ERZURUM ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ...
Bugün Doğu Anadolu Gazeticiler Cemiyeti Başkanı sayın Feridun Fazıl Özsoy’la yaptığımız bir söyleşiyi sunuyoruz. Özsoy Erzurum’un nabzını iyi tutan gazetecilerden. Erzurum’a faydalar üretmek noktasında; yüreğini, dimağını sunan bir gazeteci.
Aynı zamanda eğitimci de olan Özsoy, alışılmış ve dar bir şablona sığdırılmış şekilde değil, Tarihi perspektifi içinden çağdaş vizyonla bakıyor Erzurum’a. Özsoy’la kentin sosyal, kültürel ve ekonomik panoramasını değerlendirdik.
Zevkle okuyacağınıza inandığımız söyleşiyi, sayın Özsoy’un akıcı üslubuyla sunuyoruz.”
“Yayladaki Şehir Erzurum”
ERZURUM: Sn Özsoy Anadolu coğrafyasında Erzurum ne ifade ediyor?
“Erzurum, Türkiye coğrafyasına 2000 metreden bakar. Coğrafi yapısı ve iklim özelliğiyle ulaşılması ve yaşanması zor, stratejik ve ekonomik konumuyla da yüzyıllar boyunca hep elde bulundurulmak istenen bir şehir oldu. Doğu Anadolu Bölgesine hakim bir konumda bulunan Erzurum,askeri ve ticaret yollarının kesiştiği bir yerde bulunması sebebiyle hem asırlar boyunca önemli bir ticaret merkezi ve askeri üs oldu, hem de çeşitli kültürleri bünyesinde sentezledi. Orta Asya’dan gelen kavimler, Anadolu’ya buradan girdiler. Erzurum, “Asya’nın Anadolu’ya açılan kanatlı kapısı” oldu. Tarihinde Hurri, Asur,Kimmer,İskit, Med, Pers, Sasani , Arap, Bizans, Selçuklu, Saltuklu, İlhanlı, Eretna, Timur, Karakoyunlu, Safevi, Osmanlı egemenliklerinin yanı sıra Rus ve Ermeni işgallerini yaşadı... 1800’lü yılların ortalarına kadar zaman zaman savaşlar yıkımlar yaşadıysa da var olan ekonomik potansiyeli ile çabuk toparlandı ve bölgesinin en etkin ve güçlü kenti olma özelliğini hep korudu. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında büyük kahramanlıklar göstermesine karşın, işgal edilmekten kurtulamadı. 1917 yılına kadar birkaç kez Osmanlı ve Ruslar arasında el değiştiren şehir,
Rusya’daki Ekim devrimi ile birlikte Ruslar’ın çekilmesi sonucu Ermeni çetecilere kaldı... Gerek Rus işgalleri sırasında, gerekse sonraki dönemde Erzurum hem çok göç verdi, hem de yağma edildi. Ahmet Hamdi Tanpınar “beş Şehir” isimli kitabında 1828 Rus işgalinden sonra yüz otuz iki bin olan nüfusun yüz binin altına indiğini , 1876 yılındaki işgalden sonra ise
bu nüfusun daha da aşağılara indiğinden bahseder. 1917 yılına gelindiğinde Erzurum uçsuz bucaksız bir mezarlığın ucundaki küçük bir şehir iskeletinden başka bir şey değildir...”
TARİHLE, MODERNİTEYİ BARIŞTIRMAK ZORUNDAYIZ
ERZURUM: Tarihteki yerinin yanı sıra,ekonomik,sosyal ve kültürel anlamda Erzurum’un yapısı nasıldır ?
“Halbuki Erzurum şehri geçmişinde her gün dört kapısından girip çıkan onlarca ticaret kervanlarıyla, ulemasıyla, konaklarında yüzlerce insana ziyafet çekebilecek eşrafı, otuza yakın el sanatları ve meslek kollarında üretim yapan esnafıyla tam bir ithalat ve ihracat şehridir. Erzurum’da tam ekonomik denklik mevcuttur. İran tüm ihracat ve ithalatını Tebriz-Trabzon kervan yolu üzerinden yapmaktadır ve bu yolun en önemli merkezi de Erzurum’dur. Çünkü bu şehirde Tebriz’den gelen kervanlar mola vermekte, mallarının bir kısmını
bırakmakta, eksiklerini gidermekte ve dönüşlerinde de yine bir kısım mallarını satıp kumanya ve diğer ihtiyaçlarını tamamlayıp, İran’a geçmektedirler. Bu transit yoldan Erzurum’a her yıl ortalama otuz bin deve ve bunun iki katı kadar da katır, yük taşımakta ve burada alış- veriş
yaparak şehrin ticari hayatına çok önemli bir girdi sağlamaktaydılar... Buna bağlı olarak halkın yaşam düzeyi oldukça iyi bir seviyedeydi. Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde; Erzurum için binlerce pınar ve akarsuyunun bulunduğu mamur , zengin ve ucuz bir kent olarak söz eder... Yetmiş yedi mihrabı bulunan Erzurum’un saraylarının ve bu sarayların civarında bulunan güllüklerin de dünyaca ünlü olduğunu; ekonomik hayatı açısından 70 tüccar hanı,çarşısındaki 800 dükkanı ve darphane,saraçhane tahtakale, sipahi pazarı, bedesteni, kuyumcuları ve çok sayıdaki meslek erbabı ile bölgenin çok önemli bir ticari,110 civarındaki eğitim kurumu ile de bir ilim merkezi olduğunu yazar...”
ERZURUM ÖZEL BİR KENT OLMA VASFINI HİÇ KAYBETMEMİŞTİR
ERZURUM: 1990’lü yıllara gelindiğinde durum ne idi ve Erzurum hangi misyonu üstlendi ?
“Tarihi boyunca Bizans,Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Erzurum, gerek ticari, gerekse askeri anlamda bölgenin merkezi olma konumunu hiç kaybetmedi. Birinci dünya savaşı yıllarında verdiği yoğun göç sonucu askeri üs olma özelliği ön plana çıktı. Bu anlamda Osmanlı-Rus savaşı ve sonraki yıllarda Ermeni saldırılarına karşı kahramanca mücadeleler verildi. Tarih boyunca görüldü ki Erzurum’u elinde bulunduran millet tüm Doğu Anadolu ve İç Anadolu’ya kadar hakimiyet sağlamakta. İşte bu özellik Erzurum’u adeta miras kavgası yapılan şehir haline getirdi. Bundan dolayıdır ki,Birinci Dünya Savaşında Erzurum; bu kavganın sahnelendiği ve büyük ölçüde yıkıma uğradığı bir şehir oldu.
ERZURUMLU AYDINLAR KURTULUŞ MÜCADELESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNAMIŞLARDIR
Erzurum,1918 yılının 12 Mart’ında tekrar özgürlüğüne kavuştu; ancak neler pahasına... Ekonomik ve sosyal yönden harap olmuş bir şekilde...Erzurum, yüzyıllar boyunca bölgenin ticari ve askeri merkezliğinin yanı sıra aynı zamanda da önemli bir ilim ve kültür merkezidir de...Bu özelliğiyle tarihimizin ikinci dönüm noktasında Mustafa Kemal Atatürk’ün
başkanlığında Erzurumlu ve bölgedeki entellektüeller bir araya gelirler ve ilk sivil kongreyi toplayarak Milli Mücadelenin temelini bu şehirde atarlar. Erzurum’dan havalanan özgürlük simgesi kartal Anadolu’nun içlerine doğru uçmağa başlar. Erzurum’da ortaya konan irade Türk Milleti’nin hür ve müstakil yaşama arzusudur. Milletin iradesi kendi elinde olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun başlangıcı Erzurum’dur... Bu anlamda
Erzurum ve Erzurumlu gururludur. Bu gurur cumhuriyetin temellerini atan şehirli olmanın onurudur. Erzurum’un ve Erzurumlu’nun üstlendiği misyon tarihte hep var olduğu gibi bağımsızlığı sürdürme iradesidir...”
ERZURUM YALNIZ DOĞUNUN DEĞİL ÜLKENİN ÖNEMLİ BİR KÜLTÜR MERKEZİDİR
ERZURUM: Cumhuriyet ve Erzurum...
“Cumhuriyet Türkiyesi’nde Erzurum, varolan ticari,kültürel ve sosyal birikimleriyle kısa zamanda kendisini toparlama yoluna gitti ve bunda kısmen de başarılı oldu. Bunda kuşkusuz ki Cumhuriyet hükümetlerinin bölgeye bakışı önemli rol oynadı. Erzurum, yine Doğu Anadolu Bölgesinin önemli bir ticari ve kültürel merkezi konumuna ulaştı. Kamu kurum ve kuruluşlarının bölge müdürlükleri Erzurum’da kurulmağa başlandı, stratejik önemi sebebiyle askeri konuşlanma ve havaalanının yapılması şehrin Türkiye ve dünyaya açılmasında
önemli bir dönüm noktası oldu.Bunun yanı sıra 1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi de Erzurum’un asırlardan bu yana gelen kültürel kimliğinin önemli yapı taşlarından birisi oldu.
