Bundan 15 yıl önce, Bosna-Hersek’te 3 yıl süren savaşta 100 binden fazla insan ölmüştü. Boşnakların Oturdukları birçok yerleşim biriminde tam bir "Soykırım " yaşanmıştı. Bunlardan birisi de Srebrenista'ydı. Nüfusu 10bin civarındayken savaştan dolayı gelen göçmenlerle birlikte nüfusu 60 bine ulaşmıştı. Ancak BM barış gücü askerlerinin kendilerini koruyamayacağı anlaşılınca, masum halk daha güvenli bölgelere kaçmak suretiyle dağlara, ormanlara dağılmaya başladılar. Sırplar da takibata geçerek bu masum insanları avladığı yerde topluca imha etmeye başladı.Dolayısıyla her yerde toplu mezarlara rastlandı.Henüz ortaya çıkarılamayan mezarlar bile var deniyor..

BU YIL... TV. KANALIMIZIN GAFI

Olaylardan 15 yıl sonra yanı bu yıl anma törenlerinde DNA testiyle kimliği belirlenmiş 775 kişinin kemikleri tabutlara konularak yeniden defin işlemine tabi tutuldular. Geçen hafta bunların topluca cenaze namazları kılındı. Haberini izlediğimiz ulusal kanallarımızdan birisi bu cenaze namazını gösterime koyarken, yine o bölgeden fakat normal günlük bir namazdan görüntü almıştı. Çünkü cemaatle kılınan bu namazda insanlar secdeye kapanıyor, rükûa varıyorlardı. Halbuki cenaze namazında bunlar olmazdı.. Haberi hazırlayan kişinin ya namaz hakkındaki cahilliği sergilenmişti ya da iş tamamen bir ihmal sonucuydu.

HAÇLI SEFERİ GİBİ..

Balkanlardaki bu katliam, başlı başına bir haçlı zihniyetiydi. Tıpkı Kudüs'te Hz. Ömer camiine sığınan 10 bin müslümanın haçlılar tarafından kılıçtan girilmesi gibiydi. Vatikan'daki papaya özel ulakla gönderdiği haberde " Müjdeler olsun ki Süleyman'ın mabedinde atlarımız topuklarına kadar Müslüman'ın kanına batarak ilerlemektedir " diyen haçlı orduların komutanıyla 21.yüzyılda Bosna'da-Srebrenitza'da insanları toplu halde öldürüp iş makineleriyle açtıkları çukurlara doldurtan Ratko Mlaviç ile Radovan Karaçici arasında ne fark vardır.?

Çağ, zaman ve yer hiç bir şey değiştirmemişti.

O günkü gözü dönmüş ve masum insanları öldürerek su gibi kan akıtanla bugünkü aynı vahşeti marifet sanan hasta ruhlar ve kafalar aynıydı.

Bu vahşeti unutmamak için her yıl anma törenleri yapılıyor. Bu yılki törende Türkiye, ilk kez Başbakan seviyesinde yer aldı. Olaylar geniş bir açıklama ile Sayın Başbakanımızın konuşmasına yansıdı. Başbakanımız, Türkiye'nin dünya siyasetinde olan ağırlığını dile getirdi. Bu olayların cereyan ettiği dönemde dünyanın ve dünyadaki barıştan yana teşkilatlarının suskunluğunu eleştirdi. Kısaca konuşmasında bu vahşetle ilgili bütün taşları yerine koydu. Gurur duyduk; sağ olsunlar, Varolsunlar

İŞİN UNUTULMAYAN ACI TARAFLARI

Törenler her yıl Srebrenitza'da yapılıyor. Çünkü bu şehrin bir özelliği vardı. 10 bin nüfuslu bu şehirde Boşnak erkeklerle 14 yaş üstü bütün çocuklar Sırp komutan Ratko Mlaviç'ın talimatıyla toplu halde öldürülmüştü. İşin daha da acı tarafı Barış gücü Hollandalı birliklere sığınan Boşnaklar da bunların ellinden alınarak toplu halde öldürülmüşlerdi. Bu da Hollandalı birliklerin veya Avrupa'nın asaletini ortaya koyuyordu.

Üstelik bu hadisler Avrupa'nın gözü önünde cereyan ediyordu. Kimse vahşete karşı kılını kıpırdatmıyordu. Sadece Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile Lahey Adalet Divanı vahşeti "Soykırım " olarak kabul etmiş, bunu gerçekleştiren Radovan Karaçici ile Ratko Mlaviç gibi insan kasaplarını suçlu ilan etmişlerdi. Aradan15 yıl geçmiş olduğu halde, Ratko Mlaviç'ın yakalanmamış olması,alınan kararların baypas edildiğini gösteriyor.. Sırpların şu davranışı da zaten bunu teyit ediyor: Anma törenlerinin düzenlendiği geçen hafta da eş zamanlı olarak Sırp Demokratik Partisi Başkanı ve savaş suçunu işlemekten sanık momcilo Karayisniki ile Radovan Karaçici'ye yaptıkları katliamlardan dolayı nişan verilmesi sizce de dikkat çekmiyor mu?