Haftalardır altını çizdiğimiz konuyu Erzurum’un en eski sivil toplum örgütlerinden Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSİAD) farklı bir cepheden ele almış.
Tam da söylemek istediklerimizin kayda geçtiği çalışma çarpıcı tespitlerle yüklü.
Hele bir kavram var ki, hepimizi derin hem çok derin düşünmeye sevk etmeli ve çare için ciddi mesai harcatmalı.
“Musalla taşı önünde buluşma”
Raporu hazırlayan DOSİAD Sosyal Araştırmalar Komitesi.
İsterseniz raporun can alıcı bölümlerinden aktarımlar yapalım.
Mesela deniyor ki, dikey yapılaşmaya paralel olarak, özellikle Erzurum kent merkezinde komşuluk ilişkileri zayıfladı.
Yine, “Komşuluk ilişkilerinde maddi endişelerin ön plana çıktığı, sosyal statü ve gelir durumuna göre yeni bir komşuluk ilişkisi geliştirildi” tespiti yapılıyor.
Bir başka dikkat çekilen husus, “Aynı binada oturan daire sakinlerinin bile birbirlerini tanımadığı” gerçeği.
Dahası, bütün bunlara sebep olan da kayıt altına alınmış.. “İlde manevi hassasiyet ve endişelerin yerini maddi amaçlara terk etmesi”
Kenti sahiplenme olgusu.
Israrla altını çizdiğimiz kavram bu.
Kentsel dönüşüm bu açıdan ele alınmalı ve doğal yapıdan asla ödün verilmemeli.
Verilirse ne olur?
DOSİAD’ın raporunda kayda geçenler olur.
***
Yetkin bir ekibin emeği olarak önümüze konan raporun içimizi acıtan bir bölümü var ki, bütünüyle paylaşmayı gerekli görüyoruz.
Bu kısımda aynen şu görüşlere yer veriliyor:
“Erzurum’da bundan yirmi yıl öncesine kadar rengi, motifi ve ahengi ayrı, ancak duruş ve hassasiyeti Erzurum eksenli, yaşayanlarının önceliğinin Erzurum olduğu bir mahalle kültürümüz vardı. Bu mahallelerde yaşayanlar kendilerini öncelikle semtleriyle ifade eder, hatta isimlerin önüne tanıtma sıfatı olarak mahalle adı getirilirdi.
Çırçırlı, Yoncalıklı, Kavaklı, Gavurboğanlı, Dere Mahalleli, Dağ Mahalleli, Tosyalı, Hacı Cumalı, Kadanalı, Mahallebaşılı, Muratpaşalı, Eminkurbulu gibi sıfatlarla anılmak Erzurumluluk hasleti içinde bir övgü sebebiydi.
Hemen her tarihi mahalle konut mimarisinden mahalle motiflerine kadar kendine özgün bir durum sergiler, mahalle içi dayanışma ve yardımlaşmalar bir vecibe ve görev sayılırdı.
Mahalle Büyükleri öncelikle gençler olmak üzere Mahalle’nin ufuk ve yol haritasını belirler, birer kanaat önderi gibi mahalle içi yüksek ahlak disiplini sağlardı. Ancak yatay yapılaşmadan dikey yapılaşmaya geçiş, gelir farklılığının artması, mahallelerde yaşam kalitesinin düşmesi bir yabancılaşma süreci başlattı. Bu süreç önce mahallelerin kültürünü, sonra da ilin kültürünü olumsuz etkiler hale geldi”
Bu görüşlere itiraz edecek olur mu?
Sanmam, zira hakikatin taa kendisi aktarılmış.
***
Rapor sadece tespit yapmıyor, çözüm teklifinde de bulunuyor.
“ Erzurum’da yeni gelişmeye başlayan musalla taşı önünde buluşma anlayışının kent kimlik ve kültürünü erozyona uğrattı. Büyükşehir Belediyesi merkezli olarak, ilçe belediyelerinin de dahil olduğu bir şekilde mahallelerde kaynaşma, dayanışma etkinlikleri gerçekleştirilmesi gerekiyor” diyerek.
Buna ek olarak elbet farklı teklifler de vardır.
Asıl altı çizilecek nokta, modern zaman kentlerinin bir çok değeri göz göre göre katlettiği, kaybettiği. Öyle bir kayıp ki, insanlarda hissiyat halini mefluç hale getirdi. Adeta, kendi ellerimizle yapıp ettiklerimiz bizatihi kendimize hayat hakkı tanımaz oldu.
Derdimiz net: yeniden “mamur ve meskûn yerler” elde etmek!
DOSİAD’ın raporu bunun için önemli.
Umalım, ilgililerin de ilgisini çekmiş olsun!
Ve tabii, diğer STK’lar da bu ve benzeri çalışmalarla toplumsal sorumluluklarını yerine getirsinler.
KAYNAK: http://www.gazetepusula.net/yazarlar/30/dosiadin-cizdigi-erzurum-resmi_1642.html