ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik 
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Hainlere ait EYP ve çok sayıda mühimmat ele geçirildi
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
Erzurum’un şirketleşme performansı düşüşte
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
MEB’den Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
Hainler Avrupa’nın başına bela oldu
HABERLER>ARAŞTIRMA İNCELEME
12 Eylül 2009 Cumartesi - 07:25

Mehmet Akif ve Tefekkür

Mehmet Akif tefekkürde güçlü bir şairdir. Şiirdeki etkileyiciliği yazdıklarının samimiyetinden gelir. Umumi meselelere eğilmiş, vatanın problemleriyle ilgilenmiştir. Gözyaşı, kahır, sitem ve hüzün şiirlerinin dekorudur. Akif’in şiirlerinde çokça işlediği meseleler halen yaşanmakta olup, şiirleri güncelliğini sürdürmektedir

Mehmet Akif ve Tefekkür

Akif Doğu ve Batıyı oldukça yakından tanıyan bir aydın, Kur’an’ı tefsir edebilecek kadar İslami ilimlere vakıf bir alimdi.
“Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı”
Özellikle Allah Kelamının üzerine şiirlerinde nice göndermeler yapmış, Kitap’ın hikmetini vurgulamıştır:
“Ya açar bakarız Nazm-ı Celil'in yaprağına,
Yü üfler geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin;
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.
/Ölüler dini değil, sen de bilirsin ki bu din,
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin!”
Akif Batıdaki ilerlemeyi yakinen idrak ediyor ve şiirlerinde ilim ve teknikte geri kalan ümmeti uyarmaya çalışıyordu.
“Alınız ilmini Garb'ın alınız san'atını,
Veriniz mesainize hem de son sür'atını.”
Bunun yanında Batının ilim ve tekniğini öğrenirken, kendi özümüzü yitirmememizi, Batıya karşı aşağılık komplekslerine girmememizi işaret ediyordu.
VATANIN ŞAİRİ
Onun “Vatan Şairliği” salt bir sıfat, İstiklal Marşını yazdığı için muhafazakâr bir kesim tarafından yapıştırma bir etiket değildir, o Vatanın Şairidir. İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edildiğinde, köy, kasaba ve kentleri dolaşmış; halka sürekli camilerde, köy kahvehânelerinde, meydanlarda uyarıcı konuşmalar yapmış, kahramanlığa kışkırtan şiirler okumuştur.
En önemli eseri Safahat bir şiir kitabı, bir edebi metin olmaktan daha çok fikri bir eserdir. Orada milletimizin tarihi, yükseliş ve düşüşü, bunun sebepleri, fert ve cemiyet olarak tahlili; zekâsı, nüktesi, edebiyatı, şehri, sokağı, evi, ailesi, acıları ve sevinçleri vardır.
AKİF’İN İDEAL GENÇLİĞİ
Akif’in bir gençlik ideali vardır ve bu ideal Sahafat’ın altıncı kitabı olan “Asım” da dirilmiştir. Şaire göre Türk gençliği Asım’ın neslinden gelir. Akif, Asım’da Türk gençliğinin vasıflarını, beden ve ruh yapısı, ilim, tahsil ve terbiyesi, çalışkanlık, ümit ve azim, dindarlık, vatan sevgisi ve ahlak ile çizmiştir. Âkif'e göre, bilgisiz ahlak, miskinlik ve zayıflığa; ahlaksız bilgi ise, milletlerin ruhunun zehirlenmesine sebep olur.
AKİF’TE MİLLİYETÇİLİK
Vatanın ve Milletin birliğini korumak ( Milliyetçilik ) Müslümanlık, fertler arasında ırk, dil, renk... farkı gözetmediğinden; Âkif'in "gençliği", her türlü tefrikadan arınmış olacaktır. Ona gore bir milletin, farklı ırklardan meydana gelmesi, ideal birliği sağlanması halinde, tehlike teşkil etmez.
“Sen! Ben! Desin efrad, aradan vahdeti kaldır,
 Milletler için işte kıyâmet o zamandır.”
 
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!”
 
