ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Aydın'dan AGİT sunumu
Aydın'dan AGİT sunumu
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi

İsmail Bingöl

Şehirler İçin Tarihinin Büyüklüğüyle Övünmek Yeterli mi?
27 Eylül 2009 Pazar

“Şehirler... Şehirler... şehirler... Geçmiş zamanın kırık dökük aynaları. Güzelliğiyle, çirkinliğiyle, yaşanmış zamanların izlerini taşıyan şehirler. Dün zamanıyla birlikte var olan, bugünse, sükûtun çın çın çınladığı zamansız mekânlarıyla zihnimizde hüzün imgeleri oluşturan şehirler... Bir camiinin ışık çavlanlı görkemi, bir minarenin kalem gibi zamana mesaj ileten inceliği, bir türbenin yaşamla öte dünya arasında kurulan dengeyi yansıtan derûnî hâli, bir çeşmenin ya da bir şadırvanın ezelle ebed arasındaki akışı nakışlayan şırıltılı ilâhisi, bir yaşlı çınarın destansı bilgelikler çağrıştıran tarihî kimliği, işte bir şehrin ruhumuza ışık huzmeleri salan şiirselliği.”

            Şiirsel ifadelerle bir şehrin şiirselliğini anlatan bu cümleler şair ve yazar Arif Ay’ın... Ve benim, içinde yaşadığım şehrin, ruhuma hâlâ “ışık huzmeleri salıp salmadığı ya da hangi oranda saldığı konusunda bazı tereddütlerim var. 

            Tarihçilerin bildirdiğine göre, Anadolu’nun geçiş noktalarında kurulmuş, çoğu kişinin, soğuğu ve yılın büyük bölümünde kalkmayan karıyla hatırladığı bu şehir, 1520 yılında geçmiş Osmanlı hâkimiyetine... Fakat bir gerçek var ki o da, şehrin, Türklüğe mekân olmasının başlangıç yılının daha önceki asırlara uzanıyor olması... Bir başka gerçek de; gücünü, hâkimiyeti altına girdiği bütün Türk devletlerinin gücüyle birleştirmesi ve güçlerine güç katarak, onları yüceltip büyütmesidir.

            Hiç bir zaman kendiliğinden teslim olmadığı gibi, kahramanlığına boyun eğdiklerini de, sırtından hançerlememiş, ihanet tuzakları kurarak adını haine çıkarmamış.

            Onun içindir ki, mertliğiyle, yiğitliğiyle dolaşıp durur olmuş dillerde... Hep bu yönüyle yer etmiş gönüllerde... Zalimleri hiç bir zaman barındırmamış, toprağında... sinesinde...

            Ne var ki, her şeye rağmen bugün bile, bakınca, tarihin sesi, soluğu olduğunu ayan beyan gördüğümüz bu şehrin, sahip çıkılmadığı takdirde, gelecekte bu görüntüsünü (hem; gittikçe değişen insan varlığı ve hem de tarihi zenginlik açısından… Bizim burada el aldığımız konu; ikincisi…) kaybedeceği söylenebilir.

            Zira; geçmişin, günümüze yansıyan yüzünün en belirgin örnekleri olan ve geçmişi bugüne bağlayan tarihi varlıklar açısından oldukça zengin olan bu şehir, elindekini avucundakini bir mirasyedi sorumsuzluğuyla tüketmekte, günbegün yok etmekte onları...

            Gelecekte, kültürel birikimi darmadağın olmuş bir şehirle, geçmiş arasında bağ kurmak elbette ki zor olacaktır. Ve bu durumu sonraki nesillere anlatmakta oldukça sıkıntıya düşüleceği muhakkaktır. Zira, diğer şehirlerimizde olduğu gibi, bu şehirde de atalar mirasına  sahip çıktığımız söylenemez.

            Görkemli görünüşleri ve sahip oldukları estetik güzellikleriyle görenlerin gözünü kamaştırıp, ruhunu aydınlatan eserlerin bakımı ve onarımı konusunda her gelen gideni aratmıştır. Ve hiç kimsenin aklına, zamanın insafına terkedilen ve bir daha yapılamayacak bu “atalar mirası”nı korumak için ciddi, dikkatli ve kalıcı tedbirler almak gelmemiştir. Gelse de uygulanmamıştır. Hâlâ sözlerle vakit doldurulmaya, ele geçen fırsatlar, boş tartışmalarla heba edilmeye çalışılmaktadır.

