatnameleri ''edebi hac seyahatnameleri'' olarak ele alınıyor.
HAC EL KİTAPLARI
Hac el kitaplarının başlık ve içeriklerine göre ''menazil-i hac'' ve ''menasik-i hac'' olarak ikiye ayrıldıkları, menazil-i hac adlı hac el kitaplarında, hac konaklarının adları ve kervan yürüyüşüne göre bir önceki konağa uzaklığı hakkında bilgi veriliyor.
Bu eserlerde İstanbul-Şam arasındaki konakların tasvirinde türbe, cami ve konaklama yerleri önem kazanırken, Şam-Mekke arasındaki konakların betimlenmesinde ise su kuyularının önemi ön plana çıkıyor.
Büyük çoğunluğu konuşma diliyle yazılan ve manzum olan bu eserlerden ''Sulhi'' mahlaslı şaire ait olduğu belirtilen ''Menasik-i hac'' adlı el kitaplarının ise haccın usulüne göre nasıl eda edileceği anlatılıyor. Bu eserlerden bazılarında hac konaklarının adları ve saat saat birbirine uzaklıkları bildiriliyor.
REHBER NİTELİKLİ HAC SEYAHATNAMELERİ
Bu eserlerin hem hacca gitmeye niyet edenler için bir rehber hem de yazarlarının hac yolculuğunu anlatan bir seyahatname özelliği taşıdığı ifade ediliyor.
Rehber nitelikli manzum hac seyahatnamelerinin genellikle mesnevi bazen de kaside türünde kaleme alındığı, bu manzum eserlerin çoğu az bilinen şairler tarafından yazıldığı belirtiliyor.
Bahri adlı şairin, Üsküdar'dan Şam'a kadar olan konakları anlattığı eserinde yer alan iki beyti şöyle:
''Üçüncü menzilümüz oldı Hersek/Sevap artar ne denlü biz gidersek''
''İrişdük Konya'ya on yedi günde/İki gün oturak itdük biz anda''
CAMBRİDGE ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ ESER
Cambridge Üniversite Kütüphanesi'ndeki yazmalar arasında bulunan Aksaraylı Seyyid Hasan Rıza-i'ye atfedilen manzum eserde yer alan bir beytte, ''Tokuzuncu konak Eskişehir'dür oturak itdük/Safalar eyledi yaran yunup arındı hoş ma'dur'' deniyor.
Cudi Mahlaslı şairin hac konaklarını ve yolculuğunu dile getirdiği ''Merahilü Mekke mine'ş-Şam'' adlı eserin eldeki manzumelerin en edebisi olduğu ifade ediliyor. Bu eserde yer alan bir beyt ise şöyle: ''Nigah-ı şefkat it cana senündür 'izz ü istiğna/Yolunda 'ömr ü mal ifna iden el-hacc Lokman'a.''
Topkapı Müzesi'ne ait kütüphanede bulunan Kamil'in manzum hac seyahatnamelerine bir başka örnek olduğu ifade ediliyor. Kamil'in eserinde Şam'dan Mekke'ye kadar menzilleri tasvir ettiği ve menziller için küçük bölümler ayırdığı belirtiliyor.
REHBER NİTELİKLİ MENSUR HAC SEYAHATNAMELERİ
Hac konaklarını ve yolculuğunu daha metodolojik bir tarzda ele alan, coğrafi ve tarihi bilgiler içeren bu eserlerin Abdurrahman Hibri, Abdulkadir (Kadri), İbrahim Hanif, Mehmed Edip ve bilinmeyen bir yazar tarafından kaleme alınan eserler, kitapta örnek olarak yer veriliyor.
Abdurrahman Hibri'nin eserinin, rehber nitelikli hac seyahatnamelerinin tespit edilen en eskisi olduğu belirtilerek, 1632 hacca giden Hibri'nin dönüşte yolculuğunu ''Menasik-i melasik'' adlı eserinde anlattığı belirtiliyor.
Bu eserin on bölüm ve bir ekten oluştuğu, Edirne'den Şam'a kadar olan konakların ele alındığı, hac yolcusu iken İstanbul, Anadolu ve Hicaz'da meydana gelen olaylar, Kabe ve Mescid-i Harem'i tamir edenler, Kabe'de makbul olan dualar, haccın kuralları, haccın edasında okunacak dualar, Hazreti Muhammed'in kabrini ziyaret etme adabı anlatılıyor.
Kadri'nin yazdığı eserde ise Osmanlı hac kervanı hakkında ilginç ve aydınlatıcı bilgiler verdiği belirtilirken, hacılara bir takım tavsiyelerin bulunduğu belirtiliyor. Eserde, hacılara sağlıklarını korumaları, uygun bir yol arkadaşı bulmaları, yeterli miktarda paraya sahip olmaları ve arkadaşlarına cömert davranmaları, kavga etmemeleri öğütleniyor.
Ayrıca eserde, hac yol güzergahı, güzergahlar üzerindeki kısa mesafeli alternatif yolların yanı sıra Osmanlı hac kervanının düzenine, emniyetinin korunmasına, alışkanlıkları ve diğer özelliklerine dair bilgiler de verildiği ifade ediliyor.
Rehber nitelikli hac seyahatnamelerinin en tanınmışı ve en hacimlisinin ise Mehmet Edib'in eseri olduğu kaydediliyor.
EDEBİ HAC SEYAHATNAMELERİ
Günümüze kadar ulaşan edebi hac seyahatnamelerinin en eskisinin 15. Yüzyıl'da vefat ettiği sanılan Ahmet Fakih'in ''Kitabu Evsafı Mesacidi'ş- şerefe'' adlı eseri olduğu belirtiliyor.
16. yüzyılın önemli şairlerinden olduğu belirtilen Fevri'nin ise 1545- 46 yılında yaptığı hac yolculuğunu Risale'de anlattığı ifade ediliyor.
EN EDEBİSİ NABİ'NİN
En edebi Osmanlı hac seyahatnamesinin Nabi'nin ''Tuhfetü'l- Harameyn''i olduğu belirtiliyor.
Tarihi, sosyolojik, coğrafi ve otobiyografik bilgiler içeren bu seyahatnamede, Nabi'nin 1678-79 yıllarında Urfa, Şam, Kudüs ve Kahire üzerinden gerçekleştirdiği hac yolculuğunu oldukça sanatlı bir dille anlattığı kaydediliyor.