ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Erzurum 19 Mayıs coşkusuna hazırlanıyor
Erzurum 19 Mayıs coşkusuna hazırlanıyor
Erzurum’da kaçakçılık operasyonu
Erzurum’da kaçakçılık operasyonu
ETÜ’de Sosyal Bilimler sempozyumu gerçekleştirildi
ETÜ’de Sosyal Bilimler sempozyumu gerçekleştirildi
Erzurum’da da test uçuşu yapılmıştı
Erzurum’da da test uçuşu yapılmıştı
Uçar: ‘Durmak yok yola devam’
Uçar: ‘Durmak yok yola devam’
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
22 Şubat 2010 Pazartesi - 15:31

Medar-ı İftihar Tarihçimiz: “Halil İnalcık”

İnsanlarımızın büyük çoğunluğunun her geçen gün emeklilik hesabı yaptığı bir dönemde, zamanını verimli kullanarak bir insan ömrüne onlarca ömür sığdıran insanlara gıpta etmişimdir. Özellikle de günümüz gençlerinin ve öğrencilerinin model sıkıntısı çektiği böylesi dönemlerde, 94 yaşında hâlâ okuyan, yazan, konferans veren, sempozyuma katılan Halil İnalcık gibi beyinlerimizin yaşamında, ders ve ibret almak isteyen herkese veriler olduğunu düşünmekteyim.

Medar-ı İftihar Tarihçimiz: “Halil İnalcık”

