ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
 Atatürk’ün Erzurum’u teşrifinin 106. yıl dönümü 
 Atatürk’ün Erzurum’u teşrifinin 106. yıl dönümü 
'Erzurum böyle de güzel'
'Erzurum böyle de güzel'
ETSO'da TESK gündemi
ETSO'da TESK gündemi
Başbağlar şehitleri törenle anılacak
Başbağlar şehitleri törenle anılacak
32 yıldır dinmeyen acı: Başbağlar
32 yıldır dinmeyen acı: Başbağlar

Zülküf Usanmaz

Esad Kötülerin Kutbunda..-3
16 Temmuz 2012 Pazartesi

Türkiye, en yakın komşusu olarak Suriye’ye yakınlık gösterdi. İçinde boğulmaya başladığı iç kavgadan kurtulmasını istedi. Ayrıca bu nedenle ülkesinde bir takım reformlar yapmasını istedi. Bu sayede ülkesi hem “Arap Baharı “ denen badireyi atlatacaktı. Hem de ülkesini demokrasi ve insan hakları noktasında ileri bir aşamaya getirmiş olacaktı.
                Türkiye bunu canu gönülden istemişti. Çünkü Türkiye, hem kendisiyle müşterek ve en uzun sınıra sahipti, hem de her iki ülke ortak bir kültürde birleşebilirlerdi. Ayrıca her iki devlet bölgede barış, huzur isteyen aynı bölge devletleriydi.
Öte yanda Suriye de, diğer Arap devletleri gibi demokrasi ve insan hakları için değişim ve dönüşüm sarmalındaydı. Ya reformlar yapılacak, ya da diğerleri gibi bu kral da tahtından inip gidecekti. Bu güne kadar ne yazık ki her ikisi de olmadı..!
TÜRKİYE HEP YANLARINDAYDI..
Bu aşamaya gelmemesi için Türkiye, ellinden gelen iyiliği yapmıştı ve sıcak yakınlık göstermişti. En üst perdeden devlet adamlarımız onlara sürekli yol göstermişti. Bilgi ve tecrübelerini aktarmışlardı. Beşar Esed’in Kendi halkı için bir an evvel demokrasi, insan haklarını ve insan haklarına saygıyı getirmesini istemişlerdi.
Üstelik Türkiye’nin kendisine bu yolu göstermesine de gerek yoktu. Çünkü Orta doğuda manzara henüz orta yerdeydi. Onlar da halklarına karşı direndiler ve gittiler. .
Suriye, eğer Türkiye’nin sözüne kulak vermiş olsaydı, bu gün bu sıkıntıları asla yaşamazdı ve Esed kendi ülkesinin başında kalırdı. Ama O, buna mukabil ne yaptı?
Kendi halkına karşı cephe aldı. En ağır silahlarla halkını katletti. Karadan ve havadan orantısız bir şekilde bomba yağdırarak güç kullandı. Daha da tehlikelisi Esed, sırtını ülkedeki Şiilere dayadı ve onları yanına alarak Sünnilere karşı acımasız bir savaş açtı. Bu ayrımcılıkla da yetinmedi. Mezhep ayrımcılığını esasa alan idare, bu olumsuz çalışmasının boyutlarını genişletti. Öyle ki sırtını Şiilerin çoğunlukta olduğu devletlere bu sefer dayadı. İran ve Irak’tan Lübnan’a kadar uzanan devletler ile Hizbullah gibi radikal grupları tek bir güç haline getirmeyi düşündü. İçte ve dışta Şii gücü tek bir kuvvet haline gelmesini sağlamak istedi.
Ayrıca Rusya, bazı sebeplerden dolayı Esed’in sırtını sıvazlamış, Çin, her nedense kendisine göz kırpmıştı
 Esed ise bütün bu destekleri kendi gücüne katılmış güç olarak kabul ederek daha da şiddetli bir hışımla halkının üzerine yürüdü. Sünni kesimi toplu halde öldürerek sonuca varacağını zannetti. Bu hususta ne Birleşmiş Milletler kararlarına, ne de Arap Birliği kararlarına aldırdı..
Ama günden güne kendi eliyle icat ettiği bataklığa saplanmakta olduğunu hesaba katmadı. Belki de bu yüzden Kendi vatandaşına karşı uyguladığı bu soykırımını devam ettirmekten çekinmedi. Tam bir diktatör ve sadist olarak tutum sergiledi. Feryatları arşı alaya yükselen masum insanların toplu serzenişleri “ Ey zalim..! Zulmün artır ki sonun çabuk gelsin..” şeklindeki temenniye muhatap oldu.
DAHA DÜN..
Medya tarafından yapılan açıklamaya göre Esed güçleri ağır silahlarla daha bugün ( C.tesi günü) Hama kentine bağlı bir köye saldırarak 260 kişi masum insan katletmiştir. Ve son iki günde 1000 kişi daha Türkiye’ye kaçmış ve böylece Suriye’den savaş nedeniyle Türkiye’ye kaçan mülteci sayısı 39000 kişiyi bulmuştur.
Esed, daha da ileri giderek çılgınlaştı. Türkiye’ye karşı düşmanca davranışlar içine girdi ve Türkiye’nin savaş uçağını düşürdü. Bu kadar iyilik yapan Türkiye için “ Suriye’deki teröristlere destek veren düşman ülke” olarak tanımladı.
Sonuçta;
“Allah, akıl şuur versin “ duamız olsun..!
“ Kendi düşen ağlamaz” da yazımızın sonu olsun..!

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Gazze Sınavı ve Tarihin Suskun Ortakları
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
İran’dan alınacak ders
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Bunun Adı Medeniyet mi Şimdi?
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva