Batılı bir sanatçının serlevha olabilecek bir sözüyle başlayalım: “Bizi anlamıyorlar, ama kabullenmek zorunda kalıyorlar.”
Tabir yerindeyse tam da “kitabın ortasından” söylemiş.
İnsanlığın kaderinde var. Önce burun kıvırır, sonra kabul eder. Ama iş işten geçmiş olur!
Nekrofiliya tanımı bu hal için “cuk” oturur. Ölü sevicilik, yani.
Toplumlar ölümünden sonra sanatçılarına hak ettiği kıymeti veriyorlar. Özellikle biz. Örneğin, mimari alanda çok sayıda değerli sanatçımız bulunuyor. Geçmişe gitmeye gerek yok. Halen yaşayan ya da yakın zamanda kaybettiğimiz cumhuriyet dönemini tarif eden onlarca ismi bir çırpıda saymak mümkün.
En bilineni, Turgut Cansever Hoca idi.
Bir düşünürümüz Onunla ilgili bilgi verirken muhteşem bir benzetmede bulunuyor: “Temaşa ile nazarı bir araya getiren adam”
Sahi nedir bu temaşa? Sözlükler; “hoşlanarak bakma, seyretme” diyor. Daha felsefi yaklaşanlar ise, “bakılan nesne ile birlikte olmak, nüfuz etmek, ondan bir parçaymış gibi kabul etmek” tanımını yapıyorlar.
Nazar ise herkesin malumu; akıl kullanarak bakmak..
Bu tarifler ışığında sanatçıya yaklaştığınızda mucit ve kaşif hallerinin farklı açılımlarını da gözlemlemiş oluyorsunuz.
***
Değer biçilen her eserde böyle bir açığa çıkış var. Bu hali somutlaştıran o kadar çok yapı var ki…
İşte size Erzurum’dan bir örnek. Bir çok hemşehrimizin, özellikle de yerel yöneticilerimizin farkında olmadığı bir tarihi eser. “Salih Efendi’nin Evi” diye bilinen yapı.
19.yüzyıla ait. Taş ve tuğlanın uyumlu bir şekilde nasıl kullanılabileceğini, iki farklı malzeme ile bir eserin nasıl güzelce örülebileceğini bu evi incelediğinizde rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Ayrıntılı bir tarife girmiyoruz. Yani, odası şöyleydi, sofası böyleydi. Tandırda şunlar kullanılmıştı bilgisine gerek yok. Bunları uzmanları ilgili kaynaklarda zaten aktarmışlar.
Biz, Yeğenağa Camisinin hemen karşısında bulunan ve hakikaten her haliyle güzel tarifine oturan bu yapıyı özellikle dikkatlerinize sunmak istiyoruz.
Bakılsın, örnek alınsın diye. Özellikle Belediye Başkanları.
Her fırsatta altını çizdiğimiz “taş konak yapılsın” teklifine o vakit nasıl hak vereceklerdir.
Kim bilir, bu gözle “temaşa” ettiklerinde “nazar” yetileri de ortaya çıkmış olur.
***
Niye belediye başkanlarına vurguda ısrar ediyoruz? Çünkü kentleri yaşanabilir kıvama getirecek öncelikli kurumun başında belediyeler bulunuyorlar. Müteahhitleri, işadamlarını yönlendirecek olanlar da yerel yöneticiler.
Israrımız bu sebepten. Bu demek değil ki, inşaat işiyle ön plana çıkanları es geçiyoruz.
Asla.. Öngörülerimizi onlara da sunuyoruz. Keşke, duyarlılık katsayıları yüksek olsa.
O sayede, hem seyrine doyulmaz güzellikleri temaşa ederiz, hem de tık nefes yaşamaktan kurtuluruz!
Ne dersiniz, haksız mıyız?
KAYNAK: http://www.gazetepusula.net/yazarlar/30/tas-yapiya-bir-ornek_1619.html