Kıbrıs’ta geçtiğimiz hafta sonunda yapılan seçimin sonuçları nedeniyle yeni bir dönemin başladığını söylemek durumundayız. Bu güne değin çözüme karşı olduğu öne sürülen bir siyasi parti, bir oy farkla olsa bile birinci parti oldu. Halk, çözümden yana olduğunu söyleyen partiye ise muhalefetin anası olma görevini verdi.
Demokrasilerde bu tür sonuçların alınması son derece doğaldır. Buna karşın Rum ve Yunanistan’ın önde gidenleri karşı saldırıya başladılar bile. Kıbrıs Türk halkının iradesine ipotek koyma çabalarına dört koldan devam ediyorlar. Din adamı kılıklı papazlar bile aynaya bakmadan gözleri dönmüş gibi saldırıyorlar.
Umut yorgunu durumuna düşürülen Kıbrıs Türkleri, çözüm için yeni bir pencereyi açtıkları gerçeğini görmek istemiyorlar. “En iyi Türk bizim gibi düşünen Türk’tür” yaklaşımında olduklarından saldırdıkları biliniyor.
Son elli yıldır değişik dönemlerde ortalık yere çıkan çözüm önerilerini de benzer yaklaşımlarla kabul etmediler. Böylelikle de çözümsüzlüğü tetiklediler. Kıbrıs Türklerinin umut yorgunu olmalarının temelinde bu olgunun yattığının bilinmesi gerekiyor.
Annan’ın belgesi diyerek ortalık yere çıkan ucubeye bile ‘Evet’ diyen veya demek zorunda bırakılan Kıbrıs Türklerine verilen sözler adeta buharlaştırıldı. Bu noktada, Rum ve Yunan tarafının baskılarının olduğu biliniyor.
Dağılma sürecindeki AB’nin birer ayrıcalık olarak vermeye çalıştığı katkıların bile Kıbrıs Türklerine ulaştırılmasında takoz oldular.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki seçim sonuçlarını bile kabul etmiyorlar. Bunların demokratlıkları ve çağdaşlıkları bu kadardır. Suçluların telaşı içinde oluyorlar mı ne…
Seçim sonuçlarının doğru okunması noktasında, Kıbrıs Türklerinin çözümden yana oldukları görülecektir. Kıbrıs Türkleri, BM belgelerinde de kabul gören iki devletli ve iki uluslu, sınırları güvence altına alınmış bir çözümden yana olan duruşunu göstermiştir.
Kıbrıs Türkleri bu noktadan geri adım atmaktan yana olmadığını ve bu kararlarının onaylanmasını haklı olarak istemektedirler. BM parametreleri diyerek ortalık yere çıkanlar, bu ilkeyi iğdiş etmek için her türlü oyunu oynamakta sakınca görmüyorlar. Bu davranışları ile de çözümsüzlüğü tetiklemektedirler.
Kıbrıs Türklerinin verdiği bu karara, herkesin saygı göstermesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Bu kararla, Anavatan Türkiye ile birlikte varlıklarını sürdürmek istemektedirler. Verilmiş olan bu kararı sulandırmaya kalkışmanın, adının ne olduğunu sizlerinde bildiğinize inanıyoruz.
Siyasetçilerin bu kararı doğru okuyup doğru algılamaları gerekiyor. Bunun yapılması sonrasında çözülemeyecek sorununun kalmayacağının da bilinmesi gerekiyor.
Ortaya çıkan seçimin sonucu, Türkiye’nin uluslararası arenada elini güçlendirmektedir. AB’nden ve dışarıdan yapılan tüm baskılar karşısında hareket alanının genişlediğini söylemek durumundayız.
Siyasetçilerle diplomatlar, Rum Yönetimini tanıyın, limanlarınızı açın Türk Silahlı Kuvvetlerini adadan çekin baskılarını hafifletebilme ve ortadan kaldırma gücünü yakalamışlardır.
Yıllardır dillendirilmekte olan eşitlik temelindeki bir çözümün çıkar bir yol olmadığı, bu seçimin bir başka can alıcı sonucu olmaktadır.
Egemenliğin olmayacağı bir çözümün ömrünün de kısa süreli olacağının bilinmesi ve söylenmesi gerekiyor.
Diğer yandan Kıbrıs’ı çözün sizi AB’ne alalım diye dayatmada bulunanlara, güzel bir yanıt verildiğini de vurgulamak istiyoruz.
Aynı şekilde 2004 yılında Annan’ın belgesine evet diyerek Türkiye’nin üyelik sürecini açtıklarına inandırılmışlardır.
Geldiğimiz noktada bu yaklaşımın ne kadar yanlış ve sakat bir bakış olduğu ortalık yere çıkmıştır. Bu sonuçlar Türkiye’nin üyelik sürecinin önünü açacak mı ne…
Gelinen bu noktada TBMM’ne ve siyasetçilere yaşamsal önemde görevler düşmektedir.
Parti çıkarlarını bir kenara bırakarak, serinkanlı olarak ortak bir görüş üretmeleri gerekiyor.
Buradan çıkarılacak olan ortak görüşün, Anadolu’nun güzel insanlarının beklentilerine yanıt verecektir.
Kıbrıs Türkü’nün gösterdiği bu onurlu duruşla aydınlanan yolda eşit ve egemen bir devletin oluşması dileğimizi bir kez daha yinelemek istiyoruz.
Hodri meydan…
SEVGİ ile kalınız…