Aydın, 76. Dil Bayramı dolayısıyla Türk Dil Kurumunda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, dil ne kadar zengin ise dil ile dile getirilen fikri hayatın da o kadar zengin olacağını söyledi.
OSMANLIDAN MİLLİ YAPIYA GEÇİŞ
Osmanlı'nın çok milletli toplum yapısından milli yapıya geçişte Türkçe'nin hayati bir rol oynadığını ifade eden Aydın, bugün çeşitli lehçelerde konuşulan Türk dilinin, küreselleşmenin getirdiği imkanlarla, meydan okumalarla, zorluklara ve tehlikelerle karşı karşıyadır.
''Bu dil dünya dili olma istikametinde mi yürüyecektir ya da zaman zaman öne sürüldüğü gibi yok olma veya ciddi bir geri çekime süreci mi yaşayacaktır?'' sorusunu yönelten Mehmet Aydın, ''Bu sorunun cevabı, Türkçe konuşan toplulukların, içinde yaşadığımız küresel kentte sürdürdükleri hayatın başarılı mı yoksa başarısız mı olacağıyla doğrudan ilgidir. Eğer bu dünyada söyleyecek sözünüz varsa diliniz de zamanın seyiri içinde dünya dili olur'' şeklinde konuştu.
KÜRESELLEŞME VE TÜRKÇE
''Dili, dünya dili olan milletler, küresel kentin kimlikli aktörleri olurlar'' diyen Bakan Aydın, şunları kaydetti:
''Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, küreselleşmenin, sürüp gitmekte olan ve gittikçe daha zor tahmin ve kontrol edilebilen yıkıcı etkileriyle sadece maziyi tekrarlamak, katı bir muhafazakarlık, akıl dışı bir direniş veya derece derece gerçekleşen bir teslim oluşla mücadele edilemez. Mücadelenin yolu her şeyden önce üretkenlikten geçer. Histe, fikirde, bilim ve teknolojide, edebiyat ve sanatta bizim kültür dünyamızın dışında kalanların ilgileri ve ihtiyaçları ile ilgili sıcak bir temas kurabilirsek, o anlamda bir üretkenlik olursa, o zaman Türkçe elbette ki dünya dili olur.
Türk dili ile dünyada var olmanın adımları, o dili konuşanların teker teker kendi bünyelerinde hem de birlikte oluşturacakları çağdaş bir kültür stratejisi ve eylem planı ışığında atılmak zorundadır. Bu büyük bir ufuk ve onun gerçekleşmesine hasredilecek vizyon ve misyon sözkonusu olduğunda, Türk dünyası bugün düne göre çok daha iyi durumdadır denebilir. Dil odaklı sömürgecilik bütünüyle ortadan kalkmış olmasa da önemli ölçüde azalmıştır. Ortak alfabe hatta ortak dil istikametinde plan ve programlar oluşturma alanlarında elimizi kolumuzu en azından zor kullanarak bağlayan, tutan yoktur.''
''DİL SEFERBERLİĞİNE KOYULMA ZAMANI''
Dil dünyasında önemli bir rahatlama olduğunu da ifade eden Aydın, artık kimsenin ''imkan'' ifadesine kullanınca ''gerici'', ''olanak'' ifadesini kullanınca ''ilerici'' olmadığını söyledi. Aydın, ''Her ikisini de kullanıyoruz ve ikisini kullanmayı zenginlik sayıyoruz'' dedi.
Bir dil seferberliğine koyulma zamanı olduğunu belirten Aydın, dil dünyasının en etkin oyuncuları olan basın yayın ve medyanın, eğitim-öğretim kurumları kadar sorumluğu ve görevi olduğunu ifade etti.
TABELA KİRLİLİĞİ
Türkiye kadar tabelalar konusunda zor durumda olan başka hiçbir ülke görmediğini anlatan Aydın, ''El ele vererek, sadece dil açısından değil estetik açıdan da bundan kurtulmamız lazım. Kültürümüzü, dilimizi, gözlerimizi bu rahatsız edici durumdan kurtarmamız lazım. Yine bir miktar olacak tabii. İzmir'de sırtımı denize döndüm 10-11 tane tabela okudum bir tanesi Türkçe gibiydi'' diye konuştu.
Aydın, ''İnsanın ana dili, anne sütü gibidir. Onun tadı hiçbir dilde bulunamaz'' ifadesini kullandı.
''ORTAK BİLİNCİN, ORTAK TEPKİNİN SAĞLANMASI''
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural da bir devletin arazisinin büyük, nüfusunun çok olmasının, tek başına övünülecek bir durumu göstermediğini ifade etti.
Devlet için asıl ''vatandaşlık hukukuyla bağlı saydığı insanların benzeşirliğini arttırarak, barış içinde, huzur ve refahı paylaşan bir toplum oluşturmanın'' önemli olduğunu belirten Tural, ''Devlet, vatandaşının geçmişe, günümüze ve geleceğe bakışında, sevinçte, kıvançta ve tasada ortak duygu ve düşüncelerle benzeşip bütünleşmesini sağlamak zorundadır. Böyle bir amacın gerçekleşmesinin ön şartı veya sağlayıcı ögesi de dildir'' diye konuştu.
Tural, ''İnsanların birbirlerini doğru anlamalarının yanında, ortak bilincin, ortak tepkinin sağlanmasının da aracı olan dil, Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli yönelişlerinden ve kurucusunun çalışma alanlarından birisi olmuştur'' dedi.
Tural, bir dilin, günlük dil, yargı, bilim ve eğitim dili olmaktan çekildiği ülkelerde, yönetim gücünün de çekildiğinin, bilimlik yöntemlerle ortaya koyulduğunu ifade etti.
26 EYLÜL'ÜN RESMİ TATİL OLMASI
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Şükrü Haluk Akalın da konuşmasında kurumun çalışmaları hakkında ve çıkarılan, çıkarılması planlanan sözlüklerden örnekler verdi.
Anadolu Ajansı ile her zaman işbirliği içerisinde hareket ettiklerini belirten Akalın, katkılarından dolayı Anadolu Ajansı'na teşekkür etti. TRT ile işbirliğinin sonucu, son bir yılda, Türk dili ile ilgili konularda yüze yakın radyo ve televizyon konuşması yapıldığını ifade eden Akalın, TRT ile yeni dönemde de işbirliğinin artarak süreceğine inandıklarını söyledi.
Yerel ve bölgesel radyo-televizyon yayınlarında doğru ve güzel Türkçenin yaygınlaştırılması amacıyla RTÜK tarafından düzenlenen seminerlere de destek olduklarını anlatan Akalın, ''Anadolu Ajansı, TRT ve RTÜK ile işbirliğimizin kurumsallaştırılarak kalıcı hale dönüştürülmesi için kurum olarak üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız'' dedi.
İş yerlerinde Türkçe ve Türkçeleşmiş adlar kullanılması yolunda son bir yılda karar alan belediyelerin kamuoyuna örnek gösterilmek amacıyla kurumca ödüllendirildiğini anlatan Akalın, ''El ele verdiğimiz takdirde Türkçe yeryüzünün en zengin dillerinden biri olarak varlığını dünya durdukça sürdürecektir'' diye konuştu.
Akalın, 26 Eylül Dil Bayramı'nın, resmi tatil olmadan, ülke çapında kutlanan bayramlar arasına alınması isteklerinin, meclis komisyonunun önerisiyle gerçekleşme yolunda olduğunu ifade ederek, bu kararı ''alkışlarla desteklediklerini'' bildirdi.
Konuşmaların ardından Sesli Türkçe Sözlük, Devlet Bakanı Aydın tarafından kullanıma açıldı. Mehmet Aydın, sözlükte seslendirme yapan Rahmi Aygün'e plaket verdi.