19 Mayıs 2005 Perşembe - 00:00

DAĞCILAR, AĞRI DAĞI’NA ÇIKIYOR

Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Alaattin Karaca, Ağrı Dağı'na 18-23 Haziran ve 30 Ağustos'ta Iğdır Korhan- Küpgölü rotasından iki tırmanış yapılacağını söyledi.

DAĞCILAR, AĞRI DAĞI’NA ÇIKIYOR Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Alaattin Karaca, Ağrı Dağı'na 18-23 Haziran ve 30 Ağustos'ta Iğdır Korhan- Küpgölü rotasından iki tırmanış yapılacağını söyledi. Başkan Karaca, Ağrı Dağı'na 18-23 Haziran ve 30 Ağustos'ta Iğdır Korhan- Küpgölü rotasından iki tırmanış yapılacağını belirterek, Iğdır'ın mihmandar dağcısının olmadığını ve bu zafiyetin sebeplerinin üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini belirtti. Karaca, yaptığı açıklamada, "Iğdır'dan 13 yıl aradan sonra ilk defa dağcılık kursuna eleman geldi. Ağrı ve Doğubeyazıt için de durum aynı. Batıda dağların eteklerinde bulunan yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar dağcı olurken, bizde durum böyle değil. Durumun düzelmesi için herkes üzerine düşeni yapmalı. Dağcılık faaliyet programlarını her yıl gençlik ve spor il müdürlüklerine gönderiyoruz. Bu programların kulüplere ve okullara yazılması gerekiyor. İl müdürlükleri bu konuya karşı daha hassas olmalı, Iğdır'da bu hassasiyet yeterince gösterilmiyor. Iğdır'da alt yapı oluşturulmalı. Iğdır'dan her yıl iki dağcı mihmandar yetiştirilmiş olsaydı şimdi 16 mihmandar olmuş olacaktı. Ama şimdi bir mihmandar bile yok" dedi. Türkiye'de Dağcılık Federasyonu'nun 1966'da kurulduğunu ifade eden Alaattin Karaca, 1997 yılında seçimle federasyon başkanlığına geldikten sonra dağcılık alanında aktif olan il sayısını 23'ten 67'ye, 25 olan kulüp sayısını 166'ya, 919 lisanslı sporcu sayısını ise 10 binin üzerine çıkardıklarını, 35 yıllık dağcılık tecrübelerini genç dağcılara aktarmaktan büyük bir zevk duyduğunu açıkladı. Türk dağcılığının gelişimine yönelik, 'eğitim, eğitmen ve dağ mihmandarlığı yönetmeliklerinin çıkarıldığını, şu an yetiştirdikleri acil arama- kurtarma ekiplerinin 67 ilde hazır olduğunu da sözlerine ekledi.

Kur’an Eğitimi ve Yaz Kur’an Kursları

YORUMLAR

Toplam 5 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.

Yildirim Denizli

6 Ocak 2013 Pazar 13:24

Önce Dadaslara iyi yillar diliyorum. Karsiliksiz, bedava olan seyleri insanlar ciddiye almaz, hor kullanir, bu dünyanin her yerinde, tarihi eser bile olsa böyle. Care ? Belediye duyuru yapacak:Bundan böyle bu cesme yün- kumas-hatta tahta v.s boyamada kullanilacaktir.Boya sabitlestirici belediye tarafindan kilo olarak kullaniciya ücret karsiliginda verilecektir,cesmeyi saati su kadar T.L den kiralayabilrsiniz. Ilgilenenlerin basvurusu siraya koyulacaktir.Gerceklesirse, bakin bakalim " Kirmizi sulu cesme" kisa zamanda bakimi yapilip yenilenmiyormu? Gülme editör efendi, olmaz deme, Erzurum un yarisi ciddiyetse, asil daha büyük öbür yarisida mizahtir. Y. Denizli - Düsseldorf

Yorumu oyla 11 5

Çeşme Sara

5 Ocak 2013 Cumartesi 10:12

Ketencizade merhumun bir şiirinde dile getirdiği Çeşme Sara,sizin konu ettiğiniz bu Kırmızı Çeşme olmalıdır.Çeşme Pünhan dediği ise sanırım Çeteci Abdullah Paşa Çeşmesi olmalı.. Erzurum'un ab-ı tabın nevbahar olsun da gör, Çeşme Sara Çeşme Pünhan aşikar olsun da gör. ...................................... Kış gelende Erzurum'u zemherir olsun da gör!

Yorumu oyla 7 5

A.KURTULUŞ

4 Ocak 2013 Cuma 14:09

Erzurumu'umuzun böyle değerli ve ata yadigarı eserlerine gösterdiğiniz ilgiden dolayı çok mutluyum,ancak;böylesi tarihe mal olmuş eserlerimize ata yadigarı derken: inanın çok sıkılıyor ve üzülüyorum,çünkü, yadigar dediğimiz eserlerimize gerekli önemi vermediğimiz gibi acımasız zamanın doğa gereği yıkılmasına dahi tedbir alamayan ve bir kısım tarihi eserlerin atıl duruma gelmesine seyirci kalınmıştır. Kısacası şayet geçmişimizi hatırlamamız için böylesi eserlere sahip çıkmak ve gelecek kuşaklara da bu güzide eserlerin ulaşmasını sağlamak en büyük görevlerimizden olmalıdır.Unutulmamalıdırki tarihler hatıralardaki yerini yadigar eserlerin ayakta kalmasıyla tazeliğini ve önemini koruru tarihi olmayan bir millet elbetteki yok olmaya mahkumdur İnşallah böyle duyarlı kişilerin gerek şehrimiz gerek bölgemizdeki eserleri bir kez daha gündeme getirdiği gibi diğer yetkili ve sorumluluğun bilincinde olan insanlarımızda gerekli çalışmaları yaparak ata yadigarlarımızı daha iyi bir hale getirme çaba ve gayreti içinde olurlar

Yorumu oyla 11 5