ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
Yaylaözü'nde 5 ev, 2 ahır ve 2 samanlık yandı
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
İspir'de temmuz ayında kar sürprizi
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Demirci gözyaşlarıyla uğurlandı
Aydın'dan AGİT sunumu
Aydın'dan AGİT sunumu
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi
Çiftçi'den Oltu Taş ocakları değerlendirmesi

İsmail Bingöl

Bayram
20 Eylül 2009 Pazar

Hilali görmemizle başlayan “kutlu ay” göğümüzü ve gönlümüzü şenlendirip, ruhumuzu huzura erdirmenin ardından yine eski yerine döndü. Ta ki bir sonraki gelişine kadar... İftarıyla, teravisiyle, sahuruyla, sohbeti ve muhabbetiyle bir Ramazanı daha geride bıraktık böylece... Rabbim hayırlısıyla nicelerine eriştirsin derken, sonrasında gelen bayramla gönüller yeni bir güzellikle dalgalandı, yeni bir incelikle nurlandı. 

            Ve şimdi millet olarak, bütün bir İslâm âlemi olarak, bayram gibi bir güzelliği hep birlikte yaşamaktayız. Eşimizle, dostumuzla, çevremizle beraber kutladığımız ya da öyle olması gereken bir bayramın daha, ülkemize, dünyamıza, huzur, saadet ve barış getirmesini yürekten diliyorum.

            Ozan Yusuf Polatoğlu’nun dediği gibi;

   “Bayram  sabahlarına  uyanmak ne güzeldir;
     Sevginin gereğine inanmak ne güzeldir…

     Adalet ve hoşgörü ufukları içinde
      Kaybolmuş gönülleri kazanmak ne güzeldir..”
           

            Bayramın kime neyi çağrıştırdığı hususunda çok şey yazılabilir. Belki; bayramın ne olduğunu, neyi anlatması ya da hatırlatması gerektiğini, bu çağrışımların toplamı ortaya çıkaracaktır da denebilir. Mesela şair Arif Nihat Asya’nın;

 

 "Bayram" dediler... biz ağladık, ağlaştık...

   Lakin tanıdıklar bularak, yaklaştık...

   Öptük, şu asırlık çınarın yaprağını...

    Kuşlar, yuvalar, sularla bayramlaştık.” şeklinde anlatmaya çalıştığı, adına “bayramlaşma” dediğimiz birbirimizi tebrik etme âdetimizi, eskiye oranla sıkı sıkıya muhafaza ettiğimiz pek söylenemez.  Fakat "millî bütünlüğün gönüllerdeki perçinleri " olan bayramlarımızda, bu güzel âdeti yaşatmak; birliğimiz, dirliğimiz ve geleceğimiz açısından çok önemli...

Aslında bayramın cömertliğinden, güzelliğinden, dünyamıza misafir gelirken getirdiklerinden eksilen bir şey yok. Eksilen belki de bizleriz. Bizim insanlığımız, bizim sevgimiz, bizim cömertliğimiz. Bizim sabır ve tahammülümüz. İnsanlığımızı, sevgimizi, cömertliğimizi, sabrımızı çoğalttıkça, bu yönde gayret gösterdikçe, bu kavramların ayakta kalması için direndikçe; sanırız bayramlar da eskiden olduğu gibi güzel görünecektir gözümüze...

            Ayrıca bu geleneğin ayakta tutulması; büyüyen şehirler içerisinde giderek görülemeyen dostların hatırlanmasına ve yeni dostluk bağlarının kurulmasına da sebep olur. Nihat Sâmi Banarlı'ya göre; "Bir milletin kültür hayatının en güzel ifadelerinden birisi bayramlardır. Türkler, İslam dinini kabul ettikten sonra eski bayram âdetlerini de muhâfaza ettiler. Yeni dinin getirdiği Ramazan ve Kurban bayramlarına önem vermeyi, kudsiyetine saygı duymayı dini bir vecibe saymışlardır."

Sözün burasında, bayramın tarihi hakkında kısa bir bilgi aktaralım:

Türklerin "bayram” kelimesi ile İslâmiyetin bilinen iki bayramını ne zamandan beri ifade ettikleri bilinmemektedir. Bu kelimenin İslâm’dan önceki umumî dinî bayram günlerini gösterdiğine dair de elimizde açık bir kayıt mevcut değildir. Yalnız Kaşgarlı Mahmut, XI. asırda Oğuzların "İd Günü”ne "Bayram” dediklerini (Bu arada; Erzurum’un ilçelerinden olan Narman’ın bir adının da “İD” olduğunu hatırlatalım.) ve bugünün "sevinç ve eğlence günü” olduğunu kaydettiği gibi, bayramın aslı olarak gösterdiği "Bazram” kelimesinin, aynı manaya geldiğini de söylüyor.

            Fakat Müslüman Türklere mahsus olan diğer bayramlar hakkındaki açık bilgilerimiz, ancak Osmanlı Devleti zamanına aittir. Yapılan bayram ve merasim şenliklerinin, ilk kez ortaya konmasını olmasa bile, bir kanun ile düzenlenmesini, eldeki vesikalara göre, Fatih Sultan Mehmed’in eseri olarak telâkki etmek gerekir. Ona dayandırılan Kanunname ile Fatih’in bayram günleri, divan meydanına taht kurulup çıkılması ve yüksek rütbeli memurlarına el öptürmeyi emrettiği kaydedilmektedir.

Lügatçiler, Bayram’ın arapça karşılığı olan "ıyd” kelimesini "a’vd (avd)” kökünden türetirler ve (belirli aralıklarla) "geri dönen” şeklinde izah ederler. Bu, İslâm bilim adamları tarafından da böyle kabul edilir. Çünkü "iyd”, "dönüp gelen” manasınadır.

           “Bir can için geçti can-ü serinden

               Vücudu kül oldu aşkın narından

                Emrah buse ister nazlı yarından

                Bu bayram olmazsa kurbana kalsın" diyor bir şiirinde Erzurumlu Emrah…           Bütün bir Ramazan'ı ve bayramı bir "buse" miktarınca olsun "yâr" ile buluşma ümidiyle geçirdiğini, bunun için nice yeni bayramlar beklemeye de razı olduğunu söyleyen âşığa, büyük mutasavvıf ve aynı zamanda da sözün sultanı olan Hacı Bayram-ı Veli; bayramı yâr ile kutlamanın güzelliğini dile getirdiği, hakikaten bayram kadar güzel, bayram kadar muhteşem bir dörtlükle cevap veriyor:

“Bayramım imdi bayramım imdi

            Bayram ederler yâr ile şimdi

            Hamd-ü senâlar hamd-ü senâlar

            Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm”

            Bayramınızı kutluyor, yâr ile bayram kılan gönüllere selâm olsun diyoruz.

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
TALİP AKPUNAR 23 Eylül 2009 Çarşamba  14:01

sevgili hocam bayram sabahı radyodan ve sonrasındada gazeteden bize bir bayram şekeri tadında anlattığınız bu duygulardan dolayı teşekkürler.kaleminiz sağ olsun.

Yorumu oyla      8      5  
TALİP AKPUNAR 23 Eylül 2009 Çarşamba  09:39

Sayın hocam bir bayram sabahı sizin kaleminizden ve bizim radyomuzdan kulaklarımızı ve gönlümüzü o hayalimizdeki bayramlarla doldurdunuz.bu yazınızlada,üzerine bir cila çektiniz kaleminize sağlık.

Yorumu oyla      8      5  
Gürhan Özorhan 20 Eylül 2009 Pazar  10:35

Sayın Bingöl,özlemini herzaman hissedeceğimiz o eski ve güzel bayramlar özlemimle, bayramınızı tebrik eder selam ve sevgilerimle.Ülkü İle Kalınız.

Yorumu oyla      8      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Hızlı Tren Haritasında Büyük Bir Boşluk: Erzurum
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
Ateş nereden tutuşuyor?
Can Umut Avcıgil
Can Umut Avcıgil
Erzurum’da Tarih Yürüyüşü yahut 3 Temmuz’un Sırrı
Baki Gezmiş
Baki Gezmiş
Yüce kitabımız Gölgesinde
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Sıkıntının Sıkıntısı
İslamhan Bulutlar
İslamhan Bulutlar
Yapay Zeka'ya yazdırıp "Ben yazdım" demek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’un Türkiye Yüzyılı Önceliği:

Göçün Önlenmesi
Milletvekili Sayısının Yeniden Yükselmesi
Raylı Sistem
Türk Dünyası Merkezi Konumunu Alması
Tarımsal Sanayi Merkezi Olması
Erzurum İmaj ve Algısının Güncelleştirilmesi
Yeni Stadyum
Erzurum’un Eski Mahallelerine Yeniden Kavuşması
Betonlaşmanın durdurulması
Hepsi


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva