MHP: HAİNLER HESAP VERMELİDİR
MHP İl Başkanı Çimen: “Güzel Türk ili Mersin’de Türk bağımsızlığının simgesi al bayrağımızın yerlerde sürüklenmesi ve çiğnenmesi olayı bölücülük hareketinin hangi boyutlara ulaştığının çok açık bir göstergesidir. Bu menfur olayı sergileyenleri nefretle ve şiddetle kınıyoruz. Hainlerce yerde sürünen Türk Bayrağını içindeki milli şuurun refleksi ile kaldıran kahraman Türk Polisini sevgi ile kucaklıyor, ak alnından öpüyoruz” dedi.
MHP İl Başkanı Ertürk Çimen, düzenlediği basın toplantısında nevruz kutlamalarında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Nevruzun amacının dışında kutlanmaya başladığını belirten Çimen, “ 21 Mart Nevruz Bayramı, Türk geleneğinde yeni gün anlamı ile baharın başlangıcı sayılmaktadır.Nevruz , bütün Türk illerinde asırlardan beri milli birlik ve beraberlik içinde coşku ile kutlanan önemli bir Türk bayramıdır. Ancak son yıllarda ülkemizde nevruz günleri milli bütünlüğümüze, üniter Türk devleti yapısına zarar verir mahiyette kullanılmaya çalışılmaktadır. Nevruz sanki sadece bir etnik gurubun özel bir bayramı gibi kutlanmakta, bölücü örgütün gövde gösterisine dönüştürülmektedir. Son olarak 20 Mart 2005 tarihinde yapılan gösterilerde ise bardak taşmıştır. Türkiye’nin hemen her tarafında yapılan Nevruz gösterilerinde bölücü örgüt bayrakları açılmış, bebek katili terörist başının posterleri bebelere taşıtılarak bölücülüğün başka bir senaryosu oynanmıştır. Hele güzel Türk ili Mersin’de Türk bağımsızlığının simgesi al bayrağımızın yerlerde sürüklenmesi ve çiğnenmesi olayı bölücülük hareketinin hangi boyutlara ulaştığının çok açık bir göstergesidir. Bu menfur olayı sergileyenleri ve bu olay karşısında etkisiz ve sessiz kalanları nefretle ve şiddetle kınıyoruz. Yerde sürünen Türk Bayrağı’nı içindeki milli şuurun refleksi ile kaldıran kahraman Türk polisini sevgi ile kucaklıyor ak alnından öpüyoruz” dedi.
BU YÜCE MİLLET ÜÇ BUCUK SOYSUZA MEYDAN BIRAKMAZ
Olaylar karşısında hükümetin tavrını merakla beklediklerini belirten Çimen, “ Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü korumak üzere yemin ederek göreve başlayan TBMM’nin değerli milletvekillerini ve özellikle hükümetin bu olaylar karşısındaki göstereceği tavrı merakla beklemekteyiz. Bu tür olayları önlemek üzere amirlerinden aldıkları talimatla görev yapan kahraman güvenlik kuvvetlerinin AB tarafından kınanması ve bir kısım güvenlik elemanlarının işten el çektirilmesi ibret verici ve düşündürücüdür. Seksen yedi yıl önce ülkemizi topla tüfekle işgale yeltenen emperyalist güçler bugün ülkemizi başka şekillerde işgal etmenin gayreti içerisindedirler. AB’nin müdahil olmadığı talepte bulunmadığı sanki de hiçbir sahamız kalmamıştır. Son olarak Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de okutulan din derslerinin kaldırılması talebi, nüfus cüzdanlarından din hanesinin çıkarılmasını istemesi, milli bütünlüğümüzün birer parçası olan Kürt ve Alevi kardeşlerimizin azınlık sayılmaya zorlanması, Asılsız Ermeni iddiaları, Güney Kıbrıs Rum cumhuriyetinin talepleri, misyonerlik faaliyetleri, bebek katili terörist başının yeniden yargılanması için yapılan hazırlıklar ülkemizin nasıl bir işgal altında olduğunun en canlı örnekleridir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun önderliğinde ya istiklal ya ölüm parolası ile başlatılan Türk kurtuluş hareketinde olduğu gibi, bu büyük millet yine bir kurtuluş hareketi yapmaya hazır ve muktedirdir. Türk bayrağına ve Türk bağımsızlığına uzanan eller bir gün mutlaka kırılacaktır. Bu aziz millet üç beş soysuza meydanı boş bıraktırmayacak kadar büyük bir millettir. Yüce Atatürk’ün gençliğe hitabesinde ifade ettiği gibi şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türk gençliği ve Türk milliyetçileri damarlarındaki asil kandan aldıkları güçle her türlü işgali kaldıracak, her engeli aşacak güçtedir.” şeklinde konuştu.