Erzurum’un ilk asker kayakçısının ve askerlere ilk kayak eğitimi veren kayakçının Hikmet Koyunoğlu isimli bir eğitmen olduğu öğrenildi. 1. Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü yıllarda askeri amaçlı olarak kayak öğretimine başlandığı ve bu hususta görevlendirilen ilk eğiticinin Erzurumlu kayakçı Hikmet Koyunoğlu olduğu kaydedildi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu, Hikmet Koyunoğlu’nun İstanbul’un emri ve Almanya’nın da onayıyla Erzurum’da görevlendirildiğini ve askerlere kayak yapmayı öğreten ilk devlet görevlisi olduğunu dile getirdi.
Konukçu, “Batılıların deyimi ile Erzurum Snowland’dır, yani kar ülkesidir. Bu geçmişte de böyle, hatta daha ağır koşullardaydı. Bugün kış turizmi adına umutların bağlandığı kayak sporu, 1. Dünya Savaşı’nda ilk kez Erzurum’da askerlere yönelik öğretilmiştir.” dedi.
//KONUKÇU: KAYAK İLK KEZ ERZURUM’DA ASKERLERE ÖĞRETİLDİ
Erzurum’da kayak sporunun çok uzun bir geçmişi bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Konukçu, dağ ve düz alan kayakçılığını çok iyi bilen Hikmet Koyunoğlu’nun, hem Erzurum’da resmi kayak eğitim veren ilk hoca ve aynı zamanda ilk kez askerlere kayak öğreten eğitimci unvanına sahip olduğunu dile getirerek, “Erzurum’da görevli olan ve kayak denilen aleti de Erzurumluya, askerlere öğreten kişi Hikmet Koyunoğlu olmuştur. Dağ ve düz alan kayakçılığını profesyonel bir şekilde bilen Hikmet Koyunoğlu, bu sanatın geniş çevrelere yaymak şerefini kazanan ilk kişilerdendir. İstanbul’un emri ve Almanların da uygun görmesiyle Hikmet Koyunoğlu ilk çalışmalarını Palandöken’de uygulamıştır. Zirvelerden başlayan ve eteklerdeki Kiremitlik Tabyası’na kadar uzanan bu zevk ve heyecan yolculukları ve sporu, askerler ve halk tarafından ilgiyle izlenmiştir. Propaganda amaçlı kayak çalışmaları askeri makamlarca Doğu’ya ve Batı’daki İstanbul basınına yayılmış, böylece ilgi daha da artırılmıştır.” diye konuştu.
Öte yandan Hikmet Koyunoğlu’nun, Ankara’daki Etnografya Müzesi’nin de mimarı olduğuna işaret eden Konukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: “M. Kemal Paşa ve arkadaşlarının Erzurum’a gelişlerine de tanık olan Koyunoğlu, 1919 yılındaki Ermeni Meselesi ile ilgili olarak Divan-ı Harb-i Örf-i’de yargılanmıştır. Hikmet Koyunoğlu, mahkemede cesur davranışı ile dikkat çekmiş ve Türk’ün asaletini bir kere daha vurgulama şerefini söz konusu etmiştir”
//HİKMET KOYUNOĞLU, KİMDİR?
Cumhuriyetin ilk dönem mimarlarından olan Koyunoğlu'nun en önemli yapıtları
Ankara'daki
Etnografya Müzesi, bugün müze olarak kullanılan
Türk Ocağı Binası, Bursa'daki
Tayyare Kültür Merkezi'dir.
1908-
1914 yıllarında Sanayi-i Nefise Mektebi'nde eğitim gördü.
Cuilio Mongeri ve
Alexandre Vallaury'nin öğrencisi aldı. İstanbul Beyoğlu'ndaki
Saint Antoine Kilisesi'nin yapımında
Mongeri ile birlikte çalıştı.
I. Dünya Savaşı yıllarındaki askerliği döneminde
Erzurum'da İttihat ve Terakki Kulübü Binası inşa etti. Askerlik sonrası döndüğü
İstanbul işgal altındaydı, mimarlık yapma olanağı yoktu. Bunun üzerine fotoğrafçılığa yöneldi. Foto muhabirliğinin yanı sıra Cağaloğlu'nda bir fotoğrafhane açtı. İşgal güçlerinin baskısı üzerine
1922'de
Ankara'ya kaçan Koyunoğlu, bir süre
Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nde mimar olarak çalıştıktan sonra kendi bürosunu açarak özel yapıların mimarlığını yaptı,
İstanbul'daki İleri Gazetesi için foto muhabirliği yapmayı da sürdürdü. Koyunoğlu'nın
Ankara'daki en önemli yapıtları
Etnografya Müzesive Türk Ocağı Binası'dır.
Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) binası, Adliye Binası, Büyük Otel, Celal Bayar Evi, Mithat Alam evi (İsrail Büyükelçiliği ikametgahı), Hariciye Vekaleti (günümüzde Kültür Bakanlığı binası), Maarif Vekaleti binaları Ankara'daki yapıtlarındandır. Açılan uluslararası yarışmada birincilik alması üzerine
1930-
1934 yılları arasında
Bursa'da
Tayyare Cemiyeti Tiyatro ve Sineması'nı inşa eden Koyunoğlu, bu yapıyı tamamladıktan
İstanbul'a yerleşti, eski yaptıların onarımı ve ev-apartman inşaatları ile uğraştı, dönemin ileri gelenlerinin evlerini yaptı.
1981 yılında kendisine Atatürk Sanat Armağanı verilen sanatçı
1982 yılında hayatını kaybetti.