BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ''Ben bayrağa sarılı şehit tabutlarını taşırken, sen dağdaki eşkıyaya (gerilla) deyip af isteyeceksin, sonra da gelip TBMM'de koltuğa oturacak, dokunulmazlık zırhına bürüneceksin. Bu ne edepsizlik? Bu, milleti ve devleti hiçe saymaktır'' dedi.
ERZURUM gazetesi
BBP Genel Başkanı MuhsinYazıcıoğlu, Türk-İş Erzurum Temsilciliğini ziyaretinde yaptığı açıklamada, Erzurum'un teröre geçit vermeyen, terörle mücadele konusunda ''kale'' olan bir şehir olduğunu belirtti. Teröre karşı herkesin kenetlenmesi gerektiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, ''Teröre karşı aynı kararlılıkla, aynı heyecanla, aynı tepkileri vermek zorundayız'' diye konuştu.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, iki gündür yaşanan ve özellikle çocukların alet edildiği provokasyon olaylarına dikkati çekerek, dağdaki teröristlere, ''Gerilla'' diyen ve TBMM'de koltuğa oturup dokunulmazlık zırhına bürünenlerin örgütün asıl lider kadrosu olduğunu ileri sürdü.
DTP’YE SERT ÇIKTI
Erzurum'da dün Türk İş 9. Bölge Temsilciliği'ni ziyaret eden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, terör olaylarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. DTP Milletvekillerine göndermelerde bulunan Yazıcıoğlu, şöyle konuştu: "Bugün teröre cesaret verenler var. Dağdaki eşkıyaya gerilla diyenler var. Onların siyaset hakkı elde etmesini isteyenler var. Onlara af getirilmesini isteyenler var. Halbuki onların dağdan inip siyaset yapmasına gerek yok. İşte o eşkıya sürüsüne, o hain alçaklara gerilla diyenler zaten onların adına siyaset yapıyorlar. Onlara af isteyenler onların masum olduğunu söyleyenler zaten onlar adına siyaset yapıyorlar. Bugün dağdakiler yıllarca orada nasıl duruyorlar. Silah götürenler, mayın taşıyanlar, paragötürenler, onların yaptıkları alçakça eylemlerin, alçak suikastların arkasından oluşan duyarlılık üzerinde işte meseleyi Kürt sorunu gibi yansıtıp çözüm isteyenler aslında onlar adına ticaret yapanlar, uluslararası arenada onların sesini duyurmak için diplomatik münasebet kuranlar aslında onların lider kadrosunu oluşturuyor. Dağdaki eşkıyaya gerilla diyerek onlara hürriyet istiyorsun. İmralı'daki katil başının serbest bırakılmasını onun siyasete dönmesini istiyorlar. Bu ne cüretkarlık, bu neaymazlıktır. TBMM koltuğuna oturup dokunulmazlık zırhına bürünenler asıl lider kadrodur."
TERÖRİSTLERE CESARET VERENLER
Teröristlere cesaret verenlerin olduğunu da savunan Yazıcıoğlu, şunları kaydetti: ''Dağdaki eşkıyaya (gerilla) diyenler var. Onların siyaset hakkı elde etmesini, onlara af getirilmesini isteyenler var. Halbuki onların dağdan inip siyaset yapmasına gerek yok. O eşkıya sürüsüne, o hain alçaklara (gerilla) diyenler zaten onlar adına siyaset yapıyor. Onlara af isteyenler, onların (masum ve kardeşleri) olduğunu söyleyenler zaten onlar adına siyaset yapıyor. Bugün dağdakiler yıllarca orada nasıl duruyor. Ot yiyerek mi yaşıyor? Onlara silah götürenler, mayın taşıyanlar, para götürenler, alçakça eylemlerin, suikastların ardından oluşan duyarlılık üzerine meseleyi 'Kürt sorunu' gibi yansıtıp çözüm isteyenler, onlar adına ticaret yapanlar, uluslararası arenada onların sesini duyurmak için diplomatik münasebetler kuranlar, aslında onların lider kadrosunu oluşturuyor. Dağdakinin silahı bırakmasının yolu, ona giden imkanların önünü kesmekten geçiyor. Bu imkanları sunanları susturmaktan, bu imkanları sunanlara hadlerini bildirmekten geçiyor.''
''BU NE CÜRET, BU NE AYMAZLIK, BU NE UMURSAMAZLIKTIR?''
Terörü sona erdirmenin yolunun destekçileri durdurmaktan geçtiğini dile getiren Yazıcıoğlu, şöyle konuştu: ''İstanbul'da her türlü imkana sahip olarak yaşıyorsun. Bu ülke nimetlerini külfet taşıyan Anadolu insanından daha fazla elde edebiliyorsun. Her türlü hakkın var. Temel insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi beylik sözlerle dağdaki eşkıyalara (gerilla) diyerek onlara hürriyet ve siyaset hakkı istiyorsun. İmralı'daki katil başının serbest bırakılmasını, onun siyaset yapmasını istiyorsun. Bu ne cüret, bu ne aymazlık, bu ne umursamazlıktır? Bir tarafta ben bayrağa sarılı şehit tabutlarını taşırken sen dağdaki eşkıyaya (gerilla) deyip af isteyeceksin, sonrada gelip TBMM'de koltuğa oturacak, dokunulmazlık zırhına bürüneceksin. Bu ne yağma? Bu ne edepsizlik? Bu milleti ve devleti hiçe saymaktır.''