            Hep tarihimizin eskiliğinden, milletimizin yüceliğinden, zaferlerimizin büyüklüğünden söz edip dururuz. Peki, bu kadar eski bir tarihe sahip, bu kadar büyük zaferler kazanmış bir millete, tarihi miras olarak atalarından ne intikal etmiştir? Eğer onlardan bize kalan kültür varlıklarımızı korumakta daha fazla gecikirsek, gün gelir, yukarıdaki soruya verecek cevap bulamayız.

            Sahip olunmayan  kültürel değerlerin nasıl yerle bir edilip, yerine köksüz ve medeniyetsiz binalar yapıldığını bilen canlı şahitlerin bir kısmı henüz hayattadırlar ve bu durumu daha yakından bilmektedirler;.

            Yerlerine yenileri konulamayacak olan sanat değeri taşıyan evlerin, konakların, bir gecede yıkıma uğratıldığının ve ayakta kalma mücadelesi verenlerin de kendi başlarına yıkılmaya bırakıldığının bizler de şahidiyiz.

            Yıkıldıklarında, bir daha ihya edilmeleri mümkün olmayan ( Çünkü; ne onları yapan ustaları bulabiliriz ve ne de onları yaptıracak fedakâr insanları... ) bu mekânların; niçin böyle görmezden gelindiğini merak ederim. Ve bu ülkenin yönetimine talip olanların çok azının kafalarında onlarla ilgili bir bölümün yer aldığını hatırladığımda da içim acır.

            Halbuki, “ Şehirler ruhlarımızı yansıtırlar.” Ahmet Hamdi Tanpınar’ın cümleleriyle; “Cedlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. ”

            Bu gidişle ise, “ o iman ve o ruh öldürüldüğünden beri şehirler çirkinliğin, kimliksizliğin, kişiliksizliğin, estetiksizlik ve şiirsizliğin mezar taşları olarak dikilip durmaya” başlayacaklardır karşımızda...

            Şehirlerin; cedlerimizden devraldığımız o ruh yapısını gelecekte de yansıtmasını istiyorsak, tarihî mirasımıza sahip çıkmalı ve bu ruha uygun şehirler inşa etmeliyiz.

            Bana ayrılan yerde bunları yazmak geçti içimden bu hafta...

            Artık kim okur, kim dinler; bilemem.

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
ahmet 28 Eylül 2009 Pazartesi  18:58

Bir ramazan günü,çok sevdiğim 'tanınmadan şehrin sokaklarında dolaşmamın' ve yine kendi kendimize bir lokantada iftar etmenin sonucunda;eskiden beri sevip saygı duyduğumuz Erzurum dan hiç de iyi intiba ile ayrılmadığımı üzülerek ifade ediyorum..Eski dadaşların sadece ruhu dolaşıyordu Erzurumda İsmail Bey..Selamlar

Yorumu oyla      7      5  
Cahit Coşkun 28 Eylül 2009 Pazartesi  11:42

Sayın Bingöl,yazılarınızı severek okuyorum.Erzurum mahalli gazeteciliğine nitelik kazandıran birkaç isimden biri olduğunuzu ifade etmek isterim.Yalnız bugünkü yazınızda kullandığınız " imge " kelimesine gerek var mıydı ? Yazının içinde bir ayrık otu gibi duruyor sanki .. Güzel Türkçemizin içine düşürüldüğü uydurukça belasından kurtulmasına sizin gibi aydın gazetecilerin yardımcı olmasını beklerken yozlaştıranların değirmenine su taşımayalım lütfen.. Saygılar..

Yorumu oyla      7      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hızlı Tren Haritasında Büyük Bir Boşluk: Erzurum
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Ateş nereden tutuşuyor?
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Erzurum’da Tarih Yürüyüşü yahut 3 Temmuz’un Sırrı
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva