Üç haftadır seri halde sunmaya çalıştığım makalenin sonuncusuna kaldığımız yerden devam ediyoruz;

“ Dünya için Helsinki Federasyonu tarafından düzenlenen rapora göre Avrupa’da yaşayan Müslümanların sayısı 27 milyona yakın..Fakat bunlar tek cemaat halinde yaşamıyorlar. Üstelik cemaatler tek bir ulustan da değiller. Onlar, değişik ırklara, kültürlere ve dillere mensuplar ve ayrı ayrı farklı topluluklardır. Bunlar aynı zamanda İslamiyet’in değişik ve farklı mezheplerine bağlılar..

                    NASIL KORKMASINLAR Kİ..?

Ortadoğu İşlerinden sorumlu ABD’li üst düzey bir uzman “ Bu yüzyılın sonunda Avrupa Kıtasının çoğunluğu Müslümanlar olacaktır. Bu da demografik gelişmelere ve şu anda kıtaya kayan göç hareketi sayesinde olacaktır.” diyor.

Diğer tarafta, Ortadoğu ile ilgili birçok kitabın yazarı ve Princeton Üniversitesi poflarından Bernard Lewis Almanya’nın Dİe welt gazetesine verdiği söyleşide “ Avrupa yakında Batı Arabistan’ın bir parçası olacaktır.” diyor.

Göç olgusuna yapılan ilavelerden birisi de Lewis tarafından yapıldı. Ona göre Avrupalılar evlenme yaşını geciktiriyorlar ve az çocuk yapıyorlar ama Müslümanlar hem erken evleniyor, hem de çok çocuk yapıyorlar.

Yazar Yasemin Ali Bahaî ise Fransa’nın emperyalist ve jakoben tavrı ile göçmenlerin Fransa’daki aşağılanan durumunu karşılaştırıyor ve göçmenleri örtünmekten alıkonulmasını açıklıyor.

Ayrıca bu yazarın İngiltere’nin Independent gazetesinde yayınladığı makalesinde “Fransa göçmenler için eşitlik ve kardeşliği öne çıkarmıyor. Oysa Müslümanlar Fransa’da, İngiltere’de ve diğer Avrupa ülkelerinde Avrupa’nın bir parçası konumundalar. Müslümanlar kendilerine özgürlük ve eşitlik istiyorlar. Bu onların hakkıdır “ diyor

Yine yazar Müslümanların din, ırk ve kültür sorunlarıyla ilgili yazdığı yorumlarla ünlendiğini açıklıyor “ onlar için örtü yasağının kaldırılmasını istiyor, hatalı sebepler kalkıncaya kadar da bu mücadeleye devam edeceğini söylüyor. Çünkü Müslümanlar da özgür olma hakkını ellerinde tutmak istiyorlar.

Eşittirler, ama fiiliyatta onlar için hiçbir hak yok, hiçbir yerde sağlam ve dürüst toplulukların çevresinde olamıyorlar. Böyle bir şey olamaz. Üstelik bu sadece batı da değil..”

Yazarın makalesinde anlatmak istediği şey, Fransa devleti ve sağ partileri izledikleri yol doğru değildir ve aynı zamanda orada maksadı aşan çağrışımlara da rastlıyoruz.

Yasemin, siyasi gazetecilik alanında George Orwell ödülünü 2002 yılında almayı başarırken, 2004 yılında da Emma gazetecilik ödülünü kazanıyor.

Örtünmek, Avrupa kıtasında bir virüs gibi bulaşıyor… 4 yaşındaki çocuklar bile peçe takmış hale geldiler..!

Uzmanlar, bütün Avrupa kıyafet hususunda iyice düşünmesini istiyor. Kuvvetli bir mücadele vererek İngiltere’de Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan öğrenciler hukukunda eşitliğe dayalı çalışmalar yapılması gerektiğini açıkladı. Eşitlik konusunda olan Müslümanların talepleri ileride toplumsal olarak kıtayı tabiatıyla kabule zorlayacaktır. diye açıkladı.

Kadının yüzünü, saçlarını ve ayak bileklerini gördüğü zaman kendisine hâkim olamayan ve tehdit oluşturan erkeklerden kanının örtüsüyle kendisini izole etmesi Avrupa’da bir hak olarak kabul edilmektedir.

Ya bizde..!