ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
 Atatürk’ün Erzurum’u teşrifinin 106. yıl dönümü 
 Atatürk’ün Erzurum’u teşrifinin 106. yıl dönümü 
'Erzurum böyle de güzel'
'Erzurum böyle de güzel'
ETSO'da TESK gündemi
ETSO'da TESK gündemi
Başbağlar şehitleri törenle anılacak
Başbağlar şehitleri törenle anılacak
32 yıldır dinmeyen acı: Başbağlar
32 yıldır dinmeyen acı: Başbağlar

İsmail Bingöl

Şehir Sırrını Yenilemeli
9 Mart 2011 Çarşamba

Bir direnci yaşatmak gibidir; bir şehri belleğinde, anılarında yaşatmak... Bir tutkuyu, bir sevgiyi, ömür boyu sürdürmek sevdasında olunan bir dostluğu belki de... Şehir anlaşıldıkça, her mesafede, her durakta çözüldükçe, şehir giderek anlam kazandıkça, şehre dair bilinenler de çoğalır ve yeni zamanlara, yeni iklimlere, yeni anlatımlara kapı açılır.
Uzaklaştıkça seneler, ayrıldığımız ve bir zamanlar yaşanılan şehir, toplam bir görünüşten ziyade, bölünür, parçalanır ve her detayda yeni bir görüntüsüyle çıkar şehir sevdalısının karşısına... “İçindeyken fark edilmez de güzelliği, uzaklaşınca ağlanır bir kelimeye hasret (...) Katlanarak akan duru bir su olunca zaman, kendi denizine çeker kürekleri şehir. (...) Şehir size atanız olduğunu hissettirerek gelir.” (İskender Pala)
Tarihe malolmuş ayrıntılar deşilir, açılır ve tekrar tekrar bakılır içeriğine... Her bakış ve her bakış sonucunda meydana gelen çözülüş, ayrılıp gittiğimiz (ya da hâlâ yaşanılan) şehre ait bağlılığı daha da körükler; şehrin yeniden keşfedilmesini ve onunla ilgili yeni verilere ulaşılmasını sağlar. Terketmeyle, bırakıp gitmeyle kurtulamazsınız şehirden. Bir “kurtuluş”u doğurmaz her ayrılış... Hatta; uzaklaşırken bile, şeyhinin emriyle seyyah olmuş bir derviş gibi, ipi şehrin elindedir. Yeri geldikçe kendini okutur, hatırlatır.
İnsanın mazisinde gizli olan hayatına el koymuştur bu ilk şehir. Aradan yıllar geçmiş olsa da, bir gün aniden çeker getirir kendine... Yeni yüzünü, yeni tavrını, yeni şeklini göstermek, geçmişte yaşananları; mekânlarıyla, insanlarıyla yeniden duyurmak için... Çekip gitmek çare değildir; şehirden kurtulmak için...
Şehirlerin kurtuluşu ve gelecekte de ismini, ününü ve varlığını devam ettirmesi için şehir sevdalıları ya da daha açık bir ifadeyle şehirlilik bilincine erişmiş insanlar gereklidir. Ancak onların çabası, işin üzerine ciddiyetle eğilmeleri neticesinde şehir; geçmişini elinde tutarak, "yenilenme sürecine" uyum sağlayarak ayakta kalabilir ve kendinden bekleneni verebilir. Bu durumu daha ayrıntılı bir şekilde, şehir üzerine düşünen ve düşündüklerini kalemi aracılığıyla topluma yayan bir yazarın dilinden anlatırsak:
“Çevresine giderek daha fazla duyarsızlaştırılan insanımızın doğup büyüdüğü, yaşadığı, sevdalandığı, evlendiği, yaşlandığı; kısacası yıllarını yollarına bir halı gibi serdiği semtlerini(şehrini) sevmesi iki şeye bağlıdır. Birincisi çevresine duyarlı olmasına, yani ilgisinin canlılığına; ikincisi de, çevresi hakkında bilgi sahibi olmasına.
Ancak toplumun ilgi ve bilgi düzeyleri birbirine eklemlenebilirse, insanların yaşadığı çevreye sahip çıkmaları ve bir şehirlilik bilinci oluşturmaları mümkün kılınabilir. Şehirlerimizin içine yuvarlandığı sahipsizlikten kurtulmalarının yolu da, şehre yönelik bilincin oluşturulması ve diri tutulmasından geçmektedir.
Bu bilincin oluşturulması için semtlerin tarihleri ve o tarihten bugüne kalan eserlerin üzerindeki anlamsızlık örtüsünü çekip alarak, onları yeni bir anlam halesiyle donatmak, insanların çevrelerini kendi muhayyilelerinde yeniden şekillendirmelerine ve onun tarihi ile kendi hayatları arasında bağlantılar kurmalarına yardımcı olacaktır.” (Mustafa Armağan)
            Şehir, tamamlayıcısıdır da hatıraların... Onsuz anlatımlar yarımdır çünkü... Mekânın bıraktığı iz hakkında ne söylenebilir şehirden söz edilmeyince... Takılır geçmişin ardına bir şehirde geçirilen günler ve o günlerde yaşanan, insan olduğumuzun ispatı bağlılıklar, karşı konulmaz duygular, dostluklar, arkadaşlıklar...
Ve şehir sevilmelidir bütün bunlar adına... Ki; çözmek için kendimizde güç bulalım. Onu yaşatmak içinse aşk… Çözülmesi azalmış ya da son bulmuş şehirlerin, giderek bir bilmece halini alacağı ve meçhuller bahçesinde kendine ayrılmış yeri dolduracağı unutulmaya!
Tıpkı; "Şehir bir muammadır, çözüldükçe yeniler sırrını” sözünde belirtildiği gibi...
Sırlarıyla ilgilenilmeyen ve ruhunda gizlediği muammaları çözmek için uğraşılmayan şehirler, şehir olmaktan çıkar, birer beton yığınına dönüşürler. Ve bu şehirler; isimleriyle yaşasalar da, artık o eski şehir değildirler. Çünkü; bizim bahsettiğimiz şehir ya yıkılmıştır ya da hoyrat ellerden, bakmasını bilmeyen gözlerden kendisini gizlemiştir.
           

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
şehir 9 Mart 2011 Çarşamba  16:29

eğitim şart ya hani gerçekten de öyle...eğitimcilerimizin eğitimsiz olmaları yüzünden şehirlerdeki gurbetçi hocalar yüzünden ailelerin duyarsızlığı yüzünden nesiller şehirlere duyarsızlaştılar... ama erzurum da bence o ruh hala devam ediyor bizler Erzurum'da olduğumuzdan dolayı o ruhun farkında değiliz.biraz başka şehirlere Erzurum dışına çıktığımız zaman farkı hissedebiliyorsunuz.Zararın neresinden dönülürse karlıdır.Erzurum'umuz içinde bu böyle nereden dönsek karlıyız herkes bir an önce bir şeyler yapsa bu ruhu arttırrarak devam ettirebiliriz bence.Öğretim görevlileri danışmanlar hocalar öğretmenler iş adamları vs herkes bir parçasına baksa tamam !!!

Yorumu oyla      7      5  
Zeki Öznili 9 Mart 2011 Çarşamba  10:12

Erzurum'un sırrı mı kaldı? Hoyratça yok ettiler Erzurum hafızasını.. Erzurumlu dediğimiz o yere göğe sığdıramadığımız Erzurumlular seyretti..Bir ruhsuz şehir kaldı geride..Sadece adı Erzurum..

Yorumu oyla      7      5  
Tahsin 9 Mart 2011 Çarşamba  09:01

Usta Kalem, Usta düşünür analizine katılmamak mümkün değil.Özenle seçilen,cümleler, yapılan doğru analiz ve varılan sonuç! Harika ama yıkılan, hoyratlaştırılan bir şehrin bu güne gelmesinde düşünenlerimizin ya da; sadece düşündüklerini yazanların sence, suçu yokmu?

Yorumu oyla      7      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Gazze Sınavı ve Tarihin Suskun Ortakları
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
İran’dan alınacak ders
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Bunun Adı Medeniyet mi Şimdi?
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva