ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Palan Extreme Bisiklet Yarışı ilgi topladı
Palan Extreme Bisiklet Yarışı ilgi topladı
'Sağlıklı yaşam için' sahaya çıktılar
'Sağlıklı yaşam için' sahaya çıktılar
Karayazı beyaza büründü
Karayazı beyaza büründü
Konyaspor  lige Erzurum'da hazırlanacak
Konyaspor lige Erzurum'da hazırlanacak
353 gıda işletmesi denetlendi
353 gıda işletmesi denetlendi

Vahdet Nafiz Aksu

Devlet Bizim, Vatan Bizim, Meydanlar Bizim !
17 Temmuz 2017 Pazartesi

15 Temmuz darbe, işgal, suikast girişiminin ve akabinde milletin şanlı destanının üzerinden bir yıl geçti.
*
O meşum gece Erzurum'daydım. Arkadaşlarla bir programdan yeni dönmüştük, eve çıkmak üzereydim ki, Ankara'dan bir dostum arayıp telaşlı bir sesle dedi ki "Burada anlaşılmaz işler oluyor, havada uçaklar, bomba sesleri, korkunç bir durum var."

Gazeteci ve siyasetçi dostlarla yaptığım kısa görüşmelere, kendi analizlerimi de ekleyince bunun bir FETÖ-NATO işi olduğunu anlamakta gecikmedim. Tam dediği gibi dostumun, olanlar korkunçtu. Sağı solu yokladım, meseleyi anlamak maksadıyla. Konuştukça moralim bozulmaya başladı. Sanki başkent işgale uğramış da düşman uçakları sortiler yapıyor, ses duvarını aşarak dehşet anları yaşatıyor halka. Aslında olan daha vahimdi, uçaklar bizim, silahlar bizim, kullananlar görünüşte bizim, ama hakikatte bizim kılığımıza girmiş hainlerdi!
*
Şu örneği veririz hep istiklal harbi yıllarının zor koşullarını hakkıyla ifade için. Yunan işgali öyle tehlikeli bir hal almıştı ki, Ankara’dan top sesleri işitiliyor, bazı milletvekilleri meclisin daha güvenli bir ilimize taşınmasını öneriyordu.

O zor koşullarda bile Ankara, 15 Temmuz gecesinde gördüğü zulmü görmemişti. Yüce meclis, düşmanın topundan tüfeğinden kurtarıldı ama içimizdeki haçlı çetesinin bombalarıyla harap hale getirildi yıllar sonra, o gece. Hain içindeyse bombayı tepende, tankı göğsünde, kurşunu yüreğinde bil.
*
Evet, içimizdeydi bu sefer hainler, aşımızla ekmeğimizle beslenen, devletin diplomalarıyla statü kazanan, paşa olan, hâkim olan, polis olan; FETÖ asansörüyle yükseklere tırmanan alçaklardı. Devletin alıp eline verdiği silahı devlete, millete çevirenlerdi. Ne yazık ki, hırsıza beyler borçlu, haine devletler. 
*
Geçenlerde dinlediğim bir televizyon sohbetinden kulağımda kalmış: O gece kahramanlık gösteren emniyet özel kuvvetlerden bir yetkili demiş ki “O can pazarında biz çelik yeleklerimizi tersten giydik, niye diye soranlara, cephemizden değil arkamızdan gelecek kurşunlardan endişeliyiz, dedik.”
Evet, orduya, polise yıllar süren çabalarla sızan Fethullahçı çeteye mensup teröristler gözlerini kırpmadan millete kurşun sıkmakla kalmadılar, en yakın kader ve silah arkadaşlarını bu haletiruhiyeye sürüklediler. Güzelim müessesleri içerden çökerttiler, askerin, polisin en güçlü silahı olan güveni zedelediler. Yazıklar olsun.
***
Bu millet, o gece yazdığı şanlı destanı, daha sonra tuttuğu demokrasi nöbetleri ile taçlandırdı.

Günlerce Türkiye’nin meydanlarında demokrasi çiçekleri açtı. Milletimiz, meseleye el koydu, iradesine sahip çıktı, darbecilerin rezil suratına o meşhur Osmanlı tokadını indirdi.

Dün tekrar kükredi meydanlarda, tekrar pençesini dosta düşmana gösterdi. Gelirsen beni bulursun karşında dedi.

Allah’ın izniyle darbeyi de, darbeci zihniyeti de tarihin çöp sepetine attı, artık iflah olmalarını mümkün görmüyorum.
***
Bir yıl sonra, dün oturdum bir vicdan muhasebesi yapmaya çalıştım.

Duyar duymaz darbe girişimini, işitir işitmez olup biteni ne yaptık, ne ettik?

Vazifelerimizi tam yerine getirebildik mi?

Şunu söyleyebiliyorum; Sosyal medyayı iyi kullandık daha gecenin erken saatlerinde, söyleyeceğimizi eğmeden bükmeden, çok net olarak söyledik, düşüncelerimizi ağ toplumunun imkânlarıyla dünyaya duyurduk.

“Ne kıymetiharbiyesi var ki bunun, hain kurşun atıyor, sen cümle fırlatıyorsun.” Diyebilirsiniz.

Karınca misali duruşumuz belli olsun dedik, yangını söndüremezsek de bir damla su da biz dökelim istedik.

Hainin suratına tükürdük, kalleşin tepesine indirdik yumruğumuzu;  milletin sesine ses katarak o gece ve sonrasında, milyonlarca vatan evladının yaptığı gibi.

Yine bir şey yaptım diyemem, şu abdestini alıp, kelimeişahadetini getirerek sokağa fırlayanlar, göğsünü kurşuna değil, tanka siper edenler yanında… Ölüme gül bahçesine koşarcasına koşanlar yanında. ‘O gece korkuyu bizden almıştı Allah’ diyenler yanında…’Kurşun tende delik açmadan, rüzgâr o delikten geçmeden yiğit mi olunurmuş’ diye felaketleriyle dalga geçebilenler yanında…

*
Hemen belirteyim ki Erzurum, her zamanki gibi destanlar yazdı bu süreçte.

Meydanları, bir meydan muharebesi bilinci ve ciddiyetiyle doldurdu. Dağ tepesinde, bir kulübede vatan nöbeti tutar gibi demokrasi nöbeti tuttu, günlerce, haftalarca. Hiç bıkmadı, gevşemedi, yorgunluk alameti göstermedi. “Millet biziz, devlet bizim, meydanlar bizim.” Dedi.
Geçen yıl öyleydi de dün farklı mıydı?
Nöbet dendi, yine koştu, yine coştu.
Televizyonlardan izledim dün Erzurum meydanlarındaki manzarayı.
İstiklal harbimiz dâhil, tarihe birbirinden büyük destanlar armağan eden dadaşlar bir destan daha yazdılar, hem de ne destan... Bar tutar gibi meydanları tuttular, dosta gönül ferahlığı, düşmana korku saldılar. Helal olsun.
***
2016'nın 15 Temmuz'unda hainlere meydanın diliyle geçit yok diyen dadaş, bu gece bu kavlini milli imana çevirdi, bir yemin etti ki dönüşü yok. Bu irade karşısında hain emellerin asla tahakkuk şansı yok, Allahlın lütfuyla. Gevşemeyin, ama emin olun.

***
Velhasıl, Millet dün meydanlarda bir kere daha besmelesini çekti, şeytana kaçacak delik gerek.

Millet, birlik dirlik tacını giydi, bilinç kılıcını kuşandı; düşmana kalan tek ihtimal, izmihlal!

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hızlı Tren Haritasında Büyük Bir Boşluk: Erzurum
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Ateş nereden tutuşuyor?
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Erzurum’da Tarih Yürüyüşü yahut 3 Temmuz’un Sırrı
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva