DOÇ. DR. ÖZTÜRKLER: CİRİT DÜNYA’YA TANITILMALI

DOÇ. DR. ÖZTÜRKLER: CİRİT DÜNYA’YA TANITILMALI Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, Allah-u Ekber Dağı şenlikleri çerçevesinde yapılan kısa cirit müsabakasını değerlendirerek hem eleştiride bulundu, hem de ata sporu ciritin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. CİRİT’İN TARİHÇESİ Öztürkler, ciritin tarihçesini ele alarak yaptığı açıklamasında, şu ifadelere yer verdi: "Türklerin yüzyıllardan beri oynadıkları ve Orta Asya'dan Anadolu'ya getirdikleri cirit 16. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından bir Savaş Oyunu olarak kabul edildi. 19. yüzyılda bütün Osmanlı ülkesi ve saraylarının en büyük gösteri sporu ve oyunu oldu. Cirit, aynı zamanda tehlikeli bir oyun olduğundan 1826 yılında II. Mahmut tarafından yasak edildi. Fakat daha sonra yine Osmanlı Ülkesi'nin başta gelen meydan ve savaş oyunu olarak her tarafa yayıldı. Daha 40-50 yıl öncesine değin Anadolu'da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece Balıkesir, Söğüt, Konya, Erzurum ve Bayburt yörelerinde oynamaya devam ettirilen cirit oyununun yaşadığı yerlerden biri de Kars'tır.Yöremizde bu oyunu devam ettirenlere teşekkür ederek onları motive etmek ve maddi manevi açıdan desteklemek lazımdır. Eğer ilgi azalırsa zamanla kaybolabilir. Nitekim cirit oyunu 20-25 yıldan beri Konya ve Balıkesir'de tarihe karışmıştır." DELEGELER CİRİTİ İLGİYLE İZLEDİLER Allah-u Ekber Dağı şenlikleri çerçevesinde yapılan kısa cirit müsabakasını oda üyeleriyle ve delegelerle büyük bir ilgi ve zevkle izlediklerini belirten Doç. Dr. Yavuz Öztürkler, "Kulüp başkanı, üyeler ve takım üyeleri ile sohbet etme ve hatıra fotoğrafı çektirme fırsatı bulduk. Tertipleyenlere teşekkür ediyoruz. Ancak orada bir takım gözlemler yapabilme ve izlenimler edinebilme fırsatı da bulabildik. Gördük ki cirit, sanki sadece şenlikler veya festivaller gibi organizasyonlarda gündeme gelen ve yoğun seyirci kitlesi çekebilen bir aşamada. Ayrıca, cirit takımında oynayanların bir kısmı geleneksel giysi içersinde, bir kısmı yarı geleneksel yarı günlük giysiler içersinde. Takımda bir örneklik yok. Ayrıca izleyenlerin büyük çoğunluğu oyunun nasıl oynandığını ve kurallarının ne olduğunu bilmiyor. Oyunu izleyerek, sağa sola sorarak öğrenene kadar da oyun bitti. Bir tadımlık bile izlenemeden bitti. Sanki bir formaliteyi yerine getiriyormuş gibi sona erdi." dedi CİRİT ULUSLAR ARASI AÇILIMLA TANITILMALI Yabancı turiste hiç rastlayamadıklarının da altını çizen Öztürkler, "Bu organizasyondan Kars'a gelen yabancı turist kafileleri haberdar edilip oraya gelmesi sağlanabilirdi. Ayrıca seyircilerin ve özellikle de çocukların çok yakın izlemeleri de dikkat çekiciydi. Seyircilerin saha kenarından güvenlik mesafesinde uzak tutulması gerekirdi. Bunlar ilk göze çarpanlar. ciritin sevdirilmesi, hatta bir spor dalı olarak atlı sporda yoğun ve ilgi çekecek düzeyde yer almasına ve hatta sektörünün oluşturulmasına doğru gidilecek şekilde projeler ve özendirme programları oluşturulmalıdır. Nasıl ki bir futbol bugün dünyada artan izleyici kitlesi ve fanatikleri ile kendine özgü bir sistem kurmuşsa, futbol kadar olmasa bile cirit oyunumuz da bir izleyici kitlesi oluşturarak yaşamaya devam etmelidir." diye konuştu. CİRİT DÜNYA TARİHİNİN BİR PARÇASINI SİMGELER Öztürkler, daha sonra şu önerilerde bulundu: "Dünyada özellikle yeni dünya ülkelerinin kendilerine yapay bir tarih ve köklü bir geçmiş oluşturmaya çalışarak millet olgularını pekiştirmeye çabaladıkları günümüzde elimizdeki bu değerleri sadece şenliklerin mezesi olmaktan çıkarıp onları atlı spor yaşamının içine sokmanın yollarını aramalıyız. İspanya deyince boğa güreşleri, Amerika deyince Baseball ve Japonya deyince Sumo güreşi akla gelir. Ama binlerce yıllık geçmişi olan Türkiye deyince de akla özgün bir şeyler akla gelmelidir. Atlı spor deyince akla sadece bahise dayalı ayakta duran at yarışları gelmemeli cirit de orada hak ettiği yeri fazlasıyla almalıdır. Türkler'in mukaddes hayvanı at ile oynanan bu oyunumuzu yoğun bir ilgi ile izlenen bir duruma getirmezsek, sadece şenliklerde, anma törenlerinde veya festivallerde geleneksel olarak canlandırma gösterisine dönüştürürsek korkarım ki yavaş yavaş tarihe karışabilir."