 
                                                                                                          Oğuzhan Saygılı [*]
            Özellikle 90’lı yıllardan sonra milli futbol takımımızın ve Galatasaray’ın yabancı takımlar ile oynadığı maçlarda, taraftarların “Avrupa Avrupa duy sesimizi. Bu gelen Türklerin ayak sesidir” tezahüratını duyan birçok kişi bu sözleri yadırgamıştı ve yadırgamaya da devam ediyor.
Hâlbuki bu durum, neredeyse yüzyıllardır başarıya susamış, dünya arenasında amiyane tabirle adam yerine konulmayan Türklerin; uluslar arası alandaki mütevazı başarılarının abartılı bir sevinci olarak yorumlanabilir.
Ülkenin bazı aydınlarının[1] bile samimi duygular ile dile getirdiği “bizden adam olmaz” düşüncesini gençlerimize enjekte ettiği yılların artık geride kaldığını belirtebiliriz. “Galatasaray”ın UEFA şampiyonu olması, Türkiye Milli Futbol Takımının dünya 3.sü olması, Orhan Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünü alması, “Nuri Bilge Ceylan”ın yönettiği filmlerin ardı sıra dünya çapında ödüller alması,[2] “Kemal Karpat”, “Şerif Mardin”, “Fuat Sezgin”, “Halil İnalcık” gibi akademisyenlerimizin her birinin yaşayan sosyal bilimciler arasında dünyada otorite haline gelmesi, şüphesiz yukarıda anlatmaya çalıştığım onlarca hatta yüzlerce yıldır ülkemiz insanlarının üzerine çöken özgüvensizlik bulutunun kısmen dağı(tı)lmaya başlanması şeklinde tefsir edilebilir. Şu an benim aklıma gelenler bunlar. Bu başarı listesini tabi ki daha da uzatmamız mümkündür.
            Bu hafta, yukarıdaki başarı listesinde de belirttiğim Prof. Dr. Halil İnalcık hakkında bir şeyler yazmak istedim. Bu vesileyle gazeteci Emine Çaykara’nın İnalcık ile yaptığı söyleşilerden oluşan, 2005’te yayımlanan, birkaç yıl önce okuduğum “Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı” isimli eseri[3] referans alarak birkaç satır yazmayı düşündüm.
            Kitabın konusu her ne kadar Halil İnalcık’ın yaşamı olsa da kitabın yazarı, söyleşiyi gerçekleştiren Emine Çaykara hakkında da kendisini tanımayanlar için birkaç cümle söyleyebiliriz. Çaykara, Profesyonel Fransızca rehberlikten Fransızca tercüme çalışmalarına, dergiciliğin neredeyse tüm birimlerinden yazarlığa kadar birçok alanda kendisini ifade etmeye çalışan çok yönlü bir aydınımızdır. Çaykara, 5 telif eseri, 5 de çeviri eseri Türkçemize kazandırmıştır. Bu kitabın dışında da nehir söyleşisi dizisinde daha önceki yıllarda yayımlanan “Oktay Sinanoğlu Kitabı: Türk Aynıştaynı” ve “Muhibbe Darga Kitabı: Arkeoloji’nin Delikanlısı” kitapları bulunmaktadır.
            Eser, Önsöz, Halil İnalcık Bibliyografyası, Albüm, Yaşamöyküsü, Ad dizini dışında 11 bölümden oluşmaktadır. Kitapta hocanın çocukluğu, öğrencilik yılları, ailesi, kendisini tarihçi olmaya sevk eden amiller, yurtdışındaki okul ve araştırma yılları, tarihte gezinti olarak muhtelif olay ve olgular hakkında çarpıcı, dolgun bilgiler, dünya tarihçilerinin özellikle de Osmanlı tarihine bakışı hakkında ilginç malumat, öğrencilerinin diliyle “Halil İnalcık” hakkında doyurucu bilgiler sunulmaktadır.
            Hoca’nın dünyada akademik kariyerinin yükselmesine ve otorite haline gelmesine rağmen 1973’te yazdığı bir kitabının, 7 dile çevrildikten sonra ancak 2003’te Türkiye’de yayımlandığını öğreniyoruz.(s.160) Dünya çapında sözü geçen araştırmacı ve akademisyen olmak isteyenlere de nasihatte bulunur. 3 batı dilindeki yazıları okuyamayan bir araştırmacının tam bir bilimsel araştırma yapamayacağını vurgular.
Örneğin Bernard Lewis’in üç doğu dilini (Türkçe, Arapça ve Farsça) mükemmel bilip kullandığını belirtir.(s.157) Lewis ile dostluğunun çok iyi olduğunu öğreniyoruz. İnalcık, Lewis ile yaptığı bir şakalaşmayı anlatır. Kanunî, şeyhülislamı Ebusuud Efendiyle aynı yaşta olduğu için ona “Sinde sindaşım, dünyada yoldaşım, ahrette kardeşim” dermiş. Lewis de Kanunî’nin sözünü tekrarlayarak “yaşta yaştaşım, ahrette kardaşım” deyince İnalcık Hoca “Valla güzel, yaşta yaşıtız, ama ahrette cennette mi yoksa cehennemde mi beraber olacağız” demiş. (s.159)
İnalcık şöhretli tarihçi olmasını Osmanlı arşivlerine borçlu olduğunu söyler. 
            Halil Bey, Yunanlı tarihçilerin Osmanlı yönetimine karşı önyargı yüklü olduğunu, hiçbir Yunanlı tarihçinin Osmanlı devri hakkında müspet şeyler söylemeyeceğini vurgular.(s.251) Yunanlıların kendilerini Bizans’ın varisi olarak gördüğünü, sıradan bir Yunanlı ile konuşulduğu takdirde “Megali İdea”, Bizans’ı ihya etmek”, İstanbul patrikliğinde Bizans’tan beri devamlılık ve evrensellik iddialarını duyabileceğimizi söyler.(s.179)      
            Halil Hoca 32 yıl çalıştıktan sonra 1972’de Ankara Üniversitesi DTCF’den emekli olur. Daha sonra Amerika Chicago Üniversitesi tarih bölümünde çalışmaya başlar. Burada da 21 yıl çalıştıktan sonra Türkiye’ye döner. 1993 yılından itibaren de Bilkent Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eder. Galiba 2004 yılında öğretmenliğe noktayı koyar. Akademik çalışmalarını makale yazarak, konferans ve panellere katılarak halen devam ettirmektedir. 64 yıl akademide öğretmenlik yapan, 94 yaşına rağmen halen çalışan İnalcık Hocayı ideallerinin zinde ve diri tuttuğunu söyleyebiliriz. Eski öğrencisi Prof.Dr. Mihail Maxim, hocanın bu yaşta tarih çalışmalarına devam etmesini şöyle yorumlamaktadır: “…Biz tarihçilerin beyni, tarihi canlandıran bir cihaza bağlı ve daima çalışıyor…Yaş itibariyle bazı şeyleri unutabiliriz ama I. Murad’ın ne yaptığını, eski tarihleri hiç unutmuyoruz. Hoca da öyle, Osmanlı tarihinin olaylarını, resimlerini unutmuyor. Halil Bey’in ansiklopedik bir ufku vardır, Rönesans insanları böyleydi, Nicolai Yorga aynı tipteydi. Hiç durmadan arı gibi bir şeyler yazıyor, tarihi yazarken sadece kendine ait olan tarlayla uğraşmıyor; eski Yunan, Grek-Roma kültürü ile de ilgileniyor.”(s.510)
DEĞERLENDİRME
            İnsanlarımızın büyük çoğunluğunun her geçen gün emeklilik hesabı yaptığı bir dönemde, zamanını verimli kullanarak bir insan ömrüne onlarca ömür sığdıran insanlara gıpta etmişimdir. Özellikle de günümüz gençlerinin ve öğrencilerinin model sıkıntısı çektiği böylesi dönemlerde, 94 yaşında hâlâ okuyan, yazan, konferans veren, sempozyuma katılan Halil İnalcık gibi beyinlerimizin yaşamında, ders ve ibret almak isteyen herkese veriler olduğunu düşünmekteyim. Son olarak Hocaya Allah uzun ömürler versin diyerek satırlarımı noktalıyorum.
 
 [*] Eğitimci, E-posta: ikizkuyu@yahoo.com
 [1] “Bizden adam olmaz” tezini sık sık işleyen yazarlardan birkaçını sıralayabiliriz: Aziz Nesin, Çetin Altan, Demirtaş Ceyhun vs.
 [2] 2008 Cannes Film Festivali’nde “Üç Maymun” filmiyle “En İyi Yönetmen Ödülü”nü alan Nuri Bilge Ceylan’ın, ödül töreninde yaptığı teşekkür konuşmasındaki “Bu ödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme…” sözlerini de başarıya susamış toplumun itirafı olarak yorumlayabiliriz.
[3] Emine Çaykara, “Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı”, 614 sayfa, 4.basım, 2005, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, www.iskultur.com.tr
 

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ejder tepesi 3 Mart 2010 Çarşamba 15:02

Beyefendi, bunlar öyle o kadar da övünülecek çalışmalar değil.Asıl çalışma 80 yıldır duruyor,daha tık yok.Bu padişahlar,o Osmanlı arşivlerini açsınlar da bu millete tarihini öğretsinler.Millet tarihini bilmiyor,tarihinden haberi yok.Bunların asıl görevleri de bu.Ama hiç ses yok. Yatın oğul yatın.

Yorumu oyla      6      4  
yasemin hamdemirci 24 Şubat 2010 Çarşamba 12:47

Emeğine sağlık hocam...

Yorumu oyla      6      4  
emre74 23 Şubat 2010 Salı 08:21

bir zamanlar bir millet hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya medeniyyet nedir öğretmişiz.... evet, başarıya, fethe ve fatihe, bilhasssa gönül fatihlerine susamışız. emeğine sağlık.

Yorumu oyla      6      4  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Türkiye’nin Dijital Gündemi “Eğitim”
AYHAN TÜRKEZ/İHA/ Intel tarafından ülkenin e-dönüşüm sürecinde bulunduğu ...
Diyarbakır'dan Yükselen Tarihi Çağrı
"Osmanlıların Güneydoğu Anadolu'daki İlk Kayıtlarına Göre Şahıs Ve Yer ...
"Arapların Gözüyle Türkler" Sempozyumu
ERZURUM (İHA) - Avrasya ve Arap Yazarlar Birliği'nin işbirliği ile Belediye ...
 
Türkiye’nin Havacılık Efsanesi: “Nuri Demirağ”
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok kurum ve kuruluşun yapımında bulunan ...
Kutsallarımız
“Kutsal” kavramı beraberinde“değer” kavramını da getiriyor. Çünkü kutsalın ...
Toplumsal Uyum Ve Farklılıklarımız
Her insan çevresi, yetişme şekli, mizacı ve düşünceleriyle yekdiğerinden ...
 
Türkiye’nin Erozyon Dedesi: “Hayrettin Karaca”
90’lı yılların başında kurulan, TEMA Vakfı olarak kamuoyunda bilenen “Türkiye ...
Gemalmaz Çarşısından Erzurum'u Temaşa
Çarşının en canlı ve muhabbetli dükkânı dün olduğu gibi bugün de Yakutiye ...
Yaşlılık ve yaşlılara karşı tutum
Zamanın nasıl da hızlı geçtiğini fark ederiz günün birinde.
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva