Toplu sözleşme görüşmelerinde ve hakem kurulu kararlarında, tek bir cümleyle de olsa emekli memurun yer almaması ve orta yerde kendi kaderiyle baş başa bırakılması her nedense içimi acıttı. Çünkü bugün hem işçi, hem de memur sınıfları içinde en mağdur kesim, kuşkusuz emekli memur kesimidir. Bu yüzden bu konuyu , birkaç yazıyla işlemeye devam edeceğim..
Anayasa hükmü, memura yapılan maaş artışları emeklisine de yapılır demesine rağmen çalışan memurla emekli memur yine farklı tutuldu.
Beş buçuk ay devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde emekli memurların mağdur ve perişan durumu tek bir cümleyle de olsa dile getirilmedi.
EMEKLİ MEMUR ADINA BU SENDİKALARI KİM SEÇMİŞTİ?
Sendika patronları, emekliden aidat almadıkları için zerre kadar onları umursamadı. İşveren kamu kanadı ise bütçe yükü nedeniyle sesiz kalarak haksızlığa ve adaletsizliğe göz yumdu.
Emekli memurlar adına bu sendikaları kim seçmişti. Emeklilerin bundan haberi var mıydı? Eğer seçimle geldilerse bunları kim seçmişti. Hangi emeklinin bu seçimde iradesi ve müdahalesi kullanılmıştı? Yok, atamayla geldilerse böyle sesiz ve sedasız olmaları mı gerekliydi? Ancak ortada bir gerçek vardı ki onlar, emekli memurlar adına yetkiliydiler ama onları kim yetkili kılmıştı ki temsil ettikleri 1,8 milyon mağdur emekli memur adına tek kelime konuşmuyorlardı; yoksa emekliler bir senaryo ve tertiple karşı karşıya mıydılar?
MEMUR VE EMEKLİ MEMURLAR FARKLI SINIFLAR ARTIK..
Medya organlarında görüşme süreci boyunca 4,5 milyon “ Memur “ denilip geçiştiriliyordu. Oysa çalışan memur ile emekli memur aldıkları maaş bakımından yan yana gelemeyecek kadar birbirinden kopmuş ayrı ayrı sınıf olmuşlardı. Siz okulda müstahdem olarak çalışan memura 1755 Lira maaş verirken, aynı okuldan emekli olmuş ve 35 yıl hizmet vermiş öğretmene ise 1350 Lira maaş veremezsiniz..Ve ikisinin arasındaki tahsili, kıdemi, unvanı, makamı yok sayamazsınız ve sonuçta ikisini aynı kaba koyarak ikisine birlikte“ Memur “ deyemezsiniz..O zaman ancak” Memur ve mazlum “ diyebilirsiniz..Eğer bu konuda ısrarlıysanız o zaman Bektaşi’nin abdestsiz namaz kılınır mı sorusuna verdiği “ Ben kıldım oldu.” Cevabının konumuna düşersiniz..!
SADECE ÇALIŞAN MEMUR ÖRGÜTLENMİŞTİ..
Sendika patronları bütün çalışanları 10 iş kolu halinde örgütlemiş, başlarına da temsilci olarak birer başkan koymuştu. Ama emekli memurun ne iş kolu vardı, ne de temsil eden başkanları..Dolaysıyla emekliler ne diğer iş kolu başkanları tarafından savunuldu, ne de sendika patronları tarafından perişan ve mağdur durumları ortaya getirildi..!
EĞER..
Dile getirilen bu hususlardan kuşkunuz varsa lütfen hakem kurulunun resmi gazetede yayınlanan son kararlarını ibretle okuyun..! Karalarda yüzdelik zamlar dışında iş kollarının maaş artışı ve statüsüyle ilgili sıralanan tam 30 Adet elde edilmiş hak vardır. Bu kazanımlar içinde emekliye ait tek bir madde yoktur. Bumudur temsil etmek Allah aşkına..?
Ülkemizde bazen insan evhama kapılmadan edemiyor; her şey tek elden mi idare ediliyor diye. Maaşlara yapılan zamdan sonra bütün gazetelerde, sitelerde çalışan memurun yeni maaşları tablo tablo verilirken tek bir yerde emekli memur maaş tablosuna rastladınız mı? Hayıır..Rastlamazsınız..! Çünkü iki tablo yan yana geldiğinde maaşlar arasındaki korkunç farkı göreceksiniz..Ve “ Hayır bu kadar da olamaz.” demek zorunda kalacaksınız.
Bir sendikanın başlangıçta görüşmelere sunduğu teklifinin bir maddesinde çalışanlar için istediği “ Ölüm yardımı” na emeklileri de ilave etmişti. Teklif, her ne kadar ölü bir teklifte olsa ve ölümle yanaşık düzen içinde olan emekliler için ilginçte olsa, sanırım hatırlandıkları için bütün emekli memurlar buna sevinmiştir.
( Devam edecek)