Emniyetin şu resmi tablosu, gündemimi altüst etti. Hemen bütün konuları bir kenara atıp trafiği öne çıkarmaya başladım.
2000 yılında Türkiye'de 8 milyon 800 bin araç, 13 milyon 800 bin sürücü vardı. Aynı yıl 5 bin 566 vatandaşımız trafik kazalarında hayatını kaybetti.
2010 yılı verilerine göre ise trafikte 14 milyon 300 bin araç var. Sürücü sayısı da 20 milyon 460 bin oldu. 2010 yılında 4 bin 300 vatandaşımızı trafik kazasında kaybettik.
Dikkat ederseniz ülkemizde her üç kişiden biri yaklaşık olarak sürücü..ve her beş kişiye bir araç düşer.
Günümüz yaşamında İnsan ve araç ayrılmaz bir ikili artık..Köyde, kentte arabasız dolaşana rastlamak zor..Yollar kısa da olsa, uzun da olsa ancak arabayla kat edilir.Araç öylesine insan hayatına girdi ki araçsız kalmak,sudan çıkmış balığa dönmek demek oldu..
Bir taraftan da tekerlekli ve motorlu araçlar icat edildikten sonra ancak insanlar, her alanda rahat etmeye başladılar. Öyle ki tarlalarımız, çayırlarımız makineyle biçilir, harmanlarımız makineyle savrulur. Yolculuklarımız otomobil, otobüs, tren, metro ve uçaklarla yapılır. Dağları deliyor veya dağı kaldırıp diğer dağın üstüne koyarken bunu makineyle yapıyoruz. Yer altından maden çıkarıyoruz, Kömür çıkarıyoruz, su çıkarıyoruz ve hepsini makineyle yapıyoruz.Makine hayatımızın bir parçası..
Makine, vücudun dolaşım sistemi gibi yer küresini yollarla adeta vücudun damarları gibi sararak dünyayı insanoğlu için küçük bir köy haline getirmiş..Tabii ki bunun insan hayatına olan yansıması çok daha mükemmel..Bilgi transferi, nakil olayı en büyük rahatlık..Artık fizikteki birleşik kablar kanunu gibi dünyanın her yeri aynı..Kuzey kutbunda yetişen nadir bir meyve, bir bakarsınız güney kutbunda satışı yapılıyor..
BURAYA KADAR İYİ…
Makine insanlık hayatı içinde bu derece yararlı olduğu kadar masum değil.. Sürekli biz insanlardan bedel alıyor, her gün onlarca insanımızı trafik kazalarında kayıp ediyoruz, Kısaca canımıza okuyor…
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere gittikçe İnsan kaybı azalıyor, yolların geniş ve duble yapılması, insanların daha bilinçli araç kullanması, denetimlerin daha teknik ve düzenli yapılması gibi faktörler kazaların azalmasında rol oynuyor..Ancak bu sayede gelinen nokta daha yeterli değil, kazaların ve ölümlerin daha da minimize edilmelisi gerekir..
Kazaların sebepleri de belli, bunu herkes artık kendi adı gibi biliyor..Sürat, hatalı sollama ve alkollü araç kullanmak..Faktörlerin üçü de insandan kaynaklanan hatalar..Bunun için yeni yasada insana daha ağır cezalar yüklenmiş..
Alkollü araç kullanana 2 yıla kadar hapis cezası, bir yıl içinde 5 defa kırmızı ışığı ihlal edene ehliyetinin bir yıl boyunca ellinden alınması ve psikoteknik muayenelere tabi tutulması gibi...
HALA OTURMAMIŞ ÇOOOK İŞLERİMİZ VAR..
Emniyetin verileri beni dehşete düşürdü.Her yıl meydana gelen trafik kazaları sesiz, sedasız binlerce insanımızı alıp götürüyor..Tıpkı terör gibi.. Emniyetin trafik konusunda yayınladığı rakamları görünce gündemimde ne referandum kaldı, ne yaş kararları, ne de balyoz mahkemesi …Hele KILIÇDAROĞLU’nun Erzurum’a gelişi..İşte onu bir kenara alıyorum .Çünkü o bana pahalıya mal oldu..
Miting İstasyon Caddesinde yapılacak..Her gün arabamı bu caddenin bir köşesine park ederdim.Cadde çok geniş olduğu için hiçbir sıkıntı olmazdı.
Miting olduğu gün aynı alana gittim, parti bayrağı asanları görünce hemen geri döndüm. Alanın sağında bulanan Gez mahallesinin ara sokaklarına park ettim arabamı. Akşam geldiğimde arabamın yerinde olmadığını gördüm. Hayretli bakışlarımı fark eden genç bir polis memuru,
-Beyefendi, aracınız mı vardı ve neredeydi diye sordu,
-Şuraya park etmiştim.
-Buralardaki araçların tamamını oto parka çektik, aracınız Tema’nın yanındaki parkta..Parka gittim, araç yok..2.parka gittim yine yok 3.parkta da yok..Yeni park haline getirilen üstü açık alanda buldum aracımı..Saatime baktım, gece saat 22.oo..! ve hatalı parktan dolayı 75.oo Tl. Ödeyerek aracımı dışarıya alabildim.
Parkta onlarca araç vardı..Görevli elemanlara parkın kime ait olduğunu sorunca
-Emniyet Vakfı’na ait..Sadece bilgisayar çıktısı bir forma arabamı tam teslim aldığıma dair imzamı ve 75.00 Tl.Para aldılar..Formda para yazılı değildi,makbuz da yoktu..Ayrıca hatalı parka itiraz edince de
-Başka ne yazabilirdim ki..Cevabını aldım.
İşte bu davranış ve duruş henüz rayına oturmamış işlerimizden..!