Erzurum, Ahilik Kültürü’nün doğduğu Şehir
Anadolu’da kurulan üretici, esnaf ve çiftçi yardımlaşma teşkilatları anlamına gelen Ahilik kültürün, Orta Asya’dan Anadolu’ya doğru yaygınlaşırken olgunlaşma dönemini Erzurum’da geçirdiği bildirildi.
AHİLİK GELENEĞİ ERZURUM’DAN ANADOLUYA YAYILDI
Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilgehan Pamuk, Ahi Evren’in Anadolu’ya gelmesiyle birlikte yerleşen Ahilik Kültürü’nün, Erzurum özelinde farklı değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Pamuk, yaptığı açıklamada, Orta Asya’dan Anadolu’ya doğru yayılan Ahilik geleneğinin, en önemli olgunlaşma dönemini Erzurum’da geçirdiğini söyledi. Osmanlı idaresinin ilk yıllarında Ahilerin Erzurum’da yaşadıklarının anlaşıldığını belirten Doç. Dr. Pamuk, “Osmanlı yönetimine geçtikten 2 yıl sonra 1520 yılında şehirdeki 12 mahalle arasında Ahi Pir Mahmud Zaviyesi Mahallesi vardı. Bu zaviye, oldukça az nüfusa sahip olan Erzurum’da, Ahilik kurumunu temsilen tek ahi ünvanlı zaviyeydi.” dedi.
İBNİ BATUTA ERZURUM’U ANLATTI
Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilgehan Pamuk, Erzurum’daki Ahilik Kültürü ile ilgili önemli bilgilerin, İbn Battuta tarafından aktarıldığını vurgulayarak, 1335 yıllarında Erzurum’dae vefat etmiş ahilere ait mezarlıkların bulunduğunu dile getirdi.
AHİ FAHRETTİN TÜRBESİ ERZURUM’DA
Doç. Dr. Pamuk, “Sığırcık mezarlığında 1335-1336’da vefat eden Ahi Fahreddin’in, Mehmed Şah’ın mezarı ve mezar kitabesi vardı. Ayrıca 14. yüzyıla ait olduğu tahin edilen Narmanlı Camii’nin arkasındaki Ahi Baba Türbesi de bu kültürle ilgili önemli izlerden birisidir. Ancak Ahilerin her ne kadar 14. yüzyılda Erzurum’da oldukları belirtilse de, önceden gelmiş olma ihtimalleri söz konusudur. 13. yüzyılda Şahrah-i Garbi’nin ehemmiyetli merkezlerinden birisi olan Erzurum, Anadolu’nun giriş kapısı konumundaydı. Özellikle Moğol tehlikesinden kaçanlar, Anadolu’nun önemli merkezlerine ulaşabilmişlerdir. Bu geçiş sırasında Anadolu’nun köprübaşı olan Erzurum’a ahilerin yerleşmesi kuvvetle muhtemeldir. Nitekim Erzurum’un kırsal kesiminde yapılan araştırmalar neticesinde en eski ahi mezarlarının 1262-1263 yıllarına ait olduğu ve ahilerin Battuta’nın geldiği tarihten 100 yıl once, 13. yüzyılın başlarından itibaren Erzurum’u mesken tuttukları gözlenmektedir” diye konuştu.
AHİLİK, ESNAF DİSİPLİNİDİR
Açıklamasında Ahilik kültürünü de anlatan Doç. Dr. Bilgehan Pamuk, bu geleneğin, toplumda birlik ve beraberliği sağladığını anlatarak, "Ahilik, kardeşlik, mertlik, yiğitlik, yardımseverlik ve misafirperverlik anlamlarına gelmektedir. Yani Türk ve İslam kültüründe ifade edilen güzel ahlaklı insan demektir. Ahinin anlayışına göre çalışmak İslam'ın bir emridir. Dürüst ve iyi çalışmak ise bir ibadettir. İmkanı olduğu halde başkalarına avuç açmak ve dilenmek günah edilmiştir" şeklinde konuştu. AHİLİK KÜLTÜRÜ HALA YAŞIYOR
Doç. Dr. Pamuk, "Gelenek, kültürün geçmişini geleceğe bağlayan can damarıdır. Geleneksel bilim, sanat, dil ve istikrarlı bir toplum hayatı olamaz. Zira gelenek geçmişten süzülerek gelmekte, asırların birikimini bu güne taşımaktadır" diyerek şöyle devam etti: "Gelenek geçmişte kalmak değil, geçmişten güç almaktır. Aldığı miras ve güçle bu günü inşa etme, yarını inşa edecek yeni nesle de kullanacağı malzemeyi hazır bırakmaktır. Bir Türk ferdi, biyolojik bakımdan yirmi, otuz, kırk veya yetmiş, seksen, doksan yaşında olabilir. Fakat ruhi bakımdan o, binlerce yaşındadır. Türk'ün tarihi kadar eskidir. Ancak o binlerce yıllık şuuru sahip olmak lazımdır".