Sabah sabah karşılaştığım bir haberi, üşenmeden sonuna kadar okudum.

Haber şöyle:

Bence bu araştırmalarla alay etmemeliyiz. Çünkü bilim ve sanat alay edilen yerde gelişemez. Hayaller kısıtlanmamalı ve hayal edenlerin hayallerinin gelişmesine yardımcı olunmalı, teşvik edilmeli ve hayalleriyle ürettiği projeler desteklenmelidir. Albert Einstein : ”Hayal bilgiden önemlidir” demiştir. Hayal etmeden bir bilimsel araştırmayı ve deneyi kurgulamak, sonuç elde etmek, çılgın hayaller kurmadan müthiş buluşlar elde edilmesi mümkün değildir. 135 yıl öncesinden Graham Bell telefonu keşfetmiş olmasına rağmen, fazla yok 30 yıl önce cep telefonundan bahsedilseydi birçoğumuz güler geçerdi. Oysa şimdi sonuçlar ortada.

Ölümsüzlük nice kralların,padişahların ve sultanların içmek istedikleri bir iksirdi,ama mümkün olmadı.

Peki yine sormadan geçmeyelim: “Canlılar için ölümsüzlük mümkün mü? …”

Soruyu diğer açıdan sorarsak: “Dünya üzerinde insanlar da dahil yaşayan canlıların ölümsüz olması durumunda neler olurdu?”

Her şeyden önce, dünya geometrik bir çoğalmanın sonucu dolup taşardı.

6 milyar insana rağmen, dünyada açlıkla karşı karşıya kalan insan sayısı bir milyara yaklaşmaktadır. Şimdiye kadar 110 milyar insan doğduğunu ve bu insanların ölmeden doğurdukları durumunda dünyanın durumunu varın siz düşünün… Diğer canlıları da hesaba kattığınızda canlılar için ölümsüzlüğün en azından dünya açısından mümkün olamayacağı ortadadır.

O zaman insanlar için geriye manen ölümsüz olmak kalmaktadır.

Bu anlamda, ölümsüz insan var mıdır? Varsa kaç tanedir?...

Bana göre:

Şimdiye kadar dünya üzerinde doğan 110 milyar insandan kaçının adını biliyorsanız o kadar insan en azından şuana kadar ölümsüzdür…

Ama insana değer vermeden basit, sığ ve kısır yaşam cenderesinde, salt küçük menfaatler için çalışan insan için ise her an yok oluş vardır…