Ahmet GÖKSAN

                                                                                                        [email protected] “Bence, Kıbrıs Türk halkının Türkiye tarafından Garantisi ön planda yer alan hayati bir konudur. Bundan ne feragat edilebilir, ne de fedakarlık gösterilebilir”.

Dr. Fazıl KÜÇÜK

            Kıbrıs Türklerinin adada ve dışında çalışmalar yapan kuruluşlarından bazılarının, yaşanmakta olan gelişmelerden kaygı duydukları biliniyor. Adeta bir açmaza dönüşen çözüm görüşmelerinden duyulan rahatsızlığı kamuoyunun bilgisine getirmek ve izlenecek yöntemler görüşüldü.

Adı geçen toplantı 6 Temmuz 2009 gününde Gazimağusa’da Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin ev sahipliğinde yapıldı.

Uzman konukların da katılımlarıyla başlayan çalışmalar sonrasında tarihe, ‘06 Temmuz 2009 Gazimağusa Bildirisi’ ile not düşüldü. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 35. yılının yaşanmakta olduğu bu günlerde yayımlanan bildiri oldukça anlamlıdır.  Çünkü AB süreci de aynı yoğunlukta sürdürülmektedir.

Sivil toplumu sürekli olarak öne çıkarmayı bir marifet olarak sunmakta olan AB’nin önde gidenlerinin de gereken dersi alacaklarını düşünmek istiyoruz. 2009 yılının sonlarında veya 2010 yılı başlarında yapılacağı duyurulan referanduma kadar kamuoyunun uyanık ve dik duruşu göstermesi gerekmektedir. İngiliz sömürgecilerinin çıkardıkları yasalara karşı direnme hakkını kullanan Kıbrıs Türkleri gelinen bu noktada direneceklerinin işaretlerini vermektedirler.

Üzerinde tek  bir merminin bulunması halinde cezasının idam olduğunu bilerek varlığının devamı için direnmiştir. Sonrasında da Anadolu’nun güzel insanlarının da katkıları ile devletlerini kurmayı başardılar. Annan’ın belgesinin oylandığı günlerdeki gibi oyuna gelmemek için çalışmalar yapmaktadırlar.

Kıbrıs Türk Koordinasyon Konseyi  = KTKK = de bu amaçla kurulmuştur. Çalışmalarını da partiler üstü olarak da sürdürecektir. Yeni yapılanmanın temelinde bu olgunun yatmakta olduğunu yinelemek istiyoruz. Hiçbir kimsenin buzağının altında öküz aramaması gerekiyor.

Konseyin yayımladığı bildiride, “Kıbrıs’taki gerçeklere dayalı, mülkiyet konusundaki politikalarımızı gözeten sulandırılmamış ‘iki kesimlilik’ ve iki halkın ayrı ayrı kendi geleceğini tayin etme haklarını içerecek şekilde, Kurucu Devletler arasında ‘siyasi/egemen eşitlik’ temelinde ‘yeni bir ortaklık devleti’ kurulmasının, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı ile olası bir uzlaşının AB birincil hukuku olmasına özen gösterilmesinin, çözümün vazgeçilmez unsurları olarak savunulması” vurgulanıyor.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da yapılan görüşmelerden sonra açıklanan görüşlere de açıklık getirmek durumundayız. Özellikle garantiler konusunda Kıbrıs Türklerinin ortak görüşü olan, “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin” şu veya bu şekilde sulandırılmaması gerekmektedir.

Sulandırılma olayının gündeme taşındırılması durumunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve varlığını daha güçlü olarak sürdürmesinin sağlanmasını gerekli görüyoruz.

Kıbrıs Türkleri, 1950’li yılların sonlarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu günlerde, garantiler konusu görüşülürken masada taraf olarak bulunuyordu. Şimdilerde konunun Türkiye -  İngiltere ve Yunanistan arasında yapılacak olan görüşmelerle belirleneceği duyuruluyor. Bu açıklamayı son derece sakıncalı buluyoruz.

Bu yaklaşımı, ileride yaşanacak olan tüm olumsuzluklara çağrı çıkaran bir söylem olarak alıyoruz. Burada bir güvensizlik söz konusu değildir. Kıbrıs Türklerinin, masada hakkını arayan bir taraf olarak da oturmasının kim veya kimlere zararı olabilir. Kıbrıs Türklerini adanın Yunanistan’a bağlanmasına giden yolda engel hatta hain olarak görenlerin ekmeğine yağ sürülmemelidir.

Bize ayrılan sayfanın da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türk Koordinasyon Konseyi’nin bildirisinde yer alan diğer konuları önümüzdeki hafta değerlendirmeyi sürdüreceğiz.

“Yaş 35 yolun yarısı eder” diyen ozanın belirtmesine karşın bizler yolun yarısında değiliz. 35. yılına ulaştığımız Kıbrıs Barış Harekatı’nı, nice 35 yıllarda kutlamaya devam edeceğiz. Gelecek kuşakları, bu bilinçle yetiştirmeyi de sürdüreceğiz.   

Bu onurlu ve mutlu günün yıldönümünde şehitlerimizi ve daha sonra yaşamlarını yitiren gazilerimizi en içten saygı ve sevgi ile anıyoruz. Köşelerine çekilerek onurlu bir görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşayan gazilerimizi de selamlamak istiyoruz. Yaşamlarını sağlıkla geçirmelerini diliyor ve istiyoruz.

SEVGİ ile kalınız…