YALANIN BELGESİ
Ermeni Agos Gazetesi'nin internet sitesindeki ''Bir Zamanlar Anadolu Ermenileri'' bölümünde, Selçuklu dönemine ait Erzurum'daki bazı tarihi eserlerin kiliseden camiye çevrildiği ileri sürülüyor.
İstanbul'da yayınlanan Agos Gazetesi'nin ''www.agos.com.tr'' internet sitesindeki ''Bir Zamanlar Anadolu Ermenileri'' bölümünde, ''Çifte Minare, Ulu Cami, Tophane'' gibi tarihi değerler, camiye dönüştürülmüş kiliseler olarak lanse ediliyor. Sitenin ilgili bölümünde, 50 il ve ilçede yer alan Ermeni nüfus ve diğer özelliklere de yer veriliyor.
İŞLERİ GÜÇLERİ SAHTEKARLIK
Agos Gazetesi'nden isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu bölümün, 1992 yılında Fransa'da yayımlanan ve Ermeni yazarlar Raymond Kevorkıan ile Paul Papuçyan tarafından kaleme alınan, ''Osmanlı İmparatorluğu İçinde Ermeniler'' isimli kitaptan alıntı olduğunu belirtti.
Yetkili, kitapta 1914 yılı itibariyle Anadolu'daki Ermenilerin demografik özelliklerinin anlatıldığını ve iddiaların, yazarlar tarafından ele alındığını söyledi.
''DÜNYA KAMUOYUNU YANLIŞ BİLGİLENDİRİYORLAR''
Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Ermenilerin hiçbir belgeye dayanmadan yürüttükleri siyasetlerini, sanat alanında da yaptıklarını belirterek, ''Burada da açıkça görüldüğü gibi, dünya kamuoyunu yanlış bilgilendiriyorlar'' dedi.
TARİHİ GERÇEKLER ERMENİ İDDİALARINI YALANLIYOR
Kürkçüoğlu, camiye dönüştürüldüğü ileri sürülen Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami ve Tophane gibi tarihi eserlerin, Türk-İslam kültürünün en iyi örnekleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Ermenilerin yalan siyaseti, sanat alanında da kendini gösteriyor. Ermeniler, sadece Türklere ait olan tarihi eserlere değil, Kafkasya'daki Gürcü ve Bizans tarihi eserlerine de sahip çıkmaktalar. Ermenilerin azınlık psikolojisi bunalımı içinde hiçbir belgeye dayanmadan, tarihi eserlere bile sahip çıkmaları, büyük bir acziyettir. Tarihi eserlerimiz, Anadolu'nun Türk yurdu olduğunu belgeleyen niteliktedir. Kimse bunu görmezden gelemez.''
KİLİSE OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEN TÜRK TARİHİ ESERLERİ
Yrd. Doç. Dr. Kürkçüoğlu, söz konusu kitapta yer alan ve kiliseden camiye dönüştürüldüğü ileri sürülen Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami ve Tophane gibi eserlerin, Anadolu Selçukluları döneminde yapıldığını ve bunun da çok iyi bilindiğini ifade etti.
Malazgirt Zaferi'nin ardından, Sultan Alparslan'ın, komutanlarına Anadolu'nun önemli şehirlerini fethetme emrini verdiğini anlatan Kürkçüoğlu, şöyle devam etti: ''Saltuk Bey tarafından Bizans'tan alınan Erzurum Kalesi içinde, 12. yüzyılda Kale Mescidi ve Tepsi Minare yapılmış, Ulu Cami ise kale dışına inşa edilmiştir. 13. yüzyıl ortalarında avlulu, 2 katlı ve 4 eyvanlı Çifte Minareli Medrese inşa edilmiştir. Söz konusu medrese, Sivas'taki Gök Medrese ile aynı mimari tarza sahiptir. Bu arada, 1828 yılında Çifte Minareli Medrese'nin kitabesi Ruslar tarafından sökülüp götürülmüştür. Bu da bilinen bir gerçektir. Bu kitabede, Çifte Minareli Medrese'nin, Türk-İslam kültürünün önemli bir göstergesi olduğu belgelidir. Ermeniler, sanat eserlerini bile incelemeden, araştırmadan kendilerine mal etmeye çalışmaktadır.''
Kürkçüoğlu, ayrıca bölgedeki Türk varlığını belgeler nitelikte olan onlarca kümbet ve tarihi eserin görmezden gelinemeyeceğinin ifade etti.
TÜRK ŞEHRİ ERİVAN
Erol Kürkçüoğlu, Ermenistan'ın başkenti Erivan'ın, geçmişte bir Türk şehri olduğunu ve kentte Türk-İslam mimarisi örneği birçok tarihi eserin Ermeniler tarafından yıkıldığını da söyledi.
19. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı Devleti'nin ''Revan'' eyaleti olarak adlandırılan Erivan'ın Türk şehri olduğunu, Rus askeri yetkililerinin hatıralarında bile dile getirdiklerini anlatan Kürkçüoğlu, şunları kaydetti:''Erivan'daki Türk-İslam mimarisini temsil eden Gök, Köprü Kulağı, Kale ve Tepebaşı mescitleri ile Serdar Kalesi ve şehir içindeki kervansaray, Ermeniler tarafından yıkılmıştır. Ermeniler, Erzurum'da bulunan tarihi eserlerin kilise olduğunu iddia ediyor. Ancak kendilerince yapılan tarihi eser kıyımı unutuluyor.''
Kürkçüoğlu, ayrıca Erivan'da 19. yüzyıl başlarında Türk nüfusunun yüzde 83 olduğunu, ancak 1. Dünya Savaşı sonrasında bu oranın yüzde 4.3'e düştüğünü, bugün ise bölgede Türk nüfusunun kalmadığını ifade etti.