Yine Doğu'nun bir ilçesindeyiz. İlkbahar sezonu tarlaya gübre atılacak. O güne kadar hiç kimyasal gübre kullanmamış büyük ölçekli bir köy halkından onlarca çiftçi..Zirai Donatım Şube Müdüründen gübre hakkında bilgi istiyorlar..Zavallı Müdür bütün bilgi birikimini bu çiftçilere aktarır.Tam onları ikna etmiş intibaı içindeyken köylülerden birisi yavaşça arkadaşlarına ,
-Bu adam kitaptan anlatıyor, inanmayın..Tarlayı nereden bilecek..? Deyince Müdür bütün anlattıklarının boşa gittiğine üzülür ve aklına gelen işi yapmaya başlar. İçlerinden genç birisinin kolundan tutup ileriye çekerek kendi memurlarına,
-Bu arkadaşa benden taraf üç torba üre gübresini fatura edin,götürüp tarlasının bir köşesine serpsin..Parasını ben veriyorum.
Müdürün bu anı girişimi başarılı olmuştur. Genç çiftçi Müdür adına fatura edilen gübrelerin parasını öder, gübresini alır gider.
Gübreyi özellikle herkesin her gün geçtiği yolun kenarındaki tarlasının bir köşesine serper..Kısa sürede gübre alan köşe çok farklı bir şekilde boy atarken,tarlanın geriye kalan kısmı güdük ve verimsiz kalır..
Genç çiftçinin bu görsel deneyi bir yanda her gün köy için tek havadis konusu olurken komşu köylerde de dilden dile söylenir, durur. Sonuçta bu deneme, köy için adeta bir ibret levhası olur..O günden sonra bu köy,en fazla gübre tüketen köy olur..
HEMEN RÜŞVET..
Gübre faturaları Tarım Müdürlüklerinden alınan ihtiyaç belgelerine istinaden düzenlenirdi. Yanı İhtiyacı belirleyen Tarım müdürlükleri, gübre temin edip veren ise Zirai Donatımdı.
İhtiyaç belgeleriyle Donatıma başvuran çiftçiler, işlemlerini yaptırmak üzere sırada beklerlerdi. Sıranın bozulması nedeniyle de sık sık kavgalar yaşanırdı. İyice kalabalık bir günde muhtemel kavgaların çıkmaması için Emniyetten bir polis memuru istenir.
Polis bir ara sıraları korumaya çalışır, sonra sırada bekleyen çiftçilerden ihtiyaç belgelerini sırasına göre toplayarak fatura düzenleyen memurun masasına koymaya başlar.Memur başlangıçta polisin uygulamasına ses çıkarmaz.Ancak ikinci gün polis memurunun ellindeki toplanmış belgeler arasında kağıt 100 liraları varlığını fark eder.İhtiyaç belgesini üste çıkarsın diye memuru hemen jet hızıyla rüşvete alıştırdıkları anlaşılır..
Babacan Müdür yanına çağırıp nasihatlerde bulunduğu genç polis memurunu geri gönderir…
BAY-PAS İŞİ..
Kamu görevlilerine olan bakış tarzında hala yaygın ve yanlış bir imaj var.Bu imaj geri kalmış bölgelerimizde daha da önde..Vatandaşın resmi görevliden olan talebine " Olmaz " denmişse mutlaka bunun altında gizli bir menfaat talebinin varlığına inanır.Kanunların ve mevzuatın işin olmasına imkan verip vermediğini çok ta umursamaz..Çünkü memur isterse yapar genel kanaati hakim olmuş..Hele görevli müdür ise yapamayacağı iş yoktur diye sanır.
Haksız da sayılmaz vatandaş..Birçok olayda "olmaz "ların "olur " hale geldiğine şahit olmuştur veya şahit olanlardan duymuştur.Örnek olarak şöyle bir tablo düşünün..! Kavga eden iki kişiden biri ağır şekilde yaralanmış, hastaneye kaldırılmıştır. Diğeri ise tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Cezaevindekinin serbest bırakılması için yaralının hastaneden taburcu edilmesi gerekmektedir.
Çözüm nedir peki? Çözüm yaralının öğleden önce hastaheneden taburcu edilip cezaevindeki arkadaşının serbest bırakılmasını sağladıktan sonra aynı gün akşamüzeri yaralıyı tekrar hastaneye yatırmaktır. Bu işlemin anlamı ise, yasaları Bay-Pas etmektir.
Böyle şey olur mu olur veya olması mümkün mü mümkün..İşte bunu gören veya duyan vatandaş " olmaz " lara asla inanmaz.Her şeyin mutlaka bir yolu vardır tarzında yanlış kanatlara sahip.. Bunun için kamu yönetiminin çok şeffaf hale getirilmesi ve hizmet veren çalışanla hizmet alan vatandaş arasında güven esasına dayalı somut kıstaslar getirilmelidir.
KONU ÇOK GENİŞ..
Bu konu dizi haline dönüşünce, olduğu yerde bırakıp bıkkınlık olmasın diye başka konulara geçmek istedim. Yoksa kamu yönetimi, memur- vatandaş ilişkisi ile ilgili yazılabilir daha o kadar anekdot,bakış tarzı, yanlış uygulamalar vardır ki yazmakla başa çıkılmaz..Örneğin Memurun da vatandaş gibi aynı zamanda bir vatandaş olduğu ve vatandaşlık haklarına sahip olduğu,memur olmakla köle olmadığı hususlarını hep göz ardı ederiz..
İnşallah ilerisinde bu konuya tekrar döneriz..