HALKIN KARAR GÜNÜ:20 HAZİRAN 2011 TARİHİ:
5-MAYIS–2005 TARİHİNDE, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KURSÜSÜNDE, BİR MİLLETVEKİLİNİN MUHTAR ÖDENEKLERİNİN ARTIRILMASINA VE SOSYAL GÜVENLİKLERİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ ÜZERİNE YAPTIĞI KONUŞMAYI, DİKKATİNİZE SUNMAK İSTİYORUM:
Sayın başkan, sayın milletvekilleri; Muhtar Ödeneklerinin Artırılmasına ve Sosyal Güvenliklerine İlişkin Kanun Teklifinin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin söz almış bulunuyorum; Yüce meclisinizi saygıyla selamlarım.
Kanun teklifimizde, köy muhtarlarıyla ile şehir ve kasaba muhtarlarına, brüt asgari ücret miktarında aylık ödenek verilmesi öngörülmektedir.
Muhtarlık kurumu, ülkemizde yurttaşlarımızın devlete ilk karşılattıkları kurumdur. Mahalle ve köyler, yerel yönetimlerin ilk basamağıdır. Ülkemizde 35 148’i köy 17 805’i mahalle muhtarı olmak üzere 52 953 muhtarlık bulunmakta. Muhtarlarımız, köy ve mahallelerde yaşayan yurttaşlarımızın ortak sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, büyük çaba sarf etmekte.
Muhtarlık binasının elektrik, su ve kirasını muhtarlarımız kendi ceplerinden ödemekte. 255 YTL ödenek alan muhtarlarımızın aldıkları bu ücret, açlık sınırının bile altındadır; muhtarlarımızın aldığı bu ödenek, kendi Bağ-Kur primlerini bile ödemeye yetmemektedir.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan; 18 Haziran 2002 tarihinde, Genel Kurulda, bir milletvekili arkadaşımız, muhtarlarımızla ilgili şöyle seslenmiş, 21 inci dönemde:”Muhtarlarımızın sorunlarını anlatmak için huzurunuza geldim” diyor sayın milletvekilimiz o günlerde,”Ancak, takdir edersiniz ki, yalnız muhtarlarımız değil, toplumumuzun tüm kesimleri, memuru, çiftçisi, işçisi, ciddi sıkıntılar içinde.”
Yani, bugün de aynı sıkıntılar içinde. Ve muhtarlarımız ödeneklerinin asgari ücrete endekslenmesini talep ettiklerini ifade etmiş. Konuşmanın üzerinden dört yıl geçti. Bu dört yılda, Ogün milletvekili olarak görev yapan arkadaşımız, bugün, AKP’de Gurup Başkanvekili olarak görev yapıyor, Sayın Faruk Çelik arkadaşımız.
Sayın Çelik, muhtarlar, hala, o sizin, 2002 yılında yapmış olduğunuz talepleri bekliyor ve ayrıca diyor ki, acaba, karakolda doğru söyleyip de mahkemede şaşıyorlar mı; muhalefetteyken bizim için istekte bulunup, iktidara geldiklerinde unutuyorlar mı diye, sizlere buradan sesleniyorlar, Sayın Çelik.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun teklifi o taleplerden birisiydi. Bu gün de aynı talepte bulunuyoruz.
Muhtarlarımızla ilgili, ayrıca, 5 Kasım 2003 tarihinde yine bu Mecliste bir konuşma yapılmış. Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bey diyor ki: “İçişleri Bakanlığımız, yeni yasal düzenlemeler yapılıncaya kadar, muhtar ödeneklerinin günümüz şartlarına uygun ve yeterli hale göndererek 3000 olan gösterge rakamının en az 5 000 gösterge rakamına yükselmesi yolunda öneride bulunmuştu. Maliye Bakanlığımız bu konuda çalışmalar yapmaktadır; ayrıca, biz, bu işin takipçisi olacağız; tabii, bu kâfi gelmeyecektir” sözlerini kullanmıştır. O sözlerin üzerinden iki buçuk üç yıl geçti. Kâfi olmıyacakğı değerlendirmesi yapılan iyileşme bile sağlanamamış durumda.
Zaman tünelinde ilerlemeye devam edelim, değerli arkadaşlar. Geldik 5 Mayıs 2005’e. Bu sefer, Sayın Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa Bey var. Bakın, o tarihte Sayın Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa ne diyor:
“Muhtarlarımızın özlük haklarını düzenleyen kanun tasarısı Bakanlar Kurulumuzun imzasındadır ve önündedir: hükümetimiz bununla ilgili bir çalışma yapmış; daha önce de ifade ettiğim gibi, en az asgari ücret esas alınmak suretiyle, özellikle Bağ-Kur prim borçlarınındın dolayı yaşadıkları sıkıntıları da, geride dönük borçlarını da bir takvime bağlanması, iyileştirmesi de ihtiva edebilecek şekilde ve muhtarlarımızın diğer sıkıntı ve taleplerini de dikkate alan önemli bir çalışma yapılmış: taslak, Bakanlar Kurulunun gündemine getirilmiş; inanıyorum ki, önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısının birinde bu Bakanlar Kurulundan geçerek, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecektir.” Bu sözler, evet, Sayın Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa söylüyor. Bakıyoruz, bir yılı aşkın bir zaman geçmiş, böyle bir tasarı yok.
Başbakanlık ile Meclis arasında, herhalde, kaybolmadı bu tasarı! Sabah Bakanlar Kurulu sekretaryasını aradım. O tarihten, yani, 5 Mayıs 2005’ten bugüne kadar 44 Bakanlar Kurulu toplantısı yapılmış; ama , bir türlü bu tasarı Bakanlar Kurulundan çıkmamış.
Muhtarlarla ilgili düzenlemeler de o 44 toplantıda gündeme gelmemiş değerli arkadaşlar ve toplantıda gündeme gelmemiş ve bugün, ben bu kanun teklifini konuşacağımız için 57 000 muhtarın genel başkanını SMS’lerle bilgilendirdiler. Bu üç değerli milletvekili arkadaşımızın, grup başkanvekilimizin vermiş olduğu sözler de yerde kalmasın diye 37 İnci maddeden buraya getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN-Sayın Şimşek, lütfen toparlar mısınız?.
İsmini Vermediğimiz Milletvekili(Devamla)-Artık, sanıyorum ki, Sayın Çelik, Sayın Fatsa, Sayın Bakan Mehmet Ali Şahin bu yasaya katkı sunacaktır; yani,sizin daha önce söylemiş olduğunuz sözleri bir kez daha hatırlatmak adına.
Muhtar ödeneklerinin artırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar ayrıca 9 kanun teklifi verilmiş. Biz, ben ve Parti milletvekili arkadaşlarım vermiş olduğumuz bu kanun teklifinde ödenek ve sosyal güvenliklere iliştir ve diğerleri de hemen, hemen bunu kapsıyor. Yeni çıkan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu”Sigortalı Sayılanlar”başlığı altında köy muhtarlarını da saymaktadır ve muhtarların sosyal güvenliklerine ilişkin yürürlükteki yasada bulunan muhtarlarımızı Bağ-Kur ile ilişkilendirilen hükümler kaldırılmıştır.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, muhtarlarımızın sosyal güvenliklerine ilişkin yeni bir düzenleme de getirmemektedir.
Değerli arkadaşlarım, yani, muhtarlarımız, kendi sosyal güvenlik primlerini kendi ödemeye devam edecektir.
İşveren olmayan, işyeri bulunmayan muhtarlarımızın Bağ-Kurla ilişkilendirilmesi de yanlıştır. Muhtar, göreviyle ilgili bir suç işlediği zaman devlet memuru olarak yargılanıyor; ama iş, sosyal güvenliğe gelince “muhtar, kendi primini kendi öde” diyoruz.
Yukarda bahsettiğim konuşmasında Sayın Faruk Çelik Beyin “muhtarlarımız 90 lira ödenek almakta, 105 lira Bağ-Kur primi ödemekte…” Bugünse değişen bir şey yoktur değerli arkadaşlarım 225 YTL ödenek alıyorlar-Maltepe Altay çeşme Mahallesi Muhtarının ifadesidir bu- 285 YTL Bağ-Kur primi ödemekte; yani, değişen bir şey yok.
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
O zaman muhtarların aldığı ödenek Bağ-Kur primini ödemeye yetmiyordu; anlaşılan şimdi de yetmiyor.
Binlerce muhtarımızın prim borcu milyarlara ulaşmış vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihazdan kapatıldı)
BAŞKAN-Sayın Şimşek, lütfen, teşekkür için açacağım; buyurun.
Milletvekili (konuşmasına devam ediyor)-Sayın Başkanım, toparlıyorum. Ayrıca 57 000 Muhtarımızı ilgilendiren, seçimlerde kapılarına gittiğimiz, bize çok, çok, Parlamentoya, demokrasiye katkı sunan muhtarlarımızla ilgili olduğu için biraz uzadı; bağışlayın, toparlıyorum Sayın Başkanım. Muhtarlarım sizi de izliyor, Sayın Başkan.
BAŞKAN- Buyurun Sayın Şimşek.
O Milletvekilimiz konuşmasına devam ediyor. Teşekkür ederim.
O nedenle, muhtarların ödeneklerini asgari ücrete endekslemek ve muhtarların ödeyeceği Bağ-Kur primlerinin, il özel idaresi tarafından, ödeneklerinden kaynakta kesilerek ödenmesi gerekmektedir.
Bu kanun teklifinin gündeme alınması, sizin-muhalefette ve iktidara geldiğinizde muhalefette verdiğiniz sözleri iktidarda yapma çalıştığınız bir örneği olacaktır diye düşünüyorum. Türkiye, seçim havasına girdi. Yarın kütükler için muhtarlara gideceğiz ve muhtarlar hangi partiden geldiniz sorduğunda veya il,ilçe yöneticilerine, herhalde bugünü çok iyi hatırlayacaktırlar.
Değerli arkadaşlar, sayın muhtarlarımız da, bizler de seçilmişiz. Bizler, maaşlarımızı devlet tarafından alıyoruz. Bizim SSK primlerimizi, Emekli Sandığı, Sosyal güvenlik primlerimizi devlet ödüyor. Bu anlamda, muhtarlardan, muhtarlarımızdan bunu esirgemememiz gerektiğini düşünüyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ekran başında bizi izleyen muhtarlarımıza da, Meclisimiz adına, bu görevi yerine getireceğimizin bu vesileyle de sözünü vermiş oluyoruz.
Saygılarımı sunuyorum.(Kendi parti sırasından alkışlar)
BAŞKAN-Teşekkür ediyorum Sayın Şimşek.
Evet, o gün 5 Mayıs 2005, şimdi 20 Haziran 2011 tarihinde yine ülkemizin güzel insanları, milletvekili seçimi için sandık başına gideceklerdir. Bu altı yıl zarfında, muhalefete olan, şimdi iktidar parti milletvekilleri, muhtarlara vaat ettikleri, sözlerini ne kadarını, gerçekleştirmiştir. Üzülerek söylemek gerekirse, meclis veya başka yerde hiç bile, akıllarına gelmemekteyiz. Gün döner devran döner, yine sandık başında, halkımızdan ve muhtarlarımızdan, kendiniz için oy isteyeceksiniz. Seçim için, gezdiğiniz mahallede, o mahalle ve köy muhtarına, hangi yüzle partinize ve kendinize oy isteyeceksiniz., bunu sağduyulu insanların takdirine bırakıyorum. O gün, o milletvekili mecliste, muhtarla ilgi, bu konuşmayı yaptı. Belki bu gün milletvekili sıralarında oturmuyor, ama muhtarla ilgi, Türkiye Meclis Kürsüsünde yaptığı o konuşmayı, muhtarlar unutmayacaktır, ve hep o milletvekilini saygıyla yad edeceklerdir. Ama muhalefetteyken, şimdi Türkiye Millet Meclisi çatısı altıda, yerini alan, o milletvekilleri, muhtarlara verdikleri vaatlerinin yerine getirmediklerinden, hiçimi üzülmezler mi.
Biz muhtarlar, bir inşaat bekçisine verilen imkânlardan, bile istifade edemiyoruz. Bir inşaat bekçisine, inşaat sahibi, o bekçiye kışın soğuğuna ve yazın sıcağına dayana bilen bir, ahşaptan bir, kulübe yapar. O Bekçinin, Elktirik, su ve ısınması için, kömürü bedava verir. O bekçinin sosyal güvencesi olan, sigortasını, o inşaat sahibi yüklenerek, zamanında öder. O bekçiye orda çalıştığı için ona koruyucu elbise bedava verir. O bekçini yemeğini bedava verir. Ulaşım sorununu bedava karşılar. Evet, bizler, bu şahısları küçümsemiyoruz, ama aramızdaki farkı bu şekilde, bir örnek olarak ortaya koyuyoruz. O bekçinin sorunu. İnşaata giren çıkanı takip ediyor, gerektiğinde inşaat sahibine bilgi veriyor.
Muhtarlıkların görevi daha kutsal yani basit değildir. Çünkü ülkemizin tüm kurumlarının yazılı ve sözlü muhatabıdır. Bazen bir kurumdan bir, isim listesi, kendisine verilir, bu listedeki insanları tek, tek adreslerinde olup olmadığını kontrol etmektedir. Bu da birkaç günle değil, haftalarca sürüyor.(Örneğin ana kız okula listesi) Okuma bilmeyen yaşlı ve erkeklerin, verilen listedeki, adreste oturup oturmadı tespit edildi ve gerekli kuruma bu listeler teslim edildi. Şimdi mahallerdeki yapılar, git gide değişiyor. Koca yüksek binalar yapılıyor, her binada yüzün üstünde insan ikamet etmektedir. Bunu gibi mahallede birçok binalar var. Apartman yöneticisi kendi apartmanındaki, giren çıkan kişileri takip etmek de zorlanırken, ayrıca bizim aldığımız yoluk ücretinden fazla, ücret almakta, bir görevi bulunduğu apartmanın sorunlarıyla uğraşmak. Biz muhtarlar, mahallesinde bu büyük yapılarla dolu olan bir mahallenin tüm sıkıntılarını elimizde ki, bu olanaksız durumlarla halletmeye çalışmaktayız. Elimizde yetkimiz yok ve birçok üslenmiş olduğumuz sorumluklar içinde, bu verilen görevi yerine getirmeye çalışmaktayız. Bu gün Türkiye’nin her ücra köşelerinde,(Terör belası, kışın ağır koşulları, imkânsızlıklar içinde) muhtarlıklar halka hizmet vermektedir. Her gelen iktidar bu kurumun, elindeki, yetkileri almış, üstelik başka kurumun, üstlendiği sorumlulukları, bu muhtarlık kurumlara, yüklemiştir. Bu kadar sorumluğu olan bu devlet kurumu olan, muhtarlıkların, bir çalışma yeri, düşünülmemiştir. Elinde, devletin verdiği bir mühürsü var, oda muhtarın üslendiği sorumluklar için kullanmaktadır. Allah aşkına, yüzüncü yıla girmekteyiz, ülkemizdeki muhtarlık kurumları, eli, kolu bağlı ve yerde sürünmektedir. Muhtarlıklara uğrayan bazı, idarecilerde, bu kurumun sıkıntılarını, görmemezlikten gelmektedir. Muhtarlar olarak, bizlerde, bu seçim zamanı, çevremizdeki insanlarla, duyarlı olacağız. Geçmişte muhtarlıkların özgür hakları için, vaadi verenler, sandık başında bizimde bir çift sözümüz olacaktır. Bu ülke hepimizindir, sıkıntıların nasıl paylaşıyorsak, gelir dağılımında, hakkaniyetli bir şekilde, hakkımızı istiyoruz. Bir vatandaş olarak, bunu da söyleme hakkımız vardır. Allah aşkına yeter, bu muhtarlık kurumların sesine kulak verin.( ALMA MALZUMUN AHINI, ÇIKAR AHASTE, AHASTE) Çok sıkıntılar içinde, halka bu hizmeti vermekteyiz. Allah aşkına, Ankara’da bir mahalle muhtarını ziyaret edin, orda muhtar beyin bir çayını için. Muhtarımızın bu sıkıntılarını gözlerinizle bir görün. Eğer vicdanınız, o muhtarın o zorluklar içinde bu hizmeti verdiğinden, memnun sanız. Size bir şey söyleyemeyeceğim. Ama inanıyorum ki, gözlerinizle o muhtarın, o hizmeti verirken içiniz sızlayacaktır.
Saygılarımla.
Şenay ÇOBANOĞLU
05.558.575.068