TARIM SEKTÖRÜ ERZURUM’UN GELECEĞİDİR
Erzurum, kurumlaşma açısından bölgede önemli bir ivme kaydederken, sanayileşme açısından Türkiye’nin batısına oranla çok gerilerde kaldı. Bilindiği üzere tüm Doğu Anadolu bölgesinde olduğu gibi Erzurum’da da ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bölgede tahıl,yem bitkileri ve sebze –meyve tarımının yanı sıra ağırlıklı olarak hayvancılık
yapılmaktadır. Erzurum,mevcut potansiyeli ile Türkiye’nin hayvancılık ürünleri açısından merkezi olması gerekirken, bugünkü hayvan varlığı istenilen düzeyde değildir. Çok geniş bir mera varlığına sahip olan bölgede, yıllar içerisinde mera islah çalışmaları yapılmadığı, bilinçsiz otlatma yapıldığı için yoğun erozyon ve çölleşme tehdidi arttı. Yine hayvan
islahının yapılmayışı, tarımsal sanayinin kamu destekli olmayışı ve devlet teşviki görmeyişi, yirmi-otuz yıl öncesine kadar il ekonomisine en büyük girdiyi sağlayan besiciliğin gerilemesine ve hemen hemen yok olma noktasına sebep oldu. İşte bütün bu sebeplerle Erzurum’da halkın toprağa bağlılığı azaldı,ekonomik alanda inanç,dinamik ve teşebbüsler aza indirgendi,bu sonuç da göçü beraberinde getirdi.
GÖÇ OLGUSU DİKKAT ÇEKİCİ BOYUTTADIR
Erzurum’dan göç edenlerin göç sebeplerinin başında iklimin olumsuzluğu,yarına duyulan karamsarlık, ekonomik olanaksızlıklar ana sebeplerin başında gelmekte... Göç, sadece tarım
kesimini olumsuz etkilemedi, aynı zamanda, daha yüksek bir gelir ve yaşam düzeyini hedefleyen üst gelir grubunu da etkiledi bu durum da şehrin zaten yetersiz olan ekonomik yapısını iyice bozdu. Sermaye göçünün gidişine bir de beyin göçü eklenince ortaya çıkan tablo Erzurum açısından üzücü sonuçları beraberinde getirdi.
Erzurum’da kişi başına düşen GSMH Türkiye standartlarının da altına indi... İl,gelişmişlik açısından 64.sıraya geriledi. Kamu yatırımları ciddi oranda azaldı, üretim faaliyetleri durma noktasına geldi... Sağlık ve eğitim açısından da durum çok farklı değil... Üniversite sınavları ölçü alındığında ildeki başarı oranı üst sıralarda değil. Sağlıkta ise doktor başına düşen hasta sayısı binin üzerinde... Bunlar çiziler resmin sadece birkaç boyutu...
2000’li yıllara gelindiğinde Erzurum’daki tablo bu...
ERZURUM’UN KAYNAK SORUNU YOK, DEĞERLENDİRİLME SORUNU VAR
ERZURUM: Peki nasıl bir Erzurum istiyoruz?...
“ Evet, nasıl bir Erzurum istiyoruz?..
Bütün olumsuzlara karşın Erzurum şehri bulunduğu coğrafya itibariyle, merkezi konumunu hiçbir zaman kaybetmedi. Anadolu’ya açılan en önemli kapı durumundaki Erzurum, bundan sonra da aynı konumunu muhafaza edecektir. Bu açıdan bakıldığında neler yapılmalıdır ?
Öncelikle var olan potansiyelin değerlendirilmesi gerekir. Sonraki nesillerin daha rahat ve müreffeh yaşabilmesi için; doğal kaynakların iyi korunması gerekli. Bu anlamda mera varlığının değerlendirilip,islah edilip,yerli ırk hayvan yerine daha verimli hayvan ırklarının yetiştirilmesi ve bu anlamda üreticilerin çağın teknolojisine göre eğitimi şarttır. Tarımsal sanayinin kurulabilmesi için teşvik ve kredilerin bu bölgeye yönlendirilmesi gerekir. Buna bağlı olarak da el sanatlarının geliştirilmesi için mevcut alt yapı desteklenmelidir.
Doğunun merkezi konumundaki Erzurum, aynı zamanda ticaret yollarının birleştiği bir yerdir. Bu anlamda bölgedeki sınır kapılarının modernize edilmesi ve sınır ticaretinin geliştirilmesi zorunludur. Erzurum, Anadolu’ya açılan bir kapı olduğu gibi aynı zamanda da Kafkaslar’a ve Türk Cumhuriyetlerine açılan önemli bir kapıdır. Tarihteki misyonu ile
Anadolu’nun bağımsızlığında önemli bir yer tutan Erzurum şehrinin, Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında da önemli bir misyon üstleneceği kuşkusuzdur.
BEYAZ ALTINDAN İYİ YARARLANMALIYIZ
Yılın yaklaşık sekiz ayının karlarla kaplı olduğu bölgemizin bir diğer vazgeçilmez özelliği de kış ve kayak turizmidir. Son yıllarda artan cazibesiyle Erzurum ve Palandöken sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda Avrupa’nın da önemli kayak merkezlerinden birisidir. Yapılacak tek şey bu merkezin tanıtımının iyi yapılmasıdır.Bakın bu anlamda çok önemli bir
girişim yapıldı. Erzurum 2009 Üniversite Kış Olimpiyatlarına Aday oldu. Hem de Çin gibi dünya devi olma yolunda büyük adımlarla ilerleyen bir ülke ile yarışarak. Olimpiyatları Erzurum’un yapım yapamayacağına Ocak ayında karar verilecek. Geçtiğimiz ay Üniversite Olimpiyat Komitesi şehrimize geldi ve incelemelerde bulundu.Çok iyi intibalarla ayrıldılar. Ama bir şeyin altını kuvvetle çizdiler.Dediler ki, “Erzurum ve Palandöken işlenmemiş bir elmas... Elmas çok değerlidir ve işlenmesi zordur. Ancak işlendikten sonra da paha biçilmez.” Bize düşen bu elması iyi koruyup ve işlemek...Ancak kuşkusuz ki 2009 Üniversite Kış Olimpiyatlarını alabilmek için çok iyi bir tanıtımın yapılması ve dahası da Hükümetin gerekli altyapının yapılması, tesislerin kurulması için destek vermesi gerekiyor. Gördüğümüz kadarıyla hükümetimiz de bu desteği veriyor. Ümit ediyor ve bekliyoruz ki 2009 Üniversite Kış Olimpiyatları Erzurum’da yapılacaktır.Ancak bu yolla bölgemizin kötü gidişine bir nebze dur diyebileceğiz. Bunun yanı sıra Yayla, dağ , İnanç,kongre ve rafting turizmi gibi turizmin çeşitlendirilmesi Erzurum ve bölge için önemli aktivitelerdir.
SERMAYE GÖÇÜ ARTIK DURMALI
Son yıllarda güzel örneklerini yaşadığımız; genç işadamlarının Erzurum için bir şeyler yapabilme endişeleri şehirdeki sermaye göçünün önüne geçileceği inancını kuvvetlendirmekte. Tüm ülkede başarılı bir şekilde uygulanan sekiz yıllık eğitimin getireceği olumlu sonuçlar da Erzurum’daki eğitim seviyesini kuşku yok ki yükseltecektir.Atatürk Üniversitesi’nin bilim alanındaki çalışmaları ve Bilim Üniversitesi olma yolundaki yoğun çabaları meyvesini verecek, hele teknik anlamda açılacak bir ikinci üniversite yoluyla da Erzurum beyin göçünün önüne geçecektir umudundayız.
ERZURUM ÖNDER VASFINA TEKRAR KAVUŞMALI
Bilgi çağının tüm hızıyla yaşandığı dünyamızda Erzurum’un gelişmelerden uzak durması düşünülemez. Yüzyıllar boyunca gerek coğrafi konumu, gerek insan yapısı ve gerekse kültürel birikimiyle hep ilkleri yapan ve önder olan Erzurum, bu konumunu ileriki yıllarda da sürdürecektir. Malazgirt zaferi ile kapılarını Anadolu’ya açan bu şehir, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı bir kent olarak da önder vasfını devam ettirecektir.
Erzurum’un yetiştirdiği genç nesiller olarak bunu başaracak güçteyiz...
Ramazanının herkesin evine huzur,mutluluk ve bereket getirmesini ve
yaklaşan bayramın da şehrimize ve ülkemize hayırlar getirmesini dilerim.”