ÖZLEM ABUŞOĞLU/ERZURUM gazetesi
Dünyaca ünlü, 27 yabancı dil bilen İslam Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin, Avrupalı bilim adamlarının Müslümanların bilime katkısını kabullenemediklerini söyledi.
Prof. Dr. Sezgin, İslam'ın ilk yüzyılından itibaren Müslümanların başta gramer ve kimya olmak üzere birçok bilim alanında önemli buluşlara imza attığını söyledi. Hıristiyan Avrupa'nın İslam kültür dünyasını hiçbir zaman doğru ve objektif anlamadığını ifade eden Sezgin, bunun da Müslümanlara karşı önyargıyı beraberinde getirdiğini kaydetti
//SEZGİN’İN SUNUMU
Atatürk Üniversitesi’nin çağrılısı olarak Erzurum’a gelen Almanya’nın Goethe Üniversitesi Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fuat Sezgin, Batı’daki bilimsel Rönesans’ın temelinde İslam bilimcilerinin yapmış olduğu çalışmaların yer aldığını söyledi.
Kültür ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen konferansın takdimini yapan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Prof. Dr. Fuat Sezgin`in dünya çapında tanınan çok değerli bir bilim adamı olduğunu hatırlattı. Koçak, Sezgin`i Atatürk Üniversitesi`nde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduklarını ifade etti.
Prof. Dr. Fuat Sezgin`in, gerektiğinde, 17-20 saat çalışabilen bir bilim adamı olduğunu hatırlatan Koçak, çalışma metodunun da örnek alınmasını istedi.
Daha sonra Prof. Dr. Sadi Çögenli Sezgin`in biyografisini okudu ve bilime yaptığı katkılarıyla ilgili bir sunum yaptı.
//İSLAM BİLMLERİNİN BATIYA ETKİSİ
“İslam, Bilim ve Teknoloji Tarihine Bir Bakış” konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Fuat Sezgin ise konuşmasında, İslam bilimlerinin Batı’ya olan etkisinin hala bazı çevrelerce görmezlikten gelinmesine rağmen gerek kendisinin gerekse diğer Oryantalist kökenli bilim adamlarının yaptığı ve devam eden çalışmalarla, bu gerçeğin, tartışmasız bir şekilde ortaya çıktığını vurguladı.
//BİLİM MERAKI
8,9,10 ve 11. yy. İslam dünyasında bilime karşı tam bir tecessüsün hâkim olduğunu ve her bilim dalında şaşkınlık verici ilerlemelerin ortaya çıktığını anlatan Sezgin, daha sonra çeşitli nedenlerle bir duraklama ve gerileme durumunun ortaya çıktığını ifade etti.
Bilim ve teknoloji üretimi konusunda yirminci yüzyılın başından beri hızlanarak devam eden bir süreçle yüz yüze olunduğuna dikkati çeken Sezgin, elde edilen başarının ve ilerlemenin temelinin, Müslümanların bilimler tarihine katkısının ise manidar bir şekilde inkâr edilmeye çalışıldığını açıkladı.
//İSLAM’IN ROLÜ
İslam’ın bilime çok yüksek bir değer verdiğini hatırlatan Sezgin, konuşmasına şöyle devam etti: “İslam’ın 3.cü, Miladın 9. yüzyılının ortalarında yaratıcılık merhalesine ulaşılmıştı. İkinci yüzyılda gerçekleşen alma ve özümleme (resepsiyon ve asimilasyon) merhalesinden 3.cü yüzyılın yaratıcılığına bağlayan süreci anmadan geçemeyeceğim önemli bir tutumu var: Yunanca birçok eserler 2. yüzyılda ya doğrudan doğruya ya da Süryaniler aracılığı ile Arapça’ya çevrilmiştir. Bağdat bilim dünyasında bu ilk çevirilerin birçoğu yeterli bulunmayarak, ikinci bir çeviri işi gerçekleştirilmişti. Bu iki merhalenin çevirilerinin birbiriyle karşılaştırılması, çeviri işinin İslam Dünyası’nda 50 ila 70 yıl arasında ne yüksek bir düzeye ulaştığını ve bilimsel terminolojinin ne yüksek bir gelişme gerçekleştirdiğini gösteriyor. O çeviriler asıllarıyla karşılaştırılınca insanda bir hayranlık duygusu ve çevirimlerin yüksek filolojik düzeylerine karşı derin bir hürmet doğuyor.”
//RONESANS DÖNEMİ
Rönesans ile birlikte Avrupalıların bilim tarihini kendi tekellerinde gördüğünü ve İslam dünyasının yetiştirdiği bilim adamlarını ve ortaya koydukları eserleri görmezden geldiklerine dikkat çeken Sezgin, "Halife Ömer zamanında yani 634-644 yılları arasında İslam öncesi dağınık bir şekilde ulaşan Arap şiirinin divanlarda toplanması işine girişilmiş, İslam'ın ilk yüzyılının ilk yarısında bir taraftan Arap dilinin ilk gramer kaidelerinin tarifine gidilmiş, diğer bir taraftan kimyaya dair bir kaç kitapçık Yunanca'dan Arapça'ya çevrilmişti.”dedi.
//MÜSLÜMAN ASİMİLASYONU
“500 yıl kadar süren bir resepsiyon ve asimilasyon süresinden sonra Avrupa’da 16. yüzyılda kreativite kendini gösterdi. 17. Yüzyıl da Avrupalılar kendilerini önderlik durumunda görmeğe başladılar; bunu Müslümanlar da kabullenmeğe başlamışlardı. Ama bu duruma Avrupalılar nasıl ulaşmıştılar, bunu artık ne Avrupalılar ve ne de Müslümanlar biliyorlardı,” saptamasını yapan Sezgin, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Sunumuma tıp tarihçisi Heinrich Schipperges’in 1961 yılından ifade ettiği çok veciz bir sözüyle son vereceğim: İslam bilimlerinin Avrupa’ya taşınması, yüzlerce yıl çok güçlü etkilerde bulunan ve hala da etkilerine devam eden, onsuz modern dünyanın kuruluşunu kavrayamayacağımız bir fenomendir.”
Konferanstan sonra Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Prof. Dr. Fuat sezgin`e, Erzurum Lisesi`nde okuduğu yıllara ait fotoğrafları ile Orta Okul ve Lise Diplomalarını taktim etti. Koçak, ayrıca Sezgin ve iş adamı Ethem Sancak`a Atatürk Üniversitesi’nde dokunan özel Bardız Kilimi Hediye etti.