ORAKÇI “MARKA BELEDİYE BAŞKANI”
İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı, gerçekleştirdiği çağdaş hizmetler, halka yaklaşımı, hizmet üslup ve disipliniyle İstanbul’da “model oluşturan Başkan” olarak halkın gönlünde taht kuruyor. Orakçı’nın başarıları Erzurum halkını da gururlandırıyor.
ERZURUMLULAR GURUR DUYUYOR
Hayata geçirdiği hizmet yatırımlarıyla, ulusal basında adından sıkça söz ettiren Beylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı’nın başarılarını sevinçle paylaşan Erzurumlular, Orakçı’nın dadaş mayasını ortaya koyduğunu, belediye hizmetlerinin yanı sıra kültürel etkinliklerle halka hizmet ürettiğini belirterek:”Orakçı gurur vesilemiz” diyorlar..
DONAT ORAKÇI’YI ANLATTI
Türkiye’nin en büyük ulusal gazetelerinden olan Sabah Gazetesi’nin Perşembe günkü nüshasında, ünlü yazar Yavuz Donat’ın köşesinden Başkan Orakçı’ya övgüler yağdırmasını, “Erzurum beşeri sermayesinden bir markanın ulusal gündeme gelmesi” şeklinde yorumlayan hemşehrileri, Başkan Orakçı’nın ortaya koyduğu hizmet modelinin bütün belediye başkanlarına örnek olması gerektiğini kaydediyorlar.
TEŞEKKÜRLER ORAKÇI
Yavuz Donat SabahGazetesi’ndeki köşesinde Başkan Orakçı’yı şöyle anlattı:
“TEŞEKKÜRLER
Üç yıl kadar önceydi.
Mustafa Malay, Erzurum valisiydi. (Şimdi Aydın valisi.)
Mustafa beyle birlikte Erzurum'un ilçelerini, köylerini dolaşmıştık.
Bir köyde "kütüphanemiz var ama kitabımız yok" demişlerdi.
Bir başka köyde ise "ne kütüphane vardı, ne de kitap."
"Dinlediklerimizi, izlediklerimizi" yazmıştık.
Sonra öğrendik ki "hayırseverler, kitapseverler" yardım eli uzatmışlar.
Ama "en büyük destek" İstanbulBeylikdüzü Belediye Başkanı Vehbi Orakçı'dan gelmiş.
Kütüphane yaptırmış.
Yüzlerce kitap yollamış.
"Kim bu Vehbi Orakçı" diye merak ettik. "Erzurum-Horasan"dan çıkmış. Ama "doğup büyüdüğü toprağı" unutmamış.
"Yazımızı" okuyunca da "Erzurum'un köylerine sahip çıkmış."
Artık "farz oldu" Beylikdüzü'ne gidip, Vehbi Orakçı'yı bulup "Erzurumlular adına teşekkür etmek."
Beylikdüzü diye bir belde
Beylikdüzü, İstanbul'un "Batı yakasında."
Atatürk Havalimanı'na 15 kilometre.
Osmanlı ordusunun, sefere çıkmadan önce "otağ kurduğu düzlük."
Beylikdüzü adı da oradan geliyor.
Nüfus 150 bin.
İstanbul'un gürültüsünden uzak, trafik sorunu yaşanmayan, huzur içinde bir belde. Türkiye'nin "50 ilinden insan yaşıyor."
"Başını dinlemek isteyenler için" ideal bir yer. Rauf Denktaş da Beylikdüzü'nde ev almış.
Beylikdüzü eşittir "ortadirek" desek yeridir.
"Alt gelir grubu" az.
"Üst gelir grubu" da.
Nüfusun büyük bölümü "orta sınıf."
Belediye bir "araştırma" yapmış.
"Markalaşma" araştırması.
Görülmüş ki Beylikdüzü "eğitim, kültür, sanat ve alışveriş merkezi" olabilir. Hemen kollar sıvanmış.
Projeler üretilmiş.
AB fonlarına başvurulmuş.
"Hayırseverler" 12 okul yaptırmışlar. 15 alışveriş merkezi kurulmuş.
30'dan fazla sinema.
3 tiyatro.
Şimdi "eğitim vadisi" kurmaya başlamışlar.
Vadide "fen lisesi, yatılı spor lisesi, sosyal bilimler lisesi, iletişim meslek lisesi, turizm meslek lisesi, engelliler için okullar, bilim ve teknoloji merkezi, kültür sanat merkezi olacak."
Belediye Başkanı Vehbi Orakçı "sizi bir liseye götürmek istiyorum" diye ısrar etti:
- Babamızın adına yaptırdık... Önünde bir resim çektirelim.
Gittik.
Lisenin üzerinde "Vali Muammer Güler Anadolu Öğretmen Lisesi" yazılıydı.
Bir varmış bir yokmuş.
Deve tellal iken, pire berber iken...
Muammer Güler adlı bir kaymakam, Erzurum'un Horasan ilçesinde görev yaparmış. (İsim benzerliği değil, o Muammer Güler, şimdi İstanbul Valisi.) Genç kaymakam yerinde duramazmış. O köy senin bu köy benim, her yeri dolaşırmış.
Kaymakam beyin yolu bir gün Dereli köyüne düşmüş.
Başlamış köyün çocuklarına "okula gidiyor musun, gitmiyor musun" diye sormaya. Çocuğun biri "ilkokulu bitirdim, sonra okuyamadım" demiş.
- Neden okuyamadın?
- Annem öldü... Babamın düzeni bozuldu... Beni okutamadı.
- Adın ne senin?
- Vehbi.
- Vehbi bin benim otomobilime... Okula gideceğiz.
Okul müdürü demiş ki "kayıt dönemi geçti." Ayrıca "yatılı okulda yer yok." Kaymakam kızmış:
- Yatak yoksa evimden yatak göndereyim... Bu çocuk kaydolacak ve okuyacak.
Vehbi başlamış okumaya.
Ortaokulu bitirmiş, liseyi bitirmiş.
Yıldız Teknik'i bitirmiş.
Ve harita mühendisi olmuş.
İstanbul-Beylikdüzü'nde çalışmaya başlamış.
Kendini sevdirmiş.
Beylikdüzü halkı da onu 2002'de "belediye başkanı seçmiş."
Vehbi Orakçı dedi ki "işte benim hikâyem." Hikâyeyi duyunca İstanbul Valisi Muammer Güler'i aradık.
"Vehbi Orakçı" dememizle birlikte sözümüzü kesti.
O benim evladım.
LÜTFEN KİTAP YOLLAR MISINIZ?
81 yaşındaki teyze "resim yapıyor." 70'lik bir başka teyze "sehpa örtüsü." Beylikdüzü'nde Halk Eğitim Merkezi'ni geziyoruz.
İngilizce de öğretiliyor.
Bilgisayar da.
Takı tasarımı, cilt bakımı, kuaförlük, resim... Her yaştan, yüzlerce insan "kursa devam ediyor."
"Bir şeyler" öğreniyor. Üretiyor.
En çok talep "3 konuda."
İngilizce, bilgisayar ve resim.
Halk Eğitim Merkezi'nden ayrılırken "yöneticilere" sorduk:
Bir eksiğiniz var mı?
"Size kütüphanemizi gösterelim" dediler:
Kitap çok az. Kitaba ihtiyacımız var. Yardımcı olursanız seviniriz.”