ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Aydın'dan AGİT sunumu
Aydın'dan AGİT sunumu
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi

Oğuzhan Saygılı

Medar-ı İftihar Tarihçimiz: “Halil İnalcık”
28 Şubat 2010 Pazar

Özellikle 90’lı yıllardan sonra milli futbol takımımızın ve Galatasaray’ın yabancı takımlar ile oynadığı maçlarda, taraftarların “Avrupa Avrupa duy sesimizi. Bu gelen Türklerin ayak sesidir” tezahüratını duyan birçok kişi bu sözleri yadırgamıştı ve yadırgamaya da devam ediyor.

Hâlbuki bu durum, neredeyse yüzyıllardır başarıya susamış, dünya arenasında amiyane tabirle adam yerine konulmayan Türklerin; uluslar arası alandaki mütevazı başarılarının abartılı bir sevinci olarak yorumlanabilir.

Ülkenin bazı aydınlarının[1] bile samimi duygular ile dile getirdiği “bizden adam olmaz” düşüncesini gençlerimize enjekte ettiği yılların artık geride kaldığını belirtebiliriz. “Galatasaray”ın UEFA şampiyonu olması, Türkiye Milli Futbol Takımının dünya 3.sü olması, Orhan Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünü alması, “Nuri Bilge Ceylan”ın yönettiği filmlerin ardı sıra dünya çapında ödüller alması,[2] “Kemal Karpat”, “Şerif Mardin”, “Fuat Sezgin”, “Halil İnalcık” gibi akademisyenlerimizin her birinin yaşayan sosyal bilimciler arasında dünyada otorite haline gelmesi, şüphesiz yukarıda anlatmaya çalıştığım onlarca hatta yüzlerce yıldır ülkemiz insanlarının üzerine çöken özgüvensizlik bulutunun kısmen dağı(tı)lmaya başlanması şeklinde tefsir edilebilir. Şu an benim aklıma gelenler bunlar. Bu başarı listesini tabi ki daha da uzatmamız mümkündür.

            Bu hafta, yukarıdaki başarı listesinde de belirttiğim Prof. Dr. Halil İnalcık hakkında bir şeyler yazmak istedim. Bu vesileyle gazeteci Emine Çaykara’nın İnalcık ile yaptığı söyleşilerden oluşan, 2005’te yayımlanan, birkaç yıl önce okuduğum “Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı” isimli eseri[3]  referans alarak birkaç satır yazmayı düşündüm.

            Kitabın konusu her ne kadar Halil İnalcık’ın yaşamı olsa da kitabın yazarı, söyleşiyi gerçekleştiren Emine Çaykara hakkında da kendisini tanımayanlar için birkaç cümle söyleyebiliriz. Çaykara, Profesyonel Fransızca rehberlikten Fransızca tercüme çalışmalarına, dergiciliğin neredeyse tüm birimlerinden yazarlığa kadar birçok alanda kendisini ifade etmeye çalışan çok yönlü bir aydınımızdır. Çaykara, 5 telif eseri, 5 de çeviri eseri Türkçemize kazandırmıştır. Bu kitabın dışında da nehir söyleşisi dizisinde daha önceki yıllarda yayımlanan “Oktay Sinanoğlu Kitabı: Türk Aynıştaynı” ve “Muhibbe Darga Kitabı: Arkeoloji’nin Delikanlısı” kitapları bulunmaktadır.

            Eser, Önsöz, Halil İnalcık Bibliyografyası, Albüm, Yaşamöyküsü, Ad dizini dışında 11 bölümden oluşmaktadır. Kitapta hocanın çocukluğu, öğrencilik yılları, ailesi, kendisini tarihçi olmaya sevk eden amiller, yurtdışındaki okul ve araştırma yılları, tarihte gezinti olarak muhtelif olay ve olgular hakkında çarpıcı, dolgun bilgiler, dünya tarihçilerinin özellikle de Osmanlı tarihine bakışı hakkında ilginç malumat, öğrencilerinin diliyle “Halil İnalcık” hakkında doyurucu bilgiler sunulmaktadır.

            Hoca’nın dünyada akademik kariyerinin yükselmesine ve otorite haline gelmesine rağmen 1973’te yazdığı bir kitabının, 7 dile çevrildikten sonra ancak 2003’te Türkiye’de yayımlandığını öğreniyoruz.(s.160) Dünya çapında sözü geçen araştırmacı ve akademisyen olmak isteyenlere de nasihatte bulunur. 3 batı dilindeki yazıları okuyamayan bir araştırmacının tam bir bilimsel araştırma yapamayacağını vurgular.

Örneğin Bernard Lewis’in üç doğu dilini (Türkçe, Arapça ve Farsça) mükemmel bilip kullandığını belirtir.(s.157) Lewis ile dostluğunun çok iyi olduğunu öğreniyoruz. İnalcık, Lewis ile yaptığı bir şakalaşmayı anlatır. Kanunî, şeyhülislamı Ebusuud Efendiyle aynı yaşta olduğu için ona “Sinde sindaşım, dünyada yoldaşım, ahrette kardeşim” dermiş. Lewis de Kanunî’nin sözünü tekrarlayarak “yaşta yaştaşım, ahrette kardaşım” deyince İnalcık Hoca “Valla güzel, yaşta yaşıtız, ama ahrette cennette mi yoksa cehennemde mi beraber olacağız” demiş. (s.159)

İnalcık şöhretli tarihçi olmasını Osmanlı arşivlerine borçlu olduğunu söyler. 

            Halil Bey, Yunanlı tarihçilerin Osmanlı yönetimine karşı önyargı yüklü olduğunu, hiçbir Yunanlı tarihçinin Osmanlı devri hakkında müspet şeyler söylemeyeceğini vurgular.(s.251) Yunanlıların kendilerini Bizans’ın varisi olarak gördüğünü, sıradan bir Yunanlı ile konuşulduğu takdirde “Megali İdea”, Bizans’ı ihya etmek”, İstanbul patrikliğinde Bizans’tan beri devamlılık ve evrensellik iddialarını duyabileceğimizi söyler.(s.179)      

            Halil Hoca 32 yıl çalıştıktan sonra 1972’de Ankara Üniversitesi DTCF’den emekli olur. Daha sonra Amerika Chicago Üniversitesi tarih bölümünde çalışmaya başlar. Burada da 21 yıl çalıştıktan sonra Türkiye’ye döner. 1993 yılından itibaren de Bilkent Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eder. Galiba 2004 yılında öğretmenliğe noktayı koyar. Akademik çalışmalarını makale yazarak, konferans ve panellere katılarak halen devam ettirmektedir. 64 yıl akademide öğretmenlik yapan, 94 yaşına rağmen halen çalışan İnalcık Hocayı ideallerinin zinde ve diri tuttuğunu söyleyebiliriz. Eski öğrencisi Prof.Dr. Mihail Maxim, hocanın bu yaşta tarih çalışmalarına devam etmesini şöyle yorumlamaktadır: “…Biz tarihçilerin beyni, tarihi canlandıran bir cihaza bağlı ve daima çalışıyor…Yaş itibariyle bazı şeyleri unutabiliriz ama I. Murad’ın ne yaptığını, eski tarihleri hiç unutmuyoruz. Hoca da öyle, Osmanlı tarihinin olaylarını, resimlerini unutmuyor. Halil Bey’in ansiklopedik bir ufku vardır, Rönesans insanları böyleydi, Nicolai  Yorga aynı tipteydi. Hiç durmadan arı gibi bir şeyler yazıyor, tarihi yazarken sadece kendine ait olan tarlayla uğraşmıyor; eski Yunan, Grek-Roma kültürü ile de ilgileniyor.”(s.510)

DEĞERLENDİRME

            İnsanlarımızın büyük çoğunluğunun her geçen gün emeklilik hesabı yaptığı bir dönemde, zamanını verimli kullanarak bir insan ömrüne onlarca ömür sığdıran insanlara gıpta etmişimdir. Özellikle de günümüz gençlerinin ve öğrencilerinin model sıkıntısı çektiği böylesi dönemlerde, 94 yaşında hâlâ okuyan, yazan, konferans veren, sempozyuma katılan Halil İnalcık gibi beyinlerimizin yaşamında, ders ve ibret almak isteyen herkese veriler olduğunu düşünmekteyim. Son olarak Hocaya Allah uzun ömürler versin diyerek satırlarımı noktalıyorum.

 

  [*] Eğitimci, E-posta: [email protected]

 [1] “Bizden adam olmaz” tezini sık sık işleyen yazarlardan birkaçını sıralayabiliriz: Aziz Nesin, Çetin Altan, Demirtaş Ceyhun vs.

 [2] 2008 Cannes Film Festivali’nde “Üç Maymun” filmiyle “En İyi Yönetmen Ödülü”nü alan Nuri Bilge Ceylan’ın, ödül töreninde yaptığı teşekkür konuşmasındaki  “Bu ödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme…” sözlerini de başarıya susamış toplumun itirafı olarak yorumlayabiliriz.

[3] Emine Çaykara, “Tarihçilerin Kutbu: Halil İnalcık Kitabı”, 614 sayfa, 4.basım, 2005, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, www.iskultur.com.tr

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Sefer KEMALOĞLU 2 Mart 2010 Salı  09:23

Bernard lewis'in İnalcık hocayla yaşıtlık kardeşlik muhabbetinde; Lewis acaba müslüman mı oldu diye düşündüm.uzun yıllar islam üzerine araştırmalar yapmış olması ve fransada ermeni soykırımına kısmen karşı gelip ceza alması da böyle düşünmemi destekler gibi oldu.Ama yakın tarihimizde ABD başkanı W.Bush a danışmanlık yapan yahudi kökenli bir bilim adamının hala İnalcık hocayla ahirette kardeşlik meselesine bir anlam veremedim. selamlar...

Yorumu oyla      7      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hızlı Tren Haritasında Büyük Bir Boşluk: Erzurum
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Ateş nereden tutuşuyor?
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Erzurum’da Tarih Yürüyüşü yahut 3 Temmuz’un Sırrı
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva