ŞEHRİN SOSYO EKONOMİK KONUMU İLÇELERE BAĞLI
İlçelerin şehrin sosyo ekonomik konumunda önemli bir yeri olduğunu belirten Özpeker, “ İlçe sorunları ile ilgili çalışmalarımıza ağırlık verdik. Bu doğrultuda ilçe kaymakamlıklarından son dönemlerde yaptıkları çalışmaları içeren raporlar talep ettik. Bazı ilçe kaymakamlıkları çalışmalarını bizimle paylaşmadı. Bu durum söz konusu ilçelere hizmet gitmediğini gösteriyor. Amacımız ilçelerin gelişmişlik performansını tespit ederek, seçim çalışmalarını ona göre şekillendirmek. Adaylarımızda bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştiriyor. Şehrin geri kalmışlığında ilçelerin önemli bir yeri var. İlçelerin gelişmesi için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz”dedi.
ERZURUM’UN SORUNLARI ARTIYOR
Erzurum’un sorunlarının her geçen gün arttığını belirten Özpeker, “ Belediyecilikte sorunlar her geçen gün artıyor. Göç ve işsizlik artıyor. Genel ekonomi politikalarında olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Küresel ekonomik kriz tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Erzurum’da insanları göçe iten sebepler ortada yoksulluk ve işsizlik. Bu noktada sorunları uygulanacak hangi politikalarla ortadan kaldırabiliriz, onun üzerinde çalışma yapılmalıdır. Erzurum”da kamu destekli uygulamalara yer verilmelidir. İstihdam alanları artırılmalıdır. Göçün panzehiri istihdam ve üretimdir Bütün bu olumsuzluklara rağmen hükümet IMF güdümlü politikalar uyguluyor.. Son veriler Erzurum”da her yıl 10 bin kişinin göç ettiğini gösteriyor. Ekonomi alanında önlem alınmazsa sorunlar işin içinden çıkılmaz bir durum alacaktır” dedi.
TARIM VE HAYVANCILIK ÖNEMLİ SORUNLARLA MÜCADELE EDİYOR
Tarım ve hayvancılığın önemli sorunları olduğunu belirten Özpeker, “İlçelerde tarım ve hayvancılığın sorunları artıyor. Türkiye nüfusu, 1990’dan bu yana yüzde 26.9 artarken, hayvan varlığı yüzde 33.7 azaldı. 2010 yılında halkın protein ihtiyacının karşılanması için et üretiminin yüzde 300, süt üretiminin ise yüzde 50 artırılması gerekiyor. Bu durum Erzurum’a da yansıdı.. Resmi verilere göre, kesilen hayvanlardan elde edilen et miktarı 400-450 bin ton civarında. Aradaki fark Türkiye'de 550-600 bin tonluk etin kayıt dışı ve kaçak tüketildiğini ortaya koyuyor. Türkiye, kilosu 8-10 avro ile eti en pahalı tüketen ülke. AB ülkelerinde etin kilosu 2.5-3 avro, Japonya'da 1 avro düzeyinde. Kaçak giren etin bilânçosunun yaklaşık 5 milyar YTL olduğu hesaplanıyor. Türkiye’ye kaçak hayvan girişi vergi kaybı da oluşturuyor. 1990 yılında toplam 9.6 milyon ton olan süt üretimi 2005 yılında 11.1 milyon tona çıktı. Gelişmiş ülkelerde üretilen sütün yüzde 90-95'i modern tesislerde işlenirken, Türkiye'de üretilen sütün yaklaşık yüzde 13'ü modern fabrikalarda, yüzde 47'si büyük işletme ve mandıralarda değerlendiriyor. Geri kalan yüzde 40'lık bölüm ise süt üreticileri tarafından bireysel olarak değerlendiriliyor ilçeleride içine alan bu durumu aşmak için herkes üzerine düşeni yapabilmelidir” dedi.