Muhterem Baki Bey Kardeşim. Çok güzel söylemişsiniz.Allah razı olsun.Çok teşekkür ediyorum.Mutlaka Müslümanlar bu ülkede makamlara,mevkilere, idari görevlere talip olup gelmeliler, kariyer almalılar, meydan ne olduğu belli olmayanlara kalmamalıdır.
Fakat bu göreve gelince de Sevgili Peygamberimiz(S.A.V)'in, 'Veda Hutbesi'nde buyurduğu "Size iki şey bırakıyorum, Kur'ân ve Sünnetimi" dediği bu değeri alıp bunların koyduğu ölçülere göre bu görevlerini yürütmelidirler.Yani Dediğiniz gibi,İmam-ı Âzam, Ömer bin Abdülaziz, Hz.Ömer (R.A.),Hz. Ebubekir (R.A.) gibi değerler ölçüleri olmalıdır. Hele hele Hz. Peygamberimizin ölçüsü,bunlarla birlikte, bunların üzerinde olmalı ve o ölçüye göre hareket edilmelidir.Amma nerede bu Müslüman idarecilerde o ölçü. Mesela Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.),müşriklerin bindiği o saf kan arap atlarına hiç binmedi hep halkın bindiği o develere bindi,hiç israf yapıp şeytanı sevindirmedi,hiç lüks içinde yaşamadı, hiç önünde hizmetçi orduları olmadı, hiç pahalı giyecek giymedi ve hiç pahalı yiyecekleri yemedi. Amma iş başına gelen bu sözde Müslüman idareciler ise ;Ebu Cehil,Ebu, Leheb'in yaptıkları gibi yaptılar, o saf kan arap atları mesabesinde olan çok lüks,değerleri 600 TL olan birkaç araca bindiler, çok lüks elbiseler giydiler, çok lüks yemekler yediler, hizmetçi orduları etraflarında fink attı vb.vb. sayılamayacak kadar çok.Şeytanı sevindirip onun kardeşi oldular. Ee bu paralar kimin parası?Fakir,fukaranın,
garip,gurebanın değil mi? Bunlar Kur'ân'a,
Sünnete bağlıyız demediler mi ? Peki nerede bu ulvi mefkureler ve ölçüler? Uymadılar.
Makama, mevkiye gelince bunları unuttular.
Gözleri döndü. Makam ,şaşaa, tantana başlarını döndürdü. Gözleri kör, kulakları sağır oldu. Firavunlar gibi yaşadılar. Peki oldu mu ? Hayır,hayır, hiç hiç olmadı. Peki karar kimin ? Karar bu aziz Milletin...