İnsanlık alemi oldum olası uzun yaşamak için çare arama peşinde..Bu çaba insanlık tarihi kadar eski..Güzelleşmek,sağlıklı ve uzun yaşamak için Mısırlı Kleopetra bin bir baharattan oluşan iksirler kullanırken, Romalı Neron’un eşi popaea her gün eşek sütüyle banyo yapmaktaydıDiğer tarafta Doktor Perle ve ekibi uzun yaşayan insanların genleri üzerinde araştırmalar yaptılar. Bunun için uzun yaşamış 137 çift erkek ve kız kardeş buldular. Bu çiftlerin en genci 91 yaşında, en yaşlısı 109 yaşındaydı. Araştırmada yaşlı kardeşlerin kromozomlarında kimyasal yapısı birbirine benzeyen bölgeler tespit edildi. Bu bölgelerde uzun yaşam için önemli olan genler buldular.
DAHA BU GÜNLERDE..
Geçenlerde Washington Üniversitesi bilim adamları solucanlar üzerinde bir çalışma yaptılar. Çalışmada HIF adı verilen yeni bir protein keşif ettiler. Bu protein Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklara neden olan zehirli proteinleri yok ettiğini gördüler. İki protein arasındaki mücadelenin solucanlarda oksijen yetersiz olduğu zamanda bile devam ettiği görüldü..
Solucanların ömrü bu sayede yüzde 30 daha artığı gerçeği ortaya çıktı. Sadece uzun yaşamakla da yeterli kalmayıp, hücrelerin Parkinson ve alzemimer gibi nöro-dejeneratif hastalıklarla bağlantılı olan tahrip edici proteinlere karşı koruma sağladığı da görülmüş oldu..
Science dergisinde sürdürülen bu tartışmaya göre vücudun hipoksi etkisi olarak bilinen oksijen yetersizliğiyle mücadele etme mekanizması, hayatı daha uzun ve sağlıklı olmasını mümkün hale getiriyor.
Bilim adamları buradan hareketle, insan vücudunda aynı etkiyi oluşturarak insanın daha sağlıklı ve uzun yaşamasını sağlayacak ilaçlar geliştirebileceklerini ifade ediyorlar..
ARAYIŞ DEVAM EDİYOR
İnsanoğlu her konuda araştırma yapmaya devam ediyor. İnsan hayatının uzaması için de sürekli araştırma yapıyor.Ama insan fani bir yaratıktır.Bir gün doğmuş,mutlaka bir gün ölecektir.Ölüm denen acı gerçekten asla kurtuluşu olmayacak.. Dolaysıyla ölümü ortadan kaldırmak asla mümkün değil..Çünkü bu insan gücünün ötesinde ilahi bir sistemdir canlılar için..
ÖLÜM OLMASAYDI
Günlük olarak düşünsek bile, ne kadar yeni doğum varsa, yaklaşık olarak bir o kadar da ölüm hadisesi var..Gelenle giden arasındaki denge, sistem olarak adeta ilahi bir otomatiğe bağlanmış gibi..İnsanlığın gücü dışında sürekli çalışan bu sistem dengesi, perde gerisinde ilahi kudretin hikmetine bağlı..
İnsanlar ve diğer canlılar eğer hiç ölmeseydiler veya yaşadıklarından daha uzun yaşasaydılar bu gezegen yaşayanlar için yeterli olmayabilirdi veya canlılar dünyada yiyecek bir şey bulamaz, birbirlerini yeyecek konuma gelebilirlerdi..Bu da fıtratın gerçeğine aykırı bir husus olurdu.
İLK İNSANLARIN ÖMRÜ
Geliş-gidiş sirkülasyonu dünya var olduğundan beri devam ediyor.Ama dünya gezegeninde insan soyu çok az olduğu ilk devirlerde, insanoğlunun çok daha uzun ömürlü olduğu ifade ediliyor..Örneğin dini kaynaklarda 1000 yıl, 950 yıl yaşamış peygamberlerin hayatlarından söz ediliyor..Tabii ki burada da aynı ilahi sistemi görmek mümkün..Eğer bizler gibi ilk insanların da ömürleri ortalama 70 yıl gibi kısacık bir süre olsaydı,dünya nüfusu az olduğu için ölümler sonucu yeryüzü insansız olarak boş kalırdı..
DİNİ KAYNAKLARDA…
Ömür, yanı insanın yaşadığı süre neyse odur,uzatılamaz,kısaltılamaz..Nitekim Kur’anı Kerimden ayet “ Ecelleri geldiği zaman bir saniye ne geciktirilir, ne de ileriye alınır..diye geçer.Ölüm gerçeği hakkında da yine ayet “ Her nefis ölümü tadacaktır “
Bu konuda son sözü Ozan’ın dörtlüklerine bırakalım isterseniz..
Aldanma kardeşim fani dünyaya,
Bu düzen dağılır, divan eğlenmez.
Kaptırma gönlünü bu viraneye,
Herkes gelip göçer, konan eğlenmez.
Düşme sakın, hilesine, ağına,
Değer verme, bostanına bağına,
Bakarsın kar yağmış umut dağına,
Zerre kadar aklı olan eğlenmez.
Gâfil olma ecel gelir ansızın,
İbadetle geçsin gece gündüzün,
Yükünü hafif et, yolun pek uzun,
Yolcuları gider, kervan eğlenmez.
Hüdai nerede, bunca peygamber,
Hani Habibullah, Sıddık-ı Ekber,
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Haydar,
Bunda can eğlenmez, canan eğlenmez
Aziz Mahmud Hüdai