FEN FAKÜLTESİNİN TARİHÇESİ
ERZURUM Gazetesi: Kıymetli Hocam, bilim adamlarımızın bilimsel ve teknolojik araştırmaları, çalışma ve hizmetleri hakkında bilgilenmek ve bu hizmetleri kamuoyuna duyurmak amacıyla fakülte dekanlarımızla ve Atatürk Üniversitesi yönetimiyle yapmayı düşündüğümüz söyleşilerin ilki için bizi kabul ettiğiniz ve değerli vakitlerinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın geride bıraktığımız eğitim-öğretim yılı sonunda Atatürk Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ve yeni yönetimin iş başı yapmasının ardından Fen-Edebiyat Fakültesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi olarak iki ayrı fakülte oldu ve siz de Fen Fakültesi’nin dekanı oldunuz. Öncelikle yeni göreviniz size ve üniversiteye hayırlı olsun. Müsaade ederseniz söyleşimize, müstakil bir fakülte olmanızdan hareketle Fen-Edebiyat Fakültesi’nin Fen fakültesi olmasına kadar geçen serüvenini sorarak başlamak istiyorum. Fen- Edebiyat Fakültesi, Fen Fakültesi oluncaya kadar nasıl bir serüven yaşadı?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu:Öncelikle teşekkür ederim. Aslına bakarsanız Fen-Edebiyat Fakültesi 1969 yılında böyle bir ayrılmayı yaşamıştı. Hem de üç ayrı fakülte olarak…
Fen-Edebiyat Fakültesi Atatürk Üniversitesi bünyesinde 17 Kasım 1958 tarihinde kurulmuştur. Fen Grubunda, Matematik-Fizik Bölümü ve Tabii İlimler Bölümü olmak üzere iki bölüm; Edebiyat Grubunda ise Türk Dili ve Edebiyatı, Alman Dili ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Fransız Dili ve Edebiyatı ile İktisat ve İşletmecilik Bölümleri olmak üzere beş bölüm vardı. Kurulduğu yıllarda, bugünkü Şair Nefi Ortaokulunda faaliyetlerini sürdüren Fen-Edebiyat Fakültesi 1962–1963 öğretim yılı başında şu andaki kampüs içerisinde yer alan kendi binalarına taşınmıştır. 1969 yılında, Fen-Edebiyat Fakültesi, Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi ve İşletme Fakültesi olmak üzere üç ayrı fakülteye ayrılmıştır.
20 Temmuz 1982 tarih ve 2547 Sayılı "Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile Üniversiteler yeniden örgütlenirken Fen ve Edebiyat Fakülteleri de tekrar "Fen-Edebiyat Fakültesi" adı altında birleştirilmişlerdir. 17 Eylül 2008 tarih ve 2008/14169 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Fen-Edebiyat Fakültesi kapatılarak, Fen Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi yeniden kurulmuştur. Fakültemizin tarihçesi özetle budur.
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ VE YENİ VİZYON
ERZURUM Gazetesi: Fen-Edebiyat Fakültesi’nin iki ayrı fakülte olması, yeni rektör ve yönetiminin girişimleriyle mi düşünüldü ve başarıldı? Ve Fen Fakültesi’nin müstakil olmasının fakülte için avantajları nelerdir?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Fen-Edebiyat Fakültesi’nin iki ayrı fakülte olarak ayrılması ve düzenlenmesi için Atatürk Üniversitesi yönetimlerinin yaklaşık 15 yıldır teşebbüs vardı. Önceki rektörümüz Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz zamanında bu teşebbüsler yazılı olarak YÖK’e iletilmişti; YÖK’ten ayrılma kararı çıktığı halde kanunlaşma safhasında beklemekte idi. Yeni rektörümüz Prof. Dr. Hikmet Koçak Fen ve Edebiyat Fakülteleri’nin oluşumunda etkin rol oynadı ve Bakanlar Kurulu’nun onayı ile fakültemiz kuruldu.
Ayrı bir fakülte olmamız yasalaştıktan sonra, Fen Fakültesi olarak Fakülte Kurulu, Fakülte Yönetim Kurulu, Kriter Komisyonu, Öğrenci İşleri Komisyonu vb. bütün idari yapılanmaları ivedilikle ve hassasiyetle tamamladık.
Ülkemizde Fen Fakültesi olan şu an aklıma geldiği kadarıyla dört üniversite var, bu dört üniversitenin de bilimsel çalışmaları ve başarıları ortada… Bu üniversiteler Hacettepe, Ankara, Ege ve İstanbul Üniversitesi… Bu durum fakültelerin ulusal ve uluslararası makale sayısına ve ortalamasına da yansır. Adı geçen üniversiteler bilimsel araştırmalarda ve yayımlanan makale sayısında her yıl ilk başlardadırlar. Fakültelerin bağımsız olması hem idari işleyişi hem bilimsel çalışmaları hızlandırmaktadır. Fen Bilimlerinin, Edebiyat bölümleriyle aynı çatı altında olması; öğretim elemanları başına düşen bilimsel makale sayısını da olumsuz yönde etkilemektedir.
BİLİMSEL MAKALE VE ÜNİVERSİTELERİN BİLİMSEL GÜCÜ
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Bir üniversitenin bilimsel gücünü gösteren en önemli gösterge uluslar arası düzeyde yapılan makalelerdir. Bilim adamı makale yazmadan önce laboratuar ortamında bilimsel çalışmasını yapar ve araştırmanın sonuçlarını makale olarak yayımlar. Yani her makale, uluslar arası düzeyde bir bilimsel araştırma demektir. Fakültemiz bugüne kadar üniversitemizde yapılan makalelerin %26’sını (toplam 4807 makalenin 1248’i), bu makalelere yapılan atıflar noktasında da %36’sını (toplam 19958 atıfın 7561’i) üstlenmiştir. 2008 yılında makale sayısı artarak devam etmiştir; Atatürk Üniversitesi adresli toplam 623 makale yayımlanırken Fen Fakültesi’nin payı 156’dır. (75 Kimya; 33 Biyoloji; 59 Fizik; 3 Matematik; bazı makaleler ortak yapıldığı için her iki bölüme de yazılmaktadır.)
Atatürk Üniversitesi 2008 yılı içerisinde yayımlanmış uluslararası makale sayısı bakımından Hacettepe, İstanbul, Gazi, Ankara, Ege, ODTÜ’nün ardından 7. sıradadır. 2009 yılında üniversitemizde, bilhassa Fen Fakültesi’nde makale sayısının daha çok artacağını ümit ediyorum.
Bir üniversitede makale sayısını belirleyen en önemli etmenlerden biri, paradır. Madem makaleler, laboratuvar ortamında cihaz, çeşitli kimyasallar ve alt yapı için gerekli malzemelerin teminiyle yapılabilmektedir; bu malzemeleri karşılamak ve araştırma yapabilmek için para gereklidir. 2008 yılında Bilimsel Araştırma Projelerinden Biyoloji Bölümü için 8, Fizik Bölümü için 6, Kimya Bölümü için 3 ve Matematik Bölümü için 1 adet proje toplam 382.000 TL rektörlük tarafından desteklenmiştir.
Fen Fakültemiz, mevcut alt yapısını ve öğretim elemanlarının deneyimlerini ve uzmanlık alanlarını da dikkate alarak, yerel, ulusal ve uluslar arası ihtiyaçların gerektirdiği anlamda eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini yürütmektedir. Araştırma alanları olarak, Organik sentez, Biyoteknoloji, Gen teknolojisi, Enerji transferi, Nanoteknoloji vb. gibi konularda yoğunlaşmaktadır.
Bilimin tarihi süreç içinde fikirlerin ve deneyimlerin birbirine eklenmesiyle ve gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde karşılıklı etkileşimle gelişebileceğinin bilinci içinde, ulusal ve uluslar arası düzeyde proje, seminer, kongre vb. bilimsel faaliyetleri sürekli desteklemek ve uygulamak en önemli hedeflerimiz arasındadır. Bugüne kadar fakültemiz ulusal ve uluslar arası düzeyde birçok bilimsel faaliyete imza atmış, bundan sonra da bu aktivitelerini artırarak yoluna devam edecektir.
Bu arada dört öğretim üyemiz “TÜBİTAK Yurt Dışı Araştırma Bursu”nu kazanmış, önümüzdeki aylarda bilimsel çalışmalar yapmak üzere görevlendirilmişlerdir. Şurası bir gerçek ki, yurt dışına gidilmezse Fen sahasında yeni teknolojiler ve gelişmeler kazanılamaz.
BİLİMSEL KONGRELER VE ERZURUM’UN DURUMU
ERZURUM Gazetesi: Hocam, şehrimizde bilimsel kongreler oluyor mu? Oluyorsa şehir dışından veya yurt dışından bilim adamları geliyor mu?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Atatürk Üniversitesi ve Fen Fakültemiz ulusal ve uluslar arası kongreler düzenlemektedir. Bu kongrelere çok sayıda bilim adamı katılmaktadır ve biz bu bilim adamlarına, kongre vesilesiyle geldikleri Erzurum’u gezdirip, yöresel değerlerini tanıtmaya gayret ediyoruz. Bu da şehrimizin tanıtım ve turizmine bir katkı demektir. Bilimin, kültüre ve turizme katkısı…
YENİ DÜZENLEME
ERZURUM Gazetesi: Sizin öğretim elemanlarınız, yurt dışına gittiklerinde dersleri kaynıyor ve ders ücretleri kesilmiyor mu?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Sadece yurt dışı değil, öğretim elemanımızın yurt içindeki kongrelere bile katılmaları durumunda ders ücretleri artık kesilmeyecek! Biz öğretim üyelerinin yurt dışı ve yurt içi kongrelere katılmaları için teşvik ediyoruz. Yalnız şu nokta var. Öğretim elemanının kongre vb. gezisi bir haftayı geçmezse, fakültede giremediği dersleri telafi etme fırsatı olduğu için ek ders ücretleri kesilmez. Hem kongreye katılmış olur hem de ders ücreti mağduriyeti yaşamaz. Ancak öğretim elemanının derse bir haftadan fazla, mesela bir ay giremeyeceği bir gezi söz konusu olduğunda, fakültede bir aylık dersi telafi etme zamanı ve imkânı olmadığı için ilgili öğretim üyesine başka birinin görevlendirilmesi önerisinde bulunmaktayız.
FAKÜLTELER VE DÖNER SERMAYE SORUNU
ERZURUM Gazetesi: Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri ve sektörüyle de yakından ilgili olması nedeniyle aklıma gelen şu soruyu sormak istiyorum: Fakültenize ekonomik katkısı olan hizmetleriniz, mesela döner sermayeniz var mı?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Evet, sizin de işaret ettiğiniz gibi, fakültemize bağlı bölümlerin laboratuarlarının sahip olduğu donanım ve birçok cihaz sağlık sektörünü ve Eczacılık Bölümünü de alâkadar etmektedir. Özellikle Kimya Bölümü’müz döner sermaye kapsamında yaptığı analizleri yeniden düzenlemiş; NMR, XRD, IR, STM/AFM Görüntüleme, HPLC, Elementel Analiz, GC-MS, Spektroflorometre cihazları ile sıvı azot üretim ünitesinin kullanımıyla üniversitemiz birimlerine ve ülkemizin değişik bilimsel kurumlarına önemli hizmetler vermektedir.
Başka üniversitelerin de yararlanabildiği cihazlardır bunlar. Bu cihazlarda ve laboratuarlarımızda ilaç sentezi, yapı analizi gibi araştırma ve çalışmalar yapılmaktadır.
ERZURUM Gazetesi: Hocam, açıklamalarınızdan anladığım kadarıyla Fen Fakültesi bünyesinde Matematik, Fizik, Kimya ve Biyoloji olmak üzere dört bölüm var. Projeleriniz arasında fakültenize yeni bölümler kazandırmak var mı?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Fakültemiz bünyesinde “Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü”nün açılması için komisyon kurulmuş, uzun süreli çalışmanın ardından söz konusu bölümün açılması Fakülte Kurulu ve Üniversite Senatosundan geçirilerek YÖK’ün onayına sunulmuştur. Bu bölümler şu an Bilkent ve İstanbul Üniversitelerinde var. YÖK’te karar aşamasında olan girişimimiz olumlu neticelendiğinde bu önemli bölümü fakültemize ve Atatürk Üniversitesi’ne kazandırmış olacağız.
BİYOTEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ
Açmayı düşündüğümüz bölümle ilgili, gen çalışmaları, hastalık taramaları yapabilecek ve bölgeye hizmet verebilecek “Biyoteknoloji Enstitüsü”nün açılması da rektörlüğün gündeminde şu an. Bu konuda Senato’dan geçirilerek YÖK’e sunuldu. Türkiye’nin de çok ihtiyaç duyduğu, gen üzerine çalışmaların ve araştırmaların yapılabileceği, merkezi laboratuarı olması planlanan bu enstitü, rektörlüğümüz tarafından yakın zamanda Atatürk Üniversitesi’ne kazandırılacak.
ÖDENEK, BİLİMSEL ARAŞTIRMA
VE BİLİMSEL MAKALE ÜÇLEMİ
ERZURUM Gazetesi: Açıklamalarınız bir Erzurumlu olarak beni heyecanlandırdı Hocam! Ayrıca açıklamalarınızdan anladığım şu ki; para, bilimsel araştırma ve makale bir zincirin sımsıkı halkaları… Ve üniversite yönetimlerinin de bilimsel araştırmaları desteklemesi, araştırmalara ödenek ayırması gerekir. Hocam 12 Şubat’ta fakültenize bağlı Matematik Bölümü bünyesinde bir bilgisayar laboratuarı açılışı yaptınız. Açılan bu laboratuvar kimlere hizmet verecek, laboratuarı önemli kılan nedir, konu hakkında bilgi alabilir miyiz?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Daha önce Matematik bölümünde var olan Bilgisayar Laboratuvarı gerek alt yapısı gerekse bilgisayar sistemi bakımından tamamen yenilendi ve 2008–2009 Bahar dönemine yetiştirildi. Laboratuvarda Matematik Bölümü yanında Kimya ve Biyoloji Bölümleri ile Eczacılık Fakültesi gibi birimlere; lisans ve lisansüstü düzeyde Bilgisayara Giriş, Bilgisayar Programlama ve çeşitli paket program dersleri verilmektedir. Alınan 33 bilgisayarın dört çekirdekli işlemci yapısıyla üniversitemizin en üst düzey bilgisayar laboratuarı halini almıştır. Dört çekirdekli işlemci bilgisayarlar alanındaki son teknoloji olmakla birlikte oldukça pahalıdır. Bilgisayarlar ana makineden kontrol edileceği için öğrenci veya herhangi bir kullanıcı tarafından çökertilemeyecektir.
BİLİMSEL VERİMLİLİK VE FAKÜLTE DONANIMLARI
Erzurum Gazetesi: Üniversitede bazı fakülte binalarının, derslik ve ders anfilerinin iyi konumda olmadığınımüşahede ediyoruz. Özellikle eski rektör Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz’ın fakültenizin öğretim üyesi olması belki sizin fakülte için bir ayrıcalıktı ve belki binanızın bakımı ve donanımı diğer fakültelerin binasına göre daha iyiydi. Siz Fen Fakültesi Dekanı olduktan sonra fakültenize bağlı bölümlerin binalarında tadilat ve onarım ihtiyacı gördünüz mü, böyle bir çalışmanız oldu mu, ya da dekanlar, fakültelerinde sadece eğitimle ve bilimle mi uğraşırlar?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Tabi ki fakülte yönetimleri, eğitim hizmetinin yanında, hizmet veren bina ve birim odalarının, salonların temiz ve kullanılabilir olmasına da dikkat etmelidir. Bu her şeyden önce insana saygının ve eğitim gibi yüce olgunun gereğidir. Biz göreve geldikten sonra Fizik, Matematik ve Biyoloji Bölümleri okuma salonları, Fizik ve Biyoloji Bölümleri Seminer ve Toplantı Salonları yeniden düzenlenerek ferah mekânlar haline getirilmiştir. 35 adet WC kapısı yenilenmiştir. Birçok laboratuar ve büronun havalandırma sistemleri elden geçirilmiştir. Bütün binaların tüm pencere kolları ve fitilleri gözden geçirilerek ısı kaybı önlenmesi sağlanmıştır. Matematik kantini uygun konumda olmadığı için daha geniş bir mekâna taşınmıştır. Kimya Bölümü’nin bölüm başkanlığı ve sekreter odası yeniden düzenlenmek üzeredir. Dekanlık binasındaki yazı ve özlük işleri bürosu yeniden düzenlenmiş ve yeni arşiv dolapları yapılmıştır.
Kimya Bölümü’nün atık problemi çözülmüş, uzun süreden beri birikmiş olan ve tehlike arz eden atıklar can güvenliği ve çevre bilinciyle prosedüre uygun olarak imha edilmiştir. Tehlikeli kimyasal atıkları, Türkiye’de bu alanda tek olan Kocaeli Belediyesi’nin (şoförleri dahi özel eğitimli olan) bu işe özel araçlarıyla transfer edilip imha edilmiştir. Yapılan çalışmayla yaklaşık 3 ton atık imha edilmiştir. Atık temizleme işi, bundan böyle senede bir kez yapılacaktır.
ATAMALAR VE BİLİMSEL KRİTERLER
ERZURUM Gazetesi: Hocam, bir de kamuoyu tarafından fakültelerdeki atamalar ve kadro açılıp açılmaması durumları çok tartışılır. Fakülte yönetimlerinin ve rektörlüğün bu konuda aldığı kararlar her dönemde “objektif kriterlerden uzak, kendi adamları” gibi spekülasyonlara neden olur. Rektörlüğün bu yeni dönemde sadece 100’e yakın araştırma görevlisi kadrosu açtığını ve yeni öğretim elemanları aldığını biliyoruz. Bu kadro ve atama işlerini nasıl değerlendiriyorsunuz ve sizin fakültenizde de yeni eleman alımları var mı?
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Biz bilime evrensel düzeyde önemli katkılarda bulunabilecek bilim insanları yetiştirmek istiyoruz. Bu potansiyele sahip genç araştırmacıları da fakülte ihtiyacını da göz önünde bulundurarak yeni elemanlar olarak bünyemize katmak isteriz.
Bizim göreve gelmemizden bu yana 2 adet profesör, 3 adet yardımcı doçent ve 4 adet araştırma görevlisi ataması yapılmış veya yapılmak üzeredir. Bunların hemen hepsi bekleyen atamalardır. Ayrıca 6 adet araştırma görevlisi Fen Bilimleri Enstitüsü kadrosunda olarak göreve başlamışlardır.
Bahsettiğiniz 100’e yakın araştırma görevlisi “Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen Veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav İle Giriş Sınavlarına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre göreve başlamıştır. Rektörlük, araştırma görevlisi kadrolarının dağıtımında Fen, Sosyal ve Sağlık Bilimleri arasında, ihtiyacı dikkate alarak dengeli bir dağıtım yapmaya çalışmıştır.
Söz konusu yönetmelik hükmüne göre, ön değerlendirme işleminde müracaat eden adaylar arasında ilan edilen kadro sayısının dört katına kadar aday, ALES puanının %60’ı ve yabancı dil puanının %40’ı alınarak giriş sınavına alınmış, bu adaylar için de ALES notunun %55’i, lisans mezuniyet notunun %15’i, yabancı dil puanının %15’i ve giriş sınav notunun %15’i hesaplanarak başarılı aday belirlenmiştir. Böylece rektörlük objektif kriterlere göre eleman almıştır, diyebiliriz.
GİRİŞ SINAV NOTU’NUN ÖNEMİ
ERZURUM Gazetesi: Hocam hepsini anladık da sonda söylediğiniz ve toplam puana yüzde 15 etkisi olan “giriş sınav notu”nu tam anlamadık…
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Giriş sınav notu dediğimiz, adayın mülakatta aldığı nottur. Gördüğünüz gibi mülakatın etkisi çok az bir oran…
Unutmadan söyleyeyim; idari personelin müktesepleri olan kadrolara(ayniyat saymanı, şef kadroları vb.) atanmaları, görevde yükselme sınavının sonuçlarına göre gerçekleşmiştir. Görevde yükselme sınavı da ÖSYM’ce yapılan bir sınavdır.
ERZURUM Gazetesi: Hocam bize zaman ayırdığınız ve bilim yuvasının kapılarını bize açtığınız ve bizi aydınlattığınız için çok teşekkür ederiz.
Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu: Söyleşiniz vesilesiyle biz de kendimizi kamuoyuna anlatma fırsatı bulduk. Ben de sizlere teşekkür ederim.
ERZURUM Gazetesi: Güler yüzü ve tüm mütevazılığıyla bizi karşılayan Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu’nu, fakülte yönetim kuruluyla yaptıkları çalışmalar ve bilimsel araştırmalarla Atatürk Üniversitesi’ni hem Türkiye’de hem dünyada marka yapma yolunda oldukça kararlı ve heyecanlı görmenin mutluluğuyla hocamızla vedalaştık. Diğer fakültelerin yöneticileri ve bilim adamlarıyla yapacağımız söyleşilerle, söyleşi dizimiz devam edecek.