AKİF’İN VASİYETİ
“Yabancı sesleri geldikçe reh-güzârımdan,
Hep inkisâr-ı emel taştı, rûh-i zârımdan.
Vatan-cüda olayım sînesinde İslâm'ın?
Bu âkıbet, ne elîm intikamı eyyâmın!
Benim - ki yaşlıyım artık - düşük kolum, kanadım;
Bu intikamı çalışsın da alsın evlâdım! “
AKİF’İN EDEBİ YÖNÜ
Rüştiye tahsili boyunca, Fatih Müderrislerinden (Profesör) olan babası Tahir Efendiden bilhassa lisan dersleri alarak, Arapça, Farsça ve Fransızca'yı edebiyatıyla beraber anlamaya başladı. Şiir sevgisi ve merakı bu sıralarda yeşermeye başlamıştır. Rüştiye'den sonra Mülkiye'ye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) geçti. Mülkiye, o devrin en parlak öğrenim kurumu sayılıyordu. Âkif, Mülkiye'de okurken babası vefat etti, ayrıca evleri de bir yangında yok oldu. Maddî imkânsızlık yüzünden bu okulu yarıda bırakmak zorunda kalan Âkif, Baytar (Veteriner) okuluna kaydoldu
ESARD DEDENİN DERSLERİ
Öğrencilik yıllarında “Fatih Camii'nde, ikindiden sonra, Hafız Divanı, Bustan, Gülistan ve Mesnevi gibi klasik edebiyatımızın en önemli eserlerini Esad Dede'den okuduğunu, ilk okuduğu şiir kitabının Fuzuli'nin Leyla ve Mecnun'u olduğunu öğrendiğimiz Akif; Arapça, Farsça, ve Fransızca'dan tercümeler yapabilmektedir; kurra hafızdır, iyi yüzücüdür, güreşçidir ve binicilikle de ilgilenmektedir. İlerleyen yıllarda ömrü boyunca izini bırakmayacağı, Safahat'ta sık sık ismini anacağı; düşünce, duyarlık ve anlatım tekniğinden yararlanacağı Şeyh Sadi'nin Akif için özel bir yeri olacaktır. Ayrıca hafız, Hayyam, Mevlana, ve Fuzuli'ye ilaveten, batı edebiyatından Victor Hugo, Rousseau, Erneste Renan, Anatole France, La Martin, E. Zola, Alphonse Daudet, Alexandre Dumas'ı okuyup sindirecektir. Kendine özgü görüş ve yaklaşımlarıyla yirminci yüzyıl İslam düşüncesinde öne çıkan Hint ekolünden; Cemaleddin Afgani ve Muhammed İkbal'in, Mısır ekolünden; Muhammed Abduh, Reşit Rıza, F. Vecdi, İbn Fariz ve Mütenebbi'nin düşünce, yaklaşım ve yorumlarını dikkatle izlemiştir.”(***)
Türkçe'ye kuvvetle hakim, Arapça ve Fransızca'yı çok iyi bilen Akif'in ilk şiir çalışmaları Baytar Mektebi'nde okuduğu yıllarda başlar.
Mehmed Akif de, kendi neslindeki birçok şair gibi, eski edebiyat kültürü ile yetişmiş, ancak, diğerlerinden ayrı olarak ve aile çevresinden gelen bir tesir ile, buna kuvvetli bir dinî kültür de eklenmiştir.
KUR’ANA HİTAB
İlk şiiri "Kur'an'a Hitab" 1895'te "Mektep" adlı dergide yayınlandı. Ardından "Resimli Gazete"de şiirleri çıktı. O dönemde yazdığı ahlak, din, bilgelik temalarını işleyen didaktik şiirlerini temel eseri "Safahat"a almadı. Öğretmeni İsmail Safa'nın etkisini taşıyan mesnevileri, edebiyat çevrelerinin ilgisini çekti. 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra daha önce yazıp ortaya çıkarmadığı yazıları yayınlanmaya başladı.
Mehmet Akif, şiire üstad Muallim Naci’nin izinden yürüyerek başlamış, doğudan Hafız ve Sadî'yi, batıdan Lamartine ve Alexandre Dumas'ı beğenerek okumuştur.
1908'de, İstanbul Üniversitesi Türk Edebiyatı profesörlüğüne tayin edildi ve Sırât-ı Müstakim adlı bir dergi çıkarmağa başladı. 1912 martında Sebîlü'r-reşâd adını alan ve İslâm Birliği ideolojisini savunan bu dergide birçok şiir ve makaleleri çıktı.
1911'de, ilk defa olarak, şiirlerini bir araya getirip Safahat adı ile yayımladı. Bu ad, sonradan bastırdığı diğer altı kitabının da genel adı oldu. 1918'de, Said Halim Paşa'nın Fransızca olarak yazılmış "İslâmlaşmak" adlı eserini Türkçeye çevirerek Sebîlü'r-reşâd'ta tefrika etti. Sebîlü'r-reşâd'ı önce Kastamonu'da ve sonra da Ankara ve Kayseri'de çıkarmağa devam etti. 1922'de, Tedkîkat ve Te'lîfât-ı İslâmiyye Heyeti'ne seçildi ve, aynı yıl, Said Halim Paşa'nın yine Fransızca bir eserini İslâm'da Teşkilât-ı Siyasiyye adı ile çevirip kendi dergisinde tefrika etti.
AKİF’İN ŞİİRLERİ VE ARUZ
1908'den sonra, aruz ölçüsünü eserlerinde başarıyla kullanarak halkın dert ve sıkıntılarını dile getirdiği manzum hikayeleriyle dikkatleri üzerine çekmeye başlar. Bu hikâyelerde camiler, kahvehaneler, sokaklar, meyhaneler, hastaneler, yetimler, yoksullar, idari bozukluklar tablo tablo tasvir edilir. Akif yaşadıklarını, gördüklerini söyleyen samimi bir şairdir:
“.. Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim.
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.”
Birinci Dünya savaşının peşrevrelerinin çalınmağa başladığı, 1912’li savaş yıllarında, Akif’in şiiri değişerek destanlaşır. “Çanakkale Şehitlerine” adlı destan yazılır:
“Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk./
 
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
 
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer
 Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
 
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
 Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; 
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
 
 
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar
 O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
 Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
 
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
 "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın/
 
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber…”
Bu şiir savaş anını canlı tablolar halinde coşkuyla anlatır. Kelimeler, kafiyeler, ses benzeşmeleri özenle seçilmiştir.
İstiklal harbi öncesi İlk Osmanlı başkenti Bursa, Yunanlılar tarafından işgal edilir, aynı zamanda Osmanlı Devletinin kurucusu dedemiz Osman Gazi’nin türbesine, Türk’ün Mukaddesatına hakaret edilir. Akif bu hal karşısında keder ve ıstırap içinde haykıran ilk Türk şairidir. İkinci hüzün destanı yazılır. Akif Bülbül’ü yazar ve adeta inletir:
 
“Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâ mevc demlerdi:
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûyâ Sûr-i Mahşerdi!
 -Eşin var, âşiyânın var, bahârın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
 
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
 
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânümansız serserîyim öz diyârımda!
 Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garb'a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
 
Ne zillettir ki: Nâkûs inlesin beyninde Osmân'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!”
Kurtuluş savaşında bir millet, canını, malını, et, kemik ve ruhuna dair neyi varsa ortaya koyar. Bu vakit büyük bir destan yazılır. Bu şiir tam 724 şiirin içinden seçilerek, bu kahraman milletin destanı olacaktır:
İSTİKLAL MARŞI
1913'te İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. 1'inci Dünya Savaşı sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Almanya'daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere Berlin’e gönderildi. Daha sonra Arabistan ve Lübnan'a gitti. Batı uygarlığının koşullarına ve Doğu-Batı çelişkisine tanık oldu. İstanbul'a dönüşünde Dâr-ül-Hikmet-i İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine atandı. İzmir'in işgalinden sonra Anadolu'da başlayan kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir’de yaptığı konuşma, İstanbul hükümetini endişelendirdi, görevinden alındı.
Ama o mücadelesini sürdürdü.
Camilerde yaptığı konuşmaların metinleri çoğaltılarak bütün yurda dağıtıldı.
Ankara hükümetinin kurulması üzerine Burdur mebusu olarak Büyük Millet Meclisi'ne girdi. O sırada İstiklal Marşı için açılan yarışmaya katılan 724 eserin hiçbiri beğenilmemişti. Maarif vekilinin isteği üzerine 1921'de "İstiklal Marşı"nı yazdı. Metin, 12 Mart 1921'de Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. Mehmet Akif, ödül olarak kendisine verilen 500 lirayı Necati Doğru'nun da dediği üzere, "İstiklal Marşı'nın dizelerini yazdığında kendisine ödül olarak verilen ve o dönemde İstanbul Boğazı'nda dört yalı alacak kadar çok yüksek bir para olan beş yüz lirayı çocuk esirgeme kurumu'na bağışladı.
Bütün serveti...
Yelek cebinde öldü...
Yelek cebindeki parası ancak kefen almaya" yetti.
 
DEVAM EDECEK

 
 
Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İdeal İnsan Ve Müslüman Modeli
İdeal Mümin; İyi niyetlidir; inancında, düşüncelerinde, söz, iş, icraat, ...
Mehmet Âkif’in Gençlik İdeali
Mehmed Akif, büyük bir şair olduğu kadar - belki ondan da fazla - büyük ...
Mehmed Akif'in Kültür Çevreleri (II)
Akif Bey ya okur, ya okutur, ya yazar, yâhud fıkra söyler veya dinlerdi. ...
 
Mehmed Akif'in Kültür Çevreleri (1)
Akif ve çağdaşlarının ve öncekiler gibi Millî Mücadele neslinin de bilgili ...
Malazgirt Destanı
Türk destanları, milletine hizmet etmiş kahramanların başarı hikâyeleri ile doludur.
Türklerin İslamiyeti Kabulü
DÜNYA Tarihi'nde, mübarek dînimiz İslâmiyet'in yayılması ve müdâfaası ...
 
“Bir olalım, diri olalım”
O, bir dehâdır. Dâhi'dir. Onun ilmî varlığını inkâr etmek, ne büyük bir ...
Müslüman’ın Ahlak Güzelliği
İslam dinini iyi anlayan ve hayatına yansıtan olgun mümin, aynı zamanda ...
Atatürk’ün Din Anlayışı-5
Kişisel Kurtuluş: Bilinçli İnanç İnsan, kendi inancını kendi bilgi ...
 
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva