Geçen yazımızda Esed’in Ortadoğu’da “ Arap Baharı” adı altında meydana gelen yönetim sarsıntılarına aldırmadığını belirtmiş, ülkesinin de bu sarmalın içinde olduğunu hatırlatmış, Beşar Esed’in de dünyada çok kan döken diktatörlerin kutbunda yer aldığını söylemiştik.

Oysa;

Arap Baharı ortadoğ’nun birçok ülkesinde daha dün gibi yakında yaşanmadı mı? Mısır’da, Libyada’da, Yemen’de ve diğerlerinde yaşanan neydi?

 Sen onlar kadar güçlü olabilir miydin? Onlar nasıl halka karşı dayanamadılarsa  ve teker teker ama öyle, ama böyle çekildi gittilerse kuşkusuz sen de gideceksin.. Senin gücün ne olursa olsun ve senin arkanda kim olursa olsun gideceksin..!

Unutma ki seni götürecek olan güç, öldürmeye ve yok etmeye çalıştığın hatta yeni yeni tanımaya başladığın kendi halkının gücüdür..

En başta anlamalıydın ki halk gücünün üstesinden gelinemez. Çünkü halk gücü; eninde, sonunda başarılı sonuç getiren bir güçtür. Tarihin akışı içinde binlerce örnek gösterebiliriz ki halk, en sert rejimlere karşı bile büyük bedeller ödemiş ve sonunda zafere ulaşmıştır.

Bu gün Suriye halkı, büyük bedel ödüyor, ama sonunda mutlaka zafere ulaşacaktır. Bunu niçin bu kadar rahat ve kesin söylüyoruz; Çünkü dünyada bu husus, binlerce defa test edilmiştir. İsterseniz sadece birkaç tipik örnek verelim:

Komünist ülkelerinin halkın gücüne dayanamayan idarelerinin tek tek düşerek yenilmesi,

                Son Arap Baharını yaşayan Arap ülkelerinin monarşik ve totaliter olan aile veya kabile devletlerinin halkın gücüne yenilmesi gibi..

 EĞER BİZ..

Birinci Dünya savaşına kadar biz de dünyanın en büyük ve en uzun ömürlü bir imparatorluğun devamıydık. Cumhuriyet İdaresinden farklı bir idare yapımız vardı. Yönetim, babadan oğula geçişi sağlayan “ Halife “ geleneğiydi. Eğer o yönetim günümüze kadar devam etmiş olsaydı, eminim ki Arap ülkelerinin bu gün yaşadıkları yönetim problemini biz de yaşamış olurduk. Nitekim biz bu “ Baharı “ Cumhuriyet döneminin başında yer yer yaşadık. Bazı toplumsal sancılara ve kasılmalara uğradık.

Sonra Cumhuriyet ve demokrasiyle tanıştık ve bu idarenin kurum ve kuruluşlarıyla iş görerek yaşamaya başladık.,.

Kim hangi yana çekerse çeksin ve nasıl değerlendirmeler yaparsa yapsın bu gün dünya devletleri arasında çağdaş, gelişen, uygar, Müslüman, itibarlı bir ülkeyiz. Birçok alanda birçok dünya devletine model oluşturuyoruz. Ortadoğu ülkelerinden ve diğer birçok devletten çok çok ilerdeyiz.

 İnanıyorum ki son asır içinde bizi çağdaş dünya seviyesine getiren ve bu konuda çaba gösteren vatansever devlet adamlarımıza ülke olarak minnettarız ve müteşekkiriz.. Artık millet olarak bu işin anlamını algılamış bulunuyoruz: Onlar olmasaydılar bugün biz böyle olamazdık diye..!

                                                                                                                ( devam